NERDE O ESKİ MAHALLELER

Ümit Kayaçelebi yazdı...

‘Bahçelerde maydanoz

Maydonozu yoldunuz

Toprağ başlı Vanlılar

Sizde mi tango oldunuz'

Bunu ben demiyem zamanında yazılmış bir Van manisi. He vallah Van'a çimento fabrikası kurulunca çimento bol ya hemen kat kat üzerine çıkmaya başladık. Dedelerin babaların oturduğu eve torunlar eyvallah etmediler. Bu ne toprağ evdir bu ne kerpiçdir. Dam başımıza aği, şoratanlar düşi, bu ne sallardır, bu ne kapı toğmağlarıdır biz baba'mızda değiliz dede'mizde değiliz biz bu evlerde oturmayız dediler sonradan görmeler!

Evet güzel evlerde oturmak herkesin hakkıdır . Devir değişebilir yeni evlerde beton evlerde oturmakta hakkınız olabilir. Ama o güzelim tek katlı iki katlı dede baba evleri göz göre göre rüzgara, yağmura, kara terk edildi. Şimdi hatıra ve nostaljik tarihi bir ev yok elimizde de benzerini yapmaya çalışıyoruz ama o da olmuyor.

İhtiyacı olan olmayan o güzelim bağ ve bahçeleri hep kooperatiflere vermeye başladılar ve ortada ne bağ kaldı ne de bahçe. Hele arsa zenginleri bağ bahçe zenginleri bu işin başını çektiler Allah onlardan sorsun. Memleketimde şimdi yukarıdan bakıyorsun şamranaltı tarafı hariç yeşil görünmüyor.

Mahalleleri bitirdik şimdi sitelere taşındık. Artık herkes evinin büyüklüğü ile metre karesiyle çift tuvaletiyle (Hayatı mutfakla tuvalet arasında geçenler için elzem ya)ebeveyn banyosuyla, stor perdeleriyle, akıllı evleriyle övünenlerden geçilmiyor.

Artık zengin orta direğe, çok okumuş az okumuşa, Allahın selamını dahi vermiyor.

Nerden nereye geldik! Kimse birbirini tanınmıyor, kimse kimsenin ne hastasıyla ne ölüsüyle ne de dirisiyle ilgilenmiyor.

Artık bu şehirde ne acılar ne de sevinçler paylaşılmıyor. Hal hatır torbaya konulmuş ve Van Denizinin en derin yerine atılmış. Vefa denen şey fizana gitmiş. Nice nice sonradan görenler yüksek binalara doluşmuşlar ve asıl astar sorulmaz olmuş.

Herkes yüksek yüksek katlarıyla, son model cipleriyle, yazlıklarıyla, pahalı telefonlarıyla övünen bir avuç sonradan görme insanlarla maalesef aynı binalarda bir arada yaşıyoruz.

Artık fakir fukaraya bırak selamı merhaba bile veren yok. Oysa biz eski zamanlarda böylemiydik. Komşuluk denen şey akraba seviyesinde idi. Bir mahallede muhtaç insan olmazdı o mahalle sakinleri onu ne sokağa salar ne dilendirir ne de mağdur ederlerdi. Yardımlaşma denen şeyi çok iyi biliyorduk ve yapıyorduk. Mahalle ve sokak sakinleri neşe ve kederlerini beraber paylaşırlardı. O yıllar insanlığın daha ölmediği ve zirvede olduğu yıllardı. Bu bazı snoplar bu bazı ev araba sevdalısı insanlıktan bi haber yükseklere tünemiş bazı zevat keşke o yılları yaşasalardı bu güne lanet ederlerdi.

Hani nerde o kurban bayramlarında kestiği kurban etini üç paya ayıranlar! Şimdilerde kurbanın kan'ı dışarı et'i içeri yapılıp adam kurbanı kesip hemen buzdolabına cukkalıyor. Al etleri bin arabaya doğru sahile çevir mangalı ateşi közle düş etin canına. Ayda ve senede kaç defa yiyen varmış bana ne.

Ne o eski mahalleler kaldı ne de o zamanın insanları. Dede baba gitti hayır berekette onlarla ve toprak evlerle birlikte bitti gitti.

Ne sokaklarda mahallerde dibek kaldı ne de den döğenler, ne salça yapan var nede gağ kurutan. Bahçesi yok ki elmanın eriğin armudun gağını kurutsun. Külbaş Vanlı şimdi gidip mellaki ve melleçiyi 6-7 liraya alıyor. Standa sattığı armudun melleçi ve mellaki olduğunu bilmiyor Van armudu diye satıyor. Ya muhterem işte sen bağını bahçeni sitelere devredersen armudu gidip bele kilo ile alır bir de ondan sonra şikayet edersin.

Ne şarabi gül kaldı nede kişmiri hepsi yalan oldu. Şimdi bir zamanlar bahçesinde dolu dolu olan ve baharda, yaz da açıp yüzüne gülen gülleri, parayla alıp anneler gününde annelere götürüyorlar.

Hasılı kelam mahalle bitti siteler başladı. Artık O eski Bahçıvan mahallesi, Vali Mitat bey Mahallesi, Mercimek Mahallesi tanınmaz halde. Zaten insanlarda birbirini tanımıyor ki!

Nerde o eski beyefendiler, nerde o eski hanımefendiler.

Daha doğrusu nerde eski insanlar.

Bakmadan Geçme