Mavi Şehrin Kalemleri

Mavi Şehrin Kalemleri

ELVEDA GÜZEL ERZİNCAN!

İHSAN ÜNLÜ

Yirmi beş yıl üzerinde gezmişim

Hatırlarım, oysa dün gibi gelişim

Nasıl geçti anlamadım dostlarım

Doğrusu sana kalbimi vermişim.

Sene bin dokuz yüz doksan altı

Aylardan hazan yine bu mevsim

Kaderimin beldesi Kemah'tayım

Kutsal meslek icra etmek hevesim.

Komşu olduk Sultan Melik'e

Fırat akar coşkun delicesine

Ne hoştu tuzu, balı, tulumu

Ne güzel insanı tam ercesine.

Malum süreç İmam Hatip kapandı

YİBO ile yepyeni bir sayfa açıldı

Minik gönüllere dokunmak varmış

Ah! İşte onlar canımıza can kattı.

Yıllar var ki orda geçmiş on bir yıl

Sonrasında geldik merkez on dört yıl

Ne hoş geldi öğretirken öğrenmek

Helal hoş olsun verdiğimiz emek.

Burada da birikti nice acı tatlı anılar

En huzurlu günler, sıra sıra okullar

Kalbine girdiğim nice tatlı belalar

Size de hakkım helal güzel yavrular.

Vakit geldi artık hepsi geride kaldı

Bir eser bıraktıysak o bize kaldı

Şimdilerde yürekleri bir hüzün sardı

Hakkını helal et güzel Erzincan.

Memleketin her tarafı bir güzel

Keşiş'i Ergan'ı görmeye değer

Ekşisu'dan içmeden gidilmez

Hele Şelalesi ki bir ömre bedel.

Evliyalar şehri Terzi Baba pirimiz

Daimi'si Sulari'si hem rehberimiz

Alevisi Sünnisi hepsi can ciğer

Cana can katansın şirin Erzincan.

İhsaniyem gel de ayrıl bu şehirden

Mevla Ankara yazmış ne gelir elden

Ben memnunum ne yalan söyleyim

Siz de haklarınızı helal edin yürekten.

SEN BENİ SEVERMİSİN?

ŞERİFE TEKİN

Seni candan sevmeye yürek ister sevdiğim.

Ben seni severim de sen beni sever misin ?

Sana canım dedikçe içimde can tutuşur.

Ben seni severim de sen beni sever misin.

Gözlerine bakınca canım dünyam değişti

Bu kara sevda mıdır ? bilemedim ne işti

Yüreğim senin için yandı yandı tutuştu

Ben seni severim de sen beni sever misin?

O nazlı bedenini saran kol ben olaydım

Sana tatlı söz diyen kaymak dil ben olaydım

Gönlünde ki sevdalın ahvalin ben olaydım

Ben seni severim de sen beni sever misin?

Baktıkça güneş yüzün bana huzur veriyor .

Beni Aslı Şirin'in diyarına sürüyor.

Ah çektikçe içerden ciğerlerim eriyor.

Ben seni severim de sen beni sever mısın ?

YÜREK PARE PARE

MERYEM IRKILATA

Bindim bir tirene koyuldum yola

Yürek pare pare gönlüm bi çare

Ağaç taşımadı tutundum dala

Emek pare pare gönlüm bi çare

Hiç başka yerlere sığmadı gönül

Şu sinemde soldu nergis ile gül

Hiç fayda vermedi ömre acı dil

Umut pare pare gönlüm bi çare

Atıverdim kendim dert kucağına

Sığmadım kimsenin tüy yatağına

Elim eremedi yurt otağına

Hasret pare pare gönlüm bi çare

Bu güzel dünyada yaşadım gittim

Gözyaşım ekmeğe ben katık ettim

Sandımki dünyada yalnızdım tektim

Dertler pare pare gönlüm bi çare

Çabuk geçti yıllar aklım ermedi

Dünya dertlerini tersten görmedi

Meryem ruyasını hayra yormadı

Uykum pare pare gönlüm bi çare.

CAN UYUMA YETER UYKU

SALİH KURTULMUŞ

Can uyuma yeter uyku hadi kalk

Bu vatanı birileri böl diyor

Son zamanda hormonlu dolu ahmak

Su değilde kandan olsun göl diyor

Saza vursam hep paslanmış tellleri

Düzen bozar salyasının sellleri

Gara duman şimdi doğu yolları

Keleş sıkıp nara atıp gol diyor

Lorke çalmaz oldu zılgıt bin para

Bulut geldi görüntüler kapkara

Ceylanlarım çıkmaz oldu dağlara

Selam salmış fitne fesat bol diyor

SALİH' ekimde umudu ekmişti

Biter diye çok gayretler çekmişti

Destur deyip hakka boyun bükmüştü

Hey erenler hakikattan yol diyor...

DÖN BE USTAM!

DERYA GÜLTEKİN

Sen gideli iş ehlinden

Görmez misin çıktı Ustam!

Ziyanımız çoğalmadan

İyisi mi dön be Ustam!

Dili olan söyler oldu,

Sazı tutan çalar oldu,

Kın kılıfa uymaz oldu.

İyisi mi dön be Ustam!

Arsızlara rağbet oldu,

Aslolmayan doğru oldu,

Sözler öze uymaz oldu,

İyisi mi dön be Ustam!

Sorma daha nedir diye...

İnsan ne ki aşklar bile

Hiç yok yere düştü züle

Iyisi mi dön be Ustam!

Yazılası onca şeye

Herkes kalem tutar oldu.

Düşün bir bak Derya bile

Damla iken coşar oldu!

Ziyanımız çoğalmadan

Durma daha dön be Ustam!

ÇAY SİMİT HESABI

EROL ÇELİK

Elimde kalemim hesaba daldım

Sokağa çıkamam asosyal oldum

Sözünü dinledim bir simit aldım

Çay simit hesabı tutmadı beyim

Aldığım maaşın yarısı kira

Fatura kabarık yetmiyor para

Kaleme deftere gelince sıra

Çay simit hesabı tutmadı beyim

Sende mi bilmedim bende mi hata

Elimi atamam kırmızı ete

İhtiyaç duyunca bir litre süte

Çay simit hesabı tutmadı beyim

Bir kitap istedi oğlumla kızım

Alamam deyince kızardı yüzüm

Canımız çekince birazcık üzüm

Çay simit hesabı tutmadı beyim

Evimden işime giderken yaya

Taşıyor gibiyim sırtımda kaya

Bir lira verince bir bardak suya

Çay simit hesabı tutmadı beyim

Tatili rüyamda görürüm bazen

Uyanınca kaplar gönlümü hüzün

Bir umut diyerek dinledim sözün

Çay simit hesabı tutmadı beyim

Sorarım anlamış olsaydın halden

Der miydin nasiplen baklava baldan

Son kalan üç kuruş gidince elden

Çay simit hesabı tutmadı beyim

Acaba kim kimin hakkını çaldı

Tutmayan hesaplar aklımı aldı

Tiyatro sinema hayalde kaldı

Çay simit hesabı tutmadı beyim

BİR HİKAYEM VAR

YILMAZ YAVAŞ

Hani dövme yaptırmak istiyene sorulan bir soru vardır

'bir hikayen varmı' diye

Vardır üstadım bir hikayem vardır

Sersefil bir yaşam

Hüzün kokan bir adres

Apansız çıktığım yolculuklarlarım

Yüzümdeki derin çizgilerim

Ak düşmüş saçlarım

Yarınlara ertelenmiş tebessümlerim

Efkarıma efkar katacak dostlarım

Dar günümüzde kaçanlarım

Bir hikaye değilki

bir resimle çizip kurtulsun bedenim

Her yanım ayrı senaryo her saniyem ayrı hikayedir

Çiz üstadım en güzel nakışlara nispet olsun

hani gergefe işlenen

gözyaşları gibi işle

işleki yüreğim kanasın bedenim değil

öyle çizki kimseye anlatma gereğim kalmasın

Görenler izahı kendi yapsın..

Bakmadan Geçme