Nene kararlıydı...

Askerden dönen eşini ince hastalıktan kaybedeli dile kolay tam 60 yıl olmuştu..

Malum bu günlerde evler kalabalık, herkes kendiyle meşgul, suratlar asık, yaşlılar tedirgin , konuşma sıfır, Nene kararlı evden çıkacak..

Ev kalabalık, çoluk çocuk, torba torun onu ruhen doyurmuyor..

Hat da keyifle cigara bile içemiyor , efkârını hep ötelemekten bıkmış, evde yalnız bir yabancı gibi derin düşünceler içinde..

Nene kararlıydı ..

Kurda kuşa yem olmak pahasına bu sabah ilk güneşi HAÇORT düzünde karşılamak istiyordu..

Ve şurda kaç günlük ömrüm kaldı dercesine ölen kocasının Sivas tan askerden dönerken askeriye malı o kalın ve etekleri yerleri süpüren paltoyu giydiğinde saat sabah dördü gösteriyordu..

Elini belindeki kuşağında gezdirdi unuttum mu dercesine yokladı ve

Hayır , kocasından emanet tütün tabakası ve muhtar çakmağı yerindeydi..

Ev halkı derin uykudayken sıhkedeki evinden usulca çıktı..

Haçort düzünden son bir kez daha bakmak ve doğacak ilk güneşte hareklenmek ve Van halkıyla helalleşmek istiyordu..

Nene kararlıydı.

Evinin sadık bekçisi Duman adını verdiği köpeğini de aldı.

Ya bismillah deyip, kapıyı da usulca örterek bir kedi sessizliğinde usulca evinden ayrıldığında geceden çorabı çoktan dizine çekmişti..

Nene kararlıydı, ne de olsa eski toprak.

Kurdu , kuşu iyi tanıyor, , tabiattan korkmuyordu..

Erek dağının yamacında oturup soluk aldığında ve güneş yeni yeni kendini gösterdiğinde elini dizine dayayıp oturduğunda bir ohh çekti derinden..

Titreyen ve yorgun elleriyle belindeki kuşaktan tabakayı usulca çıkardı, sağ elinin serçe parmağı ile tutup inceden sardı kalem gibi..

Cıgarasını yakmadan önce Ziya geldi aklına..

Zira türkünün içinde Ziya vardı ve ölmeden önce hep bunu söylerdi ;

Çamlığın başında tüter bir tütün.

Acı çekmeyenin yüreği bütün.

Ziyamın atını pazara tutun.

Gelen geçen Ziya 'm ölmüş desinler..

At üstünde kuşlar gibi uçan yar.

Kendi gidip, ahbapları kalan yar.

Demedim mi sana nazlı yarim

Çok muhabbet tek ayrılık getirir…

Nene son bir cigara daha sardı , dumanını da Ziya nın son nefesi gibi çekip savunurken geçmişte kalan anılarını Süphan dağının dağılan sisli eteklerine bulut niyetine savurdu..

Ve dedi ki eşine içinden;

Bak Ziya parmağımdaki. kınaların yerini hasretinden duman sarısı aldı..

Nene hakkıydı ve son kınasını son nefesiyle eline, parmağına, tırnağına yakıp Ziya sına kavuştu..

Bakmadan Geçme