Merhametten/iyilikten de maraz doğuyormuş...
Yardımlaşmak, iyilik yapmak dinimizin gereği olup kutsal sayılan bir düşünce/davranış olarak algılanır. Her kişinin dindaşına yardım elini uzatması, derdine deva olması gerekir de bunca yardım kurumu/kuruluşu, vakıflar varken bir de sokakta çeşitli adlardaki dernek/cemiyet adına makbuz kesip para toplayanlara ne dersiniz?
Yardımlaşmak, iyilik yapmak dinimizin gereği olup; kutsal sayılan bir düşünce/davranış olarak algılanır. Her kişinin dindaşına yardım elini uzatması, derdine deva olması gerekir de; bunca yardım kurumu/kuruluşu, vakıflar varken bir de sokakta çeşitli adlardaki dernek/cemiyet adına makbuz kesip para toplayanlara ne dersiniz?
Sokaktasınız, "- Bir dakikanızı alabilir miyim?" sorusuna nazikçe muhatap olursanız elbette durur, dinlersiniz. Ben de öyle yaptım:
"- Beyefendi, kanserle mücadale (falan-filan) kurumuna yardım eder misiniz?"
Tabii ki ederim... Kim etmez ki?
Herkes de böyle düşünüyor sanırım.
Ama... İşte soru ve sorun bu "ama" sözcüğünde...
xxx
Önceki hükümetler döneminde, kimilerin makbuz bastırıp cami, çeşme, yol, öğrenci yurdu gibi konularda yaygın şekilde para toplandığını gören yetkililer; bu konuda sahteciliği önlemek adına kural getirdiler.
O da şöyle: Dernekleri/cemiyetleri adına para toplayacak kişiler, önce mülki amirden izin alacaklar ve devletin vereceği makbuzla bunu yapacaklar.
Çok güzel ve güvenli bir yöntem...
Bir dönem sokaklarda/caddelerde önünüzü kesip yardım toplayanlar azaldı. Bu azalmanın nedenine kafa yormadım.
İyiye yordum...
xxx
Son zamanlarda sokaklarda/caddelerde yine yardım dilenen kişilerle karşılaşıyoruz. Ellerinde devletin bu yardımı toplayabileceğine ilişkin yetki belgesi ve makbuzunu arada bulasın.
Neymiş, bilmem ne yardım derneğinin yayımladığı dergiyi satıyormuş da, yardım için dergi alır mısınız?
Yasal olan bir dergiyi satmak tabii ki suç değil. Herkes bu işi yapar, çıkardığı dergiyi elden de satar, bayii aracılığıyla da...
Ama film başka...
Merhamet/açıma duygularınız da kabarmışsa dergi bedelinden daha da fazla para verip katkı vermek istersiniz tabii ki...
Açıma duygunuz egemen size çünkü...
Başlangıçta da belirttiğim gibi, böylesi durumlarda iyilik/yardım duygularınız benliğinize egemen olur. Verdiğiniz paranın peşine bakmazsınız.
Yardım/iyilik kutsaldır da ondan...
Dergi parası... Cabası yardım nereye gitti?
Soran yok, araştıran hiç...
xxx
Yardımlaşmayı/iyiliği dinimizin gereği olarak severiz, yaparız da; nereye gittiğini sormayız nedense...
Ülkemizin karşı karşıya olduğu durumun arka planında "iyilik" adına yaptığımız yardımların payını unutmamalıyız.
Fi tarihinde, ilçenin birinde dağılmakta olan pazarcı esnafından ellerinde çuvallarla sebze, meyve toplamaya çıkan bilmem ne yurt öğrencilerine, kabartılan dini duygularla iaşe yardımı yapılmıştı. Bu, sadece bir ilçede değil, tüm ülkedeki pazarlarda uygulanan bir yöntemdi.
Sonunda ne olduğu, nasıl bir ihanetin tezgahlandığı çok şükür ortaya çıktı.
Çıktı ama, bu yardım yapma, iyilik etme konusu "eski havalar"da devam ediyor.
Eline makbuz alan; sokak/cadde arşınlayıp merhamet/acınma dilenciliği yapıyor.
Bizce denetlenmeli...