Nefret... Öfke.... Şiddet... Kavga... Seks..... veeee RTÜK...
Televizyon yayınları -öyle görünüyor/anlaşılıyor ki- 'kim kime, dum duma' havalarında... Kimi kanallar 'bildiğini çalan' örneği sorumsuzluk sergiliyor.
Televizyon yayınları -öyle görünüyor/anlaşılıyor ki- "kim kime, dum duma" havalarında... Kimi kanallar "bildiğini çalan" örneği sorumsuzluk sergiliyor.
Aslında, bu konuda geçen aylarda da yazmıştım. Ama, "eski tas, eski hamam..." sorumsuz davranan kimi TV'lerin yasal çizgiye çekilme derdinde olunmadıkları ya da bu konuyu bilmedikleri anlaşılıyor.
Başıboş bir yayıncılık anlayışı...
Hem de, toplumu doğrudan ilgilendiren/etkileyen bir alanda...
Oysa, radyo/televizyon yayıncılığı sorumlulukları olan bir alan...
RTÜK; yayınların içerikleri, süreleri ve saatleri konusunda kurallar koymuş, bildiğim kadarıyla...
Reklamların bile diğer yayınlar yanında yüzde kaç olacağı belirtilmiş, kararlaştırılmış...
Ama uygulama?
Hemen herkes, dizilerin saatler süren uzunluğundan ve de en önemlisi içeriğinden yakınıyor öteden beri...
Öyle diziler var ki...
Geçen gün belgesel izlemek için kanallar arasında gezinirken yerli yapım bir diziye istemiyerek takıldım.
Aman Allah'ım... Ne sahneler öyle?..
Saçı-sakalı birbirine karışmış bir erkek, film gereği genç bir kızın kafasına tabancayı dayamış, etraftakilere bağırıp/çağırarak tehditler yağdırıyor:
"-Yaklaşmayın!.. Vururum!.."
Şiddet içeren, kötü örnek olan böylesi sahneler hemen her gün tekrarlanıp duruyor ekranlarda.
Birbirlerine tabanca ile ateş edip, yaralamalar, kimi zaman öldürme sahneleri...
Kimi sahnelerde şiddet gösterisi olarak evde ve sokakta kadına, genç kız ve erkeklere bağırıp/çağırmalar.
Yumruklamalar... Ağzını-burnunu kırıp, kana bulamalar...
Tacizler... Tecavüz sahneleri...
Seks duygusunu dürtükleyen söylemler...
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ