Mavi Şehrin Kalemleri
Mavi Şehrin Kalemleri
BEN ANTEP GELİNİYİM
HÜLYA ÇAPAR
Gözlerini gördüm,geçmişi sildim,
Sevdalarla DOLAN gelini oldum!
Yüzüne bakınca, aşk neymiş bildim.
Sevdiğini ALAN gelini
oldum!
Kısa zaman önce sadece eldim,
Ailesinin de gönlünü çeldim.
Telli duvağımla aşk ile geldim,
Mutluluğu BULAN gelini oldum!
Kalbime girerek sevgiyi ekti ,
Düğünümde damat halayı sekti,
Bende şaştım herkes birden YAH çekti,
Ben Antep 'in GÜLEN gelini oldum!
Bakırları bir araya derdiler,
Avucuma yeşil kına verdiler,
Çeyizime Antepişi serdiler,
Sevdiğine GELEN gelini oldum!
Antep'in her yanı uygarlık dolu,
Güney doğudaki kültürün kolu,
Çin'e dek uzanır bir kervan yolu,
Ben Antep'i BİLEN gelini oldum!
Antep'de kurdum ben,düş yuvasını,
İlk burada gördüm,kar havasını ,
Eşim gibi sevdim baklavasını,
Pekmezine DALAN gelini oldum!
Antep Fıstığıyla ,Menengiç Çayı,
Tarçınlı içerler,saymazlar sayı ,
Biberi çok yiyor,bayanı bayı
'Acı yemez'OLAN gelini oldum!
Acı yiyemeyen bir gelin iken,
En büyük acıyı ben oldum çeken!
Bu hazin olaydır boynumu büken,
Ben Antep'in NALAN gelini oldum!
'Hain kurşun' geldi ,eşimi buldu,
'Vatan ' sevdasının şehidi oldu,
Hayatım bitmeyen hüzünle soldu,
Ben ölmeden ÖLEN gelini oldum!
Bu sonsuz kederle kendimi üzdüm,
Kahır deryasında,derinde yüzdüm,
Oğlum için derdin torbasın büzdüm.
Gözyaşını SİLEN gelini oldum !
Ümidimi bir tek,oğla bağladım,
Ben HÜLYA'ya değil ona ağladım,
Dostlarla avundum,direnç sağladım,
Ayakta dik KALAN gelini oldum!
O gitti, Antep'te KALAN ben oldum!
SEVGİSİZLİK SEVGİSİ İKİ
AHMET DENİZ
Vişnenin çürüğüne kaldık
Çitilediğimiz gömlek
Üzerimizde yırtıldı
Mevsimler serpiyorum ömrüme
Moralimi rujla çiziyorum
Dudak kenarlarım uzuyor
Sevmeyin belki beni
Ben iyi değilim
Hayal gücüm sanrılara karışır
Düşesim değirmenlerle boğuşur
Boğazım delik
Flütüm nota kaçırır
Kalbinizde taş çıksın
Soyundukça ve yaşlanın
Sevmeyin beni
Siz belki farkıma varırsanız
Ben varolursam
Boşuna yaşarım
Kin biriktirmiyorum
Gözyaşlarım şarap.
SERENAT
SERVAN ERDİNÇ
Sesin sesime birden değerken anladım ki
Gözyaşımı sevginden başkası silmiyormuş
Sevda sana boynumu eğerken anladım ki
Yüreğim sensiz nefes almayı bilmiyormuş
Gülüşlerin baharlar getirmişken kalbime
Vuslat için utanan kaç tane asır vardır
Kirpiklerin rüzgrlar getirmişken kalbime
Bilemem gözlerinde hangi güzel sır vardır
Beni sevdiğin zaman, elini tuttuğum an
Ebediyen yanımda durmayacak hasretin
Beni sende sonsuza kadar uyuttuğum an
Benim kadar kimseyi vurmayacak hasretin
Senin güzelliğinle cenneti unuturum
Şefkat dolu sımsıcak bir elin altındayım
Annemin emzirdiği şefkati unuturum
Yanındayken ölümsüz bir yelin altındayım
Yoksa söylemedi mi sana en yüce dağlar
İsmini dudağımdan bile kıskanıyorum
Ne zaman bir dost gibi seslense bana bağlar
Gördüğüm her çiçeği saçların sanıyorum
Suya eğilir gibi eğildim bakışına
Gamzenden kuş misali bilsen neler içmişim
Geldim tebessümlerle kalbimi yakışına
Ömrümce sevmek için yalnız seni seçmişim
Başka hangi yr için canımı vereceğim
Benim canım üstünden geçtiğin zemin olsun
Hastalıkta sağlıkta seni hep seveceğim
O eşsiz endamına binlerce yemin olsun
Nazlı başın omzumdan kalkmadığı sürece
Başka da bir isteğim olmayacak sevgilim
Her zaman çocuk gibi gülecek ay ve gece
Biz solsak da aşkımız solmayacak sevgilim
Yıldızlar diyarında kopmasın hiç düğmeler
Çünkü Mecnun'dan beri gecede gizlidir aşk
Yıllarca ağlatsa da suçsuzdur tüm nağmeler
En çok kutsal sayılan hecede gizlidir aşk
El lem uğraşacak bizi kızdırmak için
Çarmıha gerecekler beklenilmez anlarda
Aramızdan durulmaz sular sızdırmak için
Bu aşkı görecekler beklenilmez anlarda
BABAM
İBRAHİM KAPLAN
Bir yıldız kaydı yüreğimin için den
Tutamadım ellerini yüreğimin için de
Söndüremedim içim deki bu ateşi
Bir anda alevler sardı bedenimi
Havasız kaldı çiğerlerim diyemedim
Titredi ellerim tutmadı yüreğim
Görmedi gözlerim seçemedim
Yok oldu bir anda bedenim
Anlatılmaz bir acı çöktü dizlerime
Yürüyemedim gözlerinin önün de
Büküldü belim ağardı saçlarım
Bir gün daha gitti senziz ömrüm den
Uyuyamıyorum gecenin tam üçün de
Yokluğun çöktü yüreğimin tam için de
Tutmadı uyku seni görmeyince
Kayıp oldum bu dünyanın için de
Çıkamadım seni görmeyince
İNSANLIK YARALIDIR
NURAY ÖNGEÇ
Zindan karası günler,gözler siyah boyalı
Sıra sıra baykuşlar kaplamış çatıları
Şimşekler yıldırımlar kılıcın şaklaması
İnsanlık yaralıdır hançerden sızar kanı
Yürüyorum siyahın derin karanlığına
Kasvet sarmaşıkları alır avuçlarına
İniltiler yükselir çıkar doruklarına
Bu adalet yarası hançerden sızar kanı
Kimileri taht kurmuş hiç yoktur kaygıları
Yine unutmuş felek çalışan doğruları
Gözlerde çaresizlik kaybolmuş yarınları
Bak yıkılmış insanlar sel olur gözyaşları
Günah keçisi miyiz? Bize neden kıyarlar?
Ayrımız gayrımız yok ayırıp savururlar
Veballer dağlar oldu dayanmaz yıkılırlar
Bir gün gelir son bulur bitmeyen günahları
Sular durulsun artık hüzün nehri kurusun
Dertler bitip tükensin kimse olmasın mahsun
Korkular geçip gitsin kahkahalar duyulsun
Güzel günler kapıda kucaklar yarınları
'EY SEVGİLİ'
BAHAR BÜKE
Ey gece, bu gece
Sen hangi ton siyahsın
Beni sigaya çeken gece,söylesene
Siyahın acı tonunda mısın?
İsli,sisli,derin hisli
Acıtan ne varsa içimi
Dışarıda kış yapıyor gövde gösterisini
Üşümeyi ısıtmaya çalışırken
Kamufle ediyorum yerle yeksan hallerimi
Gecenin genlerinde var
Attım dediklerinin kalıntıları
Atlattım dediklerinin buhranları
Dumanı ise çok efkarlı.
Yalnız kalınca, sessiz bir başına
Yoklamaya al kendini
ses gelmeyen yanlarınla
Ah şu olup bitenler kabuk tutmuş bir yara
İmtihan ağır, şu çiğ çağda
Titrerken kalbim
Dudağıma düşer Sezai Karakoç dizeleri
' Ey sevgili
En sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim' deyişleri
Kaç yıl daha?
Kaç hafta,kaç gün yada kaç saat daha
Ey sevgili
En sevgili
Ya insanlığa şerha,şerha yağdır vicdanı merhameti, hissiyatı
Ya da arttır benim inşiraha erdiren tesellilerimi.