Musul operasyonunda yeni göç dalgası tehdidi
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Nüfus ve Göç Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. Orhan Deniz, Musulu kurtarma operasyonunu değerlendirerek, Suriyedeki göçmenlerle beraber Türkiyeye sokulan DAEŞ ve diğer terör örgütlerinin ortaya koydukları eylemlerin benzerini Musuldan dağılan DAEŞ mensuplarından da beklenebilir dedi.
Açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Orhan Deniz, Musul'u kurtarma operasyonunun dördüncü gününde DAEŞ'ten kurtarılmaya çalışılan köylerden Türkiye ve Kuzey Irak'a yönelik küçük çaplı göç dalgalarının başladığını söyledi. Musul kalkanı ile yeni terör dalgalarının Türkiye'ye taşınma riski olduğunu dile getiren Deniz, “Yeni göç dalgaları beklenebilir. Özellikle Musul'daki 1,5 milyon nüfusun çatışma ortamında kalması beklenemez. İmkânı olan halk kenti terk etme durumunda kalacak. Bu durum da halkla birlikte DAEŞ mensuplarının da halkın arasına karışarak hareket etmek suretiyle Suriye'de olduğu gibi yeni bir terör unsurunun Türkiye'ye taşınması söz konusu olacak mı? Bu durumda Türkiye'nin yapması gereken şey şudur; Suriye'de yapılan hataya düşmemek gerekiyor. Terör ve göçmen tehdidi sınırlarımızın dışında karşılanmalı, aksi takdirde bizler Suriye'de yaşadığımız olayların benzeriyle karşılaşabiliriz” dedi.
“DAEŞ unsurları Suriye sınırlarına mı gönderilmek isteniyor?”
ABD, Irak Özel Kuvvetleri ve Peşmerge güçlerinin başlattığı Musul'u kurtarma operasyonunun 4. gününe girdiğini ifade eden Doç. Dr. Deniz, operasyonla yeni bir göç ve güvenlik tehdidinin de oluşabileceğine dikkat çekti. Deniz, “Bilindiği üzere Irak'ın en büyük kenti olan Musul, 2014 yılından bu yana DAEŞ'in elinde bulunuyor. Nihayet 17 Ekim Pazartesi günü Musul'un kurtarılmasına yönelik bir operasyon başlatıldı. Bu operasyonun başlatılmasıyla beraber bir takım sorular da sorulmaya ve tartışılmaya başladı. Bilinen şöyle bir gerçek var. Musul kuzeyden ve güneyden kuşatılıyor, batı kısmı koridor şeklinde açık. Şu anda burada şöyle bir kuşku uyanıyor insanda, acaba DAEŞ unsurları Suriye sınırlarına mı gönderilmek isteniyor? Sorularını akıllara getiriyor. Böyle bir durumda Elbab'a doğru ilerleyen Fırat Kalkanı unsurları, bundan nasıl etkilenecek?” ifadelerini kullandı.
Türkiye açısından olaya bakıldığında; Suriye ve Irak'ta sıkışan terör örgütlerinin bundan sonraki süreçte de bazı reaksiyon göstermelerinin beklenebileceğini aktaran Deniz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Suriye'deki göçmenlerle beraber Türkiye'ye sokulan DAEŞ ve diğer terör örgütlerinin ortaya koydukları eylemlerin benzerini Musul'dan dağılan DAEŞ mensuplarından da beklenebilir. Bu nedenle Türkiye Musul'dan kaynaklı ortaya çıkabilecek olası bir göç dalgasına karşı Irak ya da Suriye sınırlarında bu göçmen dalgasını karşılamak durumundadır.”
“Fırat Kalkanı gibi güvenli bölge Irak için de düşünülmeli”
DAEŞ unsurlarında kurtarılmaya çalışılan köylerden gerek Kuzey Irak Bölgesel Yönetimine gerekse de Türkiye'ye doğru bugün için küçük çaplı göçler söz konusu olduğunu ve buna karşı da Türkiye'nin Fırat Kalkanı ile oluşturulan fiili güvenli bölgeyi Irak içinde oluşturmasının gündeme gelmesi gerektiğini vurgulayan Deniz, bu noktada vakit kaybedilmemesi gerektiğini vurguladı. Türkiye'nin dikkatle izlemesi gereken noktalardan birinin de yaklaşık 35 bin civarında DAEŞ mensubunun ne olacağı konusu olduğunu aktaran Deniz, “35 bin civarında sayıları olan silahlı güç teslim olacak mı? Bu beklenemez, peki ne olacak? Bunlar Suriye tarafına doğru yönelik bir düşüncesi olabilir. Burada özellikle DAEŞ'in başkenti konumunda olan Rakka yakınında Elbab'a yönelik Türkiye'nin başlattığı Fırat Kalkanı Operasyonunu nasıl etkileyecek ya da diğer örgütlerin Türkiye'yi daha fazla uğraştırma durumu ortaya çıkabilecek mi? Bu da muhtemel konulardandır ve bugünde önlemi alınmalıdır” diye konuştu.
Musul'dan Türkiye'ye ne kadar büyüklükte bir göç beklenebilir?
Musul'un kurtarılması operasyonu ile ülkemize yönelebilecek göçmen kitlesine dikkat çeken Deniz, “Yaşanacak olan göçün büyüklüğünü bugünden kestirmek güç. Ancak Musul'un 1,5 milyonluk nüfusu olan bir kent olarak düşünüldüğünde, Irak ya da Suriye'de yaşanan göçlerin büyüklükleri dikkate alındığında bu ortaya çıkar ki burada başka bir soru da şu DAEŞ burada ne kadar direnç göstereceği konusudur. Direnç arttığı sürece göçmen kitlesi de artacaktır. Musul'da koalisyon ve Irak güçlerinin operasyonu başarılı olur ve birkaç ayda Musul alınırsa çok büyük bir göç dalgası beklenmeyebilir. Ama çatışma ortamı süresi uzadıkça BM'nin de tahminleri yüz bin civarındaki göçmen kitlesinin ortaya çıkabileceği ki bunların da gidebileceği çok fazla bir seçenek yok, ya Türkiye'ye yönelecekler ya da Kuzey Irak'a yöneleceklerdir” ifadelerini kullandı.
Musul operasyonunda Haşd eş-Şaabi tehdidi
Şii milislerden oluşan Haşd eş-Şaabi örgütüne de dikkat çeken Deniz, “Dikkat edilecek konulardan bir tanesi de Şii milislerin katılıp katılmaması olayıdır. Katılması durumunda intikam duygusuyla Sunnilere yönelik bir katliam girişimi bölgede nasıl karşılanır? Buna tepki olarak göçün büyüklüğü ne olacak? Öyle bir durum arzu edilmeyen bir durumdur, bunun yaşanması muhtemeldir. Mezhepsel bir çatışma durumunda Musul göçmen kitlesinin çok daha büyük rakamlara ulaşması beklenebilir” şeklinde konuştu.