MESNEVİDEN KUŞUN ÜÇ ÖĞÜDÜ...
Bahri Yıldızbaş yazdı...
BİR ZAVALLI KUŞ, hile ile, tuzak ile yakalanmıştı. Kendini yakalayan kişiye dedi ki:
— Ey efendi! sen hayatında pek çok sığır ve koyun yemişsin ve pek çok deve kurbanetmişsindir. Sen onların etleriyle bile doymamışken, benimle hiç doymazsın!
— Beni serbest bırak, sana üç öğüt vereyim.
— Vereyim de bil bakalım, ben aptal mıyım yoksa akıllı mı?
— Birinciyi elinde iken, ikinciyi uçup çatının üzerine konduğumda, üçüncüyü de şu ağacın üzerinde söyleyeceğim.
— Öğüdümü dinlersen, mesut olursun.
Avcı kuşa inanmış, biraz da merakından teklifi kabul etmiş.
— Kuş, elindeyken vereceğim öğüt şudur dedi:
'OLMAYACAK ŞEYLERE, KİM SÖYLERSE SÖYLESİN İNANMA'
Avcı onu bıraktı, evin çatısına uçan kuş oradan ikinciyi söyledi : 'GEÇMİŞ GİTMİŞ, ELİNDEN ÇIKMIŞ BİRŞEY İÇİN ÜZÜLME, SENDEN GİDENİN ARKASINDAN HASRET ÇEKME'
Kuş oradan ağacın üzerine uçtu ve üçüncü öğüdü söylemeden önce :
— İçimde on dirhem ağırlığında çok kıymetli ve eşi bulunmaz bir inci vardı.. O inci seni de çoluk çocuğunu da servete kavuştururdu, fakat kısmetin değilmiş ki kaçırdın. Dedi.
Avcı bu sözleri duyunca, gebe kadının doğum sırasındaki bağırması gibi bağırıp dövünmeye başladı.
— Kuş; 'ben sana; sakın elinden kaçan, gelip geçen bir şey için üzülme, gam çekme demedim mi', dedi.
— Madem ki inci gitti, niye dövünüp duruyorsun? Sana söylediklerimi anlamadın mı?
— Ayrıca ilk öğütte, 'olmayacak bir şeye, kim söylerse söylesin inanma' dememiş miydim?
— A benim aslanım, ben kendim, üç dirhem gelmez bir kuşken, içimde on dirhemlik inci ne arar?
Adam biraz kendine gelir gibi oldu.
Peki üçüncüyü söyle o zaman, dedi.
KUŞ:
— Verdiğim şu iki öğüdü tuttun da, üçüncüyü mü istiyorsun?
— 'UYKUYA DALMIŞ BİR KİŞİYE ÖĞÜT VERMEK, ÇORAK YERE TOHUM EKMEKTEN FARKSIZDIR', dedi ve uçtuuuuuu gittiiiiiiiii...
**Ne kuşlar uçup gitti de, bunun farkına varmayan ölü beyinleri ne yapacağız.
** Virüslere, kansere ve onlarca ölümcül hastalıklara aşı bulmak için uğraşan dünya, ölü beyinlere; milyon yıl uğraşsa, ne aşı, nede çare bulabilir.
** Çare: Bilgilerin, düşünmenin ve okumanın emek ürünü olduğunu fark edip, çevremizle paylaşarak ürünlerin bereketinin artmasına ve kıymetinin bilinmesine destek vermektir.
* Sağlıkla, huzurla, dostlukla ve sevgiyle, mutlu günler.*