Milli Eğitim Bakanlığı Yasa Tasarısı’nı Geri Çeksin

Türk Eğitim-Sen Van Şube Başkanı Kutbettin Yıldız: MEB Yasa Tasarısını meclisten geri çekmezse teşkilatlarımızla, üyelerimizle ve tasarıdan canı yanan herkesle birlikte Ankara’da on binlerce kişinin katılacağı protesto mitingi yapacağız.

Fazıl ERÜŞ

Türk Eğitim-Sen Van Şubesi üyeleri basın açıklaması yaparak Milli Eğitim Bakanlığı yasa tasarısını protesto etti. Basın açıklamasını okuyan Türk Eğitim-Sen Van Şube Başkanı Kutbettin Yıldız tasarının geri çekilmesini istedi

Basın açıklamasından satır başları:

PİMİ ÇEKİLMİŞ BOMBA'DIR

Hükümetin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sevk ettiği ve kamuoyunda “Milli Eğitim Bakanlığı Yasa tasarısı” diye bilinen, Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı pimi çekilmiş bomba'dır. Emniyet ve yargıdan sonra milli eğitime de el atan iktidar, çatlak ses çıkmaması için her türlü gayreti göstermektedir. Paydaşlarla hiçbir istişare yapılmadan, ‘ben yaptım, oldu' anlayışıyla hazırlanan, siyasallaşmanın önünü açan, kadrolaşmayı eğitimin her hücresine yerleştiren ve tam bir ucube olan bu yasa tasarısı önümüzdeki günlerde eğitim hayatımızı yangın yerine çevirecektir. Hükümet-cemaat kavgasına eğitimi de alet eden zihniyet, söz konusu yasa tasarısında; hem eğitimimizi temellerinden sarsacak hem de öğretmenlerimizi, okul yöneticilerimizi mağdur edecek düzenlemeler yapmaktadır. Bundan sonra okul yöneticileri İl Milli Eğitim Müdürü ve Vali oluru ile okul müdürü, müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı olacaktır. Kanunun yayınlanmasıyla birlikte mevcut okul yöneticilerinden 4 yılını dolduranların görevleri sona erdirilecek; bu kişiler öğretmenliğe dönecek ya da tekrar görevlendirilirlerse görevlerine devam edeceklerdir. Okul yöneticilerinin bir 4 yıl daha bu görevlerine devam etmelerine ise İl Milli Eğitim Müdürü ve Vali karar verecektir. Özellikle son yıllarda İl Milli Eğitim Müdürlerinin ve Valilerin hükümetten bağımsız hareket edemedikleri dikkate alındığında, kimlerin okul yöneticiliğine devam edeceğine karar verecek olan aslında hükümetin kendisidir.

AK PARTİ KENDİ DEVLETİNİ KURACAK

AK Parti, yandaşlarını, torpilli olanları, emir kullarını okul yöneticisi yapacak; diğerlerini ise ekarte edecektir. AK Parti tıpkı emniyet ve yargıda olduğu gibi, eğitimde de kendi adamlarını kilit noktalara getirme hevesindedir. Eğitimde liyakatli, becerikli, ehil okul yöneticileri, yerini iktidarın her emrini yerine getiren beceriksiz, bilgisiz, ehliyetsiz kişilere bırakabilmektedir. Üstelik bu durum 110 bin civarındaki okul yöneticisini etkileyecektir. Siz kimsiniz ki, 110 bin okul yöneticisinin sosyal statüsünü ve dişiyle, tırnağı ile hak ettiği bu makamları bir kalemde elinden alıyorsunuz? Siz kimsiniz ki, milli eğitimde yandaş imparatorluğu kurmaya yelteniyorsunuz? Bu iktidar, yanlışlarını yüzüne vuran, her dediğini kabul etmeyen, sorgulayan, biat etmeyen kişilere tahammül edememektedir. Öte yandan bu tasarıda dikkat çeken bir başka husus, MEB merkez teşkilatının hallaç pamuğu gibi dağıtılmasıdır. MEB merkez teşkilatında, Müsteşar dışındaki tüm üst düzey yöneticilerin görevleri sona erecek ve bu kişilerin büyük bir kısmı havuza alınacaktır. Bilindiği gibi bundan iki yıl önce eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, MEB Teşkilatı Kanunu'nu değiştirmiş, 600 civarında yöneticiyi havuza atmış, görevden alınanların yerine kendi adamlarını getirmişti. Bu yaşananlardan iki yıl sonra MEB Merkez Teşkilatında üst düzey yöneticilerin görevlerinin sona erecek olması son derece manidardır. Zira iktidar aynı iktidardır; sadece Bakan değişmiştir. Durum böyle olunca “İki yılda değişen ne oldu?” sorusu akıllara gelmektedir. MEB Merkez Teşkilatının bir kez daha alt üst edilmesi çok mantıksızdır, dolayısıyla bunun gerekçeleri kamuoyuna açıklanmalıdır. Keyfi bir şekilde görevden alınacak üst düzey yöneticilerin kazanılmış haklarının ne olacağı da soru işaretidir. Bunun yanı sıra kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte tüm il milli eğitim müdürlerinin de görevleri sona erecektir. MEB bu kadar zengin midir ki, iki yılda bir üst düzey yöneticileri görevlerinden alarak, onlara adeta boş oturmaları için para vermektedir. Şayet iktidarın kasası böylesine dolu ise, bu paralar öğretmen atamaları, okulların fiziki alt yapı ya da personel ihtiyaçları için kullanılabilir.

ÖĞRETMENLERİ İSTİHDAM ETMEMEYE ANT İÇMİŞTİR

Tasarıya göre öğretmen olanlar, en az bir yıl çalışmalarının ardından adaylık döneminde herhangi bir disiplin cezası almamış ve performans değerlendirmesine göre başarılı olmuşlarsa, yazılı ya da sözlü sınava girmeye hak kazanacaktır. Performans değerlendirmesinin kriterleri ise belli değildir. Öğretmenlerin performansını kim, neye göre değerlendirecektir? Sınavda başarılı olanların stajyerlikleri kaldırılacak; başarılı olamayanların ise stajyerlikleri kaldırılmayarak, bu öğretmenler bir yıl süreyle daha başka bir il ya da ilçeye atanacaklardır. Sınavda başarı sağlayamadığı için başka bir il ya da ilçeye atanan öğretmenler, ikinci yılda da yine performans değerlendirmesin etabi tutulacaklar, performans değerlendirmesinde başarılı olursa ve disiplin cezası almaz ise yeniden yazılı ya da sözlü sınava tabi tutulacaktır. Stajyer öğretmen, iki yıl sonunda sınavda tekrar başarısız olursa bu kez meslekle ilişiği kesilecektir. Bu nasıl bir şeydir? Eğitim fakültelerini bitiren, KPSS puanı ile öğretmen olmaya hak kazanan bu gençlerimize nasıl bir eziyet yaşatılmak istenmektedir? Sözlü sınav neyin nesidir? Bu ülkede sözlü sınavın adam kayırma ve torpil olduğunu bilmeyen var mıdır? Kısacası bu tasarı ile iktidar, kendisi gibi düşünmeyenleri öğretmen olarak dahi istihdam etmemeye ant içmiştir.

Bakmadan Geçme