Müslüman ülkelerin sefaleti

İstanbul'da yapılan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) zirvesi başlangıcından, sürecine ve bitişine, sonuç bildirisine kadar diplomasi dünyasında rastlanmayan acayipliklerle sahne oldu ve krizle sonlandı.

Acayiplik, zirvenin açılışında ve dönem başkanı Mısır'ın, düşman bir ülkede zoraki bulunmasına ve dönem başkanlığını Türkiye'ye devrederken Darbe lideri Sisi'nin mesajını okuyup, teşekkürü bile beklemeden apar topar toplantıdan kaçarcasına çıkışıyla başladı.

Bir çok ülkeye Zirveye katılacak parayı bile Suudi Kralı verdiği için Zirve Suudi Kralın gölgesinde geçti adeta.

Dönem başkanı olması hasebiyle, bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan bu kadar İslam ülkesini bir arada görmüşken, tam bir halife edasında konuştu.

Bir büyük gibi ayar çekmeye çalışırken, ülkelerinin zulüm uygulayıcılarının çoğu uyuyordu. Ne Sünni dininden, ne Şii dininden değil İslam dinindenim diyerek küçük bir aldatmaca yaptı! Böylece mezhep ayırımına karşı olduğunu vurgulamış oldu güya!

Oysa bizzat kendisi, hükümet üyeleri, bir çok AKP'li ve ona inananlar mezhep ayırımını, ötekileştirmeyi, ayırmayı, aşağılamayı çok da hoyratça ve açık açık uyguluyorlar.

Güneydoğu yanıyor, yıkılan iller, ilçeler, her gün şehit, ölen çokca kendi vatandaşımız, sesini bile çıkarmaktan korkan, azarlanan, suçlanan, hain ilan edilen, terör destekçisi denilmesine ramak kalmış %51.

Kısıtlanan özgürlükler, çalışmayan, çalıştırılmayan parlamento, güdümlü hukuk. Korku her yerde. Buna rağmen Sn. Cumhurbaşkanı her şey normalmiş gibi konuşuyor.

Hele hiç bir uluslararası toplantıda yapılmayan bir yöntem deneyerek, Türkiye olarak İİT'ye 2 milyon dolar bağış yaptığını dile getirip, üye ülkeleri İİT'ye bağış yapmaya çağrısı vardı ki evlere şenlik.

Tam bir mezat havası bir tek Rafi Portakal eksikti. 'bağışlarını yapacak ülkeler ellerini kaldırıp mikrofona bağış miktarını söylesin' deyip etrafı süzünce o kendinden emin hali Suudi Maliye bakanı elini kaldırınca zirve yaptı, ancak Suudi bakan 'biz bağışlarımızı ikili düzeyde doğrudan İİT'ye yaparız ' diyerek şaşkınlık yarattı.

Sn. Erdoğan, ortaya attığı sistemde ısrar etti ancak Suudilerin ağırlığını koyduğu zirvede Endonezya, ardından Kuveyt temsilcisi de diplomatik dille bu uygulamanın yanlışlığını açıklayınca, bu durumdan rahatsızlık duyan Sn. Erdoğan sanki apartman toplantısındaymış gibi bu kez aidatını ödemeyen ülkeleri afişe etti. Buz gibi bir havayı toplantıyı televizyondan izleyenler bile hissetti.

Hele İİT'nin sonuç bildirgesi. tam bir ikiyüzlülük eseri ve felaketti. İran terörizme yardımla suçlanıyordu. Bu sonuç bildirisini duyduğum an Nefi'nin şu dizeleri döküldü dudaklarımdan;

Bana kafir demiş müftü efendi

Tutalım ben diyem ona Müselman,

Lakin vardıkta yarın ruz-i mahşere

İkimiz de çıkarız anda yalan.

Tamam İran bazı İslam ülkelerinde terörizmi destekliyor, doğru. Ya öteki ülkelere ne demeli

Suudi Arabistan kralı el koyduğu halkın parasıyla onlarca yıldır bir çok İslam ülkesinde gizli ya da açıktan onlarca terör örgütünü desteklemiyor mu?

Kendine yakın gruplara para akıtıp, tarikatlar ve fitne yuvaları oluşturmuyor mu? Rabıta adlı dinci ve şeriatçı örgüt aracılığı ile Müslüman ülkelerde İslamcı yönetimler kurmaya kalkmadı mı? Hatta rahmetli Uğur Mumcu'nun ölüm nedenlerinden biri olmadı mı?

Yemende yaptığı ne Suudilerin? Libya'da, Suriye'de, Irak'da, Birleşik Arap Emirliklerinde daha bir çok ülkede Suudi'lerin yaptığı terör değil mi?

Allah'ın evi Kabe'yi mercimek gibi bırakıp, etrafında ona şirk koşar gibi devasa oteller yapmak, terörün başka türü değil mi?

Hacılara Şeytan taşlamak için poşeti 3 dolardan küçük taşlar satmanın adı ne?

Katar, Katar Emiri, tıpkı Suud ailesi gibi, halkına ait parayı şahsi parası gibi kullanıp, bir çok İslam ülkesinde teröre destek vermiyor mu?

Ya Türkiye'ye ne demeli, 'yurtta sulh- cihanda sulh'u bir kenara koyup, 'yeni Osmanlıcılık' peşinde Suriye'de yaptığımız ne? Suriye politikamızın yanlışlığı, bize ceza olarak 3 milyon mülteci ile 800 kilometrelik istemediğimiz, bizim hükümetin değimiyle PKK-PYD sınırı oldu. Suriye'nin perişanlığı da ortada...

O sonuç bildirgesinde bu ülkeler hatta Pakistan, Sudan, Malezya da olmalıydı.

Bu haliyle İİT işlevsiz kalmaya mahkum. Ne İslami birlik sağlar, ne ümmet olunur, ne İslam-pol'u olur. Sadece her dönem Suudilerin şatafat ve gösterişlerinin sergilendiği bir toplantı olarak akıllarda kalır.

Aslında bence Sn. Cumhurbaşkanı da bu yoğurttan bir cacık olmayacağını anladı, anlayacak…

Bakmadan Geçme