Milletvekillerine sesleniyorum
21 madde olarak Meclis Anayasa Komisyonuna gelen 316 AKP'li vekilin görmeden imzaladığı 'Anayasa değişiklik paketi' komisyonda görüşülürken 28 Aralık 2016'da Facebook hesabımdan, milletvekilliğinin ve dolayısıyla TBMM işlevinin biteceğine dair ilk feryadımı yazmıştım.
21 madde olarak Meclis Anayasa Komisyonuna gelen 316 AKP'li vekilin görmeden imzaladığı "Anayasa değişiklik paketi" komisyonda görüşülürken 28 Aralık 2016'da Facebook hesabımdan, milletvekilliğinin ve dolayısıyla TBMM işlevinin biteceğine dair ilk feryadımı yazmıştım.
Anayasa değişikliği, 3 madde çıkarılarak 9 Ocak'ta Mecliste görüşülmeye başlanacak. Değişiklik yasası Mecliste görüşülürken bu feryadımı bir kez daha haykırmak istiyorum. Milletvekilleri duysun diye.
Bu Anayasa Değişikliğinin öncelikle Mecliste önlenmesi için. Eğer bu değişiklik Mecliste en az 330 milletvekilince kabul edilirse halkoyuna sunulacak. Halkoyu aşamasına gelinince, halka bu değişikliğin kabul edilmemesi için ne düşündüğümüzü o zaman açıklarız.
Şimdi öncelik bu değişikliğin daha Meclis aşamasında kabul edilmemesini sağlamak. Neden kabul edilmemeli;
Bu Anayasa değişikliği kabul edilirse, TBMM si işlevini yitirecek. Milletten aldığı tüm temsil yetkisini, kendi eliyle bir kişiye devredecek.
Yasa yapma yetkisini, hükümeti denetleme yetkisini, soruşturma yetkisini, gensoru yetkisini yani meclis olma yetkisini devredecek.
Belki var olacak, bina olarak. Zaman zaman toplanabilecek de, ancak hiç bir değer ifade etmeyen belki de biz geçmişte neydik muhabbeti için.
Bu Anayasa değişikliği kabul edilirse, Meclis yasa yapma yetkisini önemli ölçüde Cumhurbaşkanı'na (Başkana) devredecek.
Cumhurbaşkanı (Başkan) bir iki konu hariç hemen her konuda Kanun Hükmünde Kararname KHK çıkararak ülkeyi yönetecek. Hele Olağanüstü Hal varsa KHK'lar sürekli hale gelecek ki bu günkü terörün tırmanışı ve Suriye ile Irak'taki gelişmeler göz önüne alındığında ülke olarak sürekli bir OHAL rejiminde kalacağımız anlaşılıyor. Yani KHK'larla yönetileceğiz, itirazsız, hiç bir yargı kurumuna götüremeyeceğimiz kesin kararlarla...
Can, mal, gelecek garantimiz bile olmayacak
Cumhurbaşkanı'na (Başkan), verilen yetkiler ve Cumhurbaşkanının seçimiyle aynı günde yapılacak Milletvekilliği seçimi Mecliste ister istemez Cumhurbaşkanı ve partisini üstünlüğünü sağlayacaktır. Zaten bu üstünlüğü sağlayamazsa Cumhurbaşkanı Meclisi feshederek ülkeyi yeniden seçime götürebilecek.
Mecliste bir muhalefet partisi muhtemelen CHP olacak ancak uysal bir muhalefet olmak zorunda kalacak aksi takdirde elindeki sınırsız yetkiyle Cumhurbaşkanı "görülen lüzum üzerine" CHP ye kayyım atabilir, partiyi kapatabilir.
Öyle yetkilendirilecektir ki Cumhurbaşkanı ( Başkan), örneğin, tüm muhalif belediyeleri de kayyım atayarak AKP'lileştirebilecektir.
Hatta çok ses çıkarsa, tıpkı 1878'de olduğu gibi, TBMM süresiz tatil bile edilebilir, bir KHK ile
Ülkede herkes ya kendi rızasıyla AKP'li olacaktır ya da KHK'lar yoluyla AKP'li olacaktır. Görünen bu. AKP bunu MHP desteği ile sağlamaya niyetli. Maalesef MHP, kendisinin de biteceğini görmüyor.
Milletvekillerine gelince;
Bu Meclis bu Anayasa değişikliğine 330 milletvekiliyle destek verir geçirirse, kendi eliyle Milletvekilliğini işlevsizleştirecek, anlamsızlaştıracaktır. Dolayısıyla TBMM'nin hiç bir anlamı kalmayacaktır.
Halk olarak biz bir kişiyi milletin temsilcisi olarak neden seçiyorduk, Ankara'ya gitsin, bir vekil olarak seçildiği ilin ve tüm ülkenin sorunlarını dile getirsin, o sorunlara hükümet aracılığıyla çözüm üretsin, ya da çözüm için gerekli yasal değişiklikler sağlamaya dönük yeni yasalar çıkarsın. E ne olacak şimdi, bu yetkisi artık yok, demek ki kendi eliyle en önemli görevini devredecek.
Bakanlar Kurulu kendi içinden çıktığı için bakanlara, bakanlıklara iliyle, seçmeninin dert ve sorunları için girişimde bulunabiliyordu, bu da bitecek.
İktidar olacak partiden seçilmişse, en büyük hayali bakan olmaktı, kırmızı plakalı araç ve onun sağladığı prestij ve onurdu. Bu da bitecek
Seçim bölgesinin sorunlarını, geniş halk kitlelerini dileklerini mecliste dile getirip bakanlar kurulunun bu yönde karar almasını sağlıyordu, bunun için soru sorabiliyordu, o konu hakkında önerge verebiliyordu, bu da bitecek.
En azından kendi arkadaşı olan bakanları etkileyerek ya da mecliste yüzüne karşı eleştirilerini söyleyebiliyordu bu değişiklik geçerse bakanları görmeyecek bile. Ancak haberlerde izleyecek, kendi dışında bir olgu olarak.
Hatta milletvekilleri bir konuda direnç gösterdiklerinde Cumhurbaşkanı ile dahi toplanabiliyorlardı, bu da bitecek.
Her ne kadar Cumhurbaşkanı aynı zamanda partisinin de başkanıysa da, artık milletvekillerine eskisi kadar muhtaç olmayacak, yani hükümleri olmayacak.
Yukarıda bahsettiğim gibi, muhalefet de ki, tek bir muhalefet partisi kalacak, o da majestelerinin muhalif partisi olmak zorunda, yoksa yaşam hakkı tanınmayacak.
Şimdi biz seçmenler, bu kadar anlamsızlaşacak, bu kadar işlevsiz kalacak milletvekillerini niye seçelim. Bir şeye yaramayacaklar ki?
Önümüzdeki seçimde bir milletvekili adayı bize hangi vaatlerde bulunarak oy isteyecek ki...?
Milletvekili olmanın hiç bir cazibesi, çekiciliği, anlamı kalmayacak.
Milletvekili olmak için yaptıkları masrafı bile çıkaramayacaklar.
Sadece maaş alan 600 kişi orada olacak, bu maaş onlara, gelmeseler de ödenebilir.
Milletvekilleri dâhil kimse gazete, internet bloğu, internet gazetesi, televizyon kanalı, hiç bir olumsuzluğu yazamayacak, çizemeyecek, dile getiremeyecek, aksi olursa, bir KHK yetecek.
Televizyonda pür dikkat izlediğiniz, siyasi tartışmalar da olmayacak, bir KHK, tamam...
Milletvekillerine sesleniyorum, AKP'li, MHP'li, CHP'li, HDP'li, bu Anayasa değişikliğinin meclisten geçmesine engel olun, bu feryadımızı ve sesimizi duyun.
Duymazsanız, AKP ve MHP, ortak olarak TBMM'yi, milletvekilliğini bitirecek. Cumhuriyeti bitirecek. Tek kişinin, tek partinin esiri olacağız, Suriye'den, Saddam Irak'ından farkımız olmayacak. Yasama yetkisini, yürütme yetkisini, yargı yetkisini ele geçirmiş bir Cumhurbaşkanı (Başkan), ordu, emniyet, diyanet de elindeyse, siz seyreyleyin başımıza gelecekleri.
Sadece ülkemiz için değil, komşularımız ve hatta dünya için de, tehlike olacağız.