NİTELİKLİ GÖÇ VERİP, NİTELİKSİZ GÖÇ ALIYORUZ
Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) Başkanı Necdet Takva, yönetim kurulu üyeleri ile birlikte kentteki basın mensuplarıyla bir araya geldi. Başkan Takva, 'Bunun yerine daha az sermayeli ve niteliksiz insanları misafir etmeye başladık. Bu bir şehrin başına gelebilecek en büyük felaketlerden bir tanesidir. Nitelikli göç verip, niteliksiz göç almak bir şehrin yok olması anlamına gelir. Van da bunu derinden yaşayan bir şehirdir. Bu bizim en büyük dezavantajımız oldu. 2011 yılından bu yana yalpalıyoruz' dedi.
Vansesi Haber Merkezi
Kentteki yerel ve ulusal basın mensuplarıyla bir araya gelen Van TSO Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Takva ve yönetim kurulu üyeleri gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Toplantıda konuşmasına İdlib'de şehit olan askerlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileyerek başlayan Başkan Takva, “Ülkemizin başı sağ olsun” dedi.
Van'ın bir aydır ciddi sınavlar verdiğini ifade eden Takva, “Bahçesaray ilçemizde meydana gelen birinci ve ikinci çığ felaketi ile başlayan, düzensiz göçmelerin hayatını kaybetmesi ile devam eden, ardından İran'ın Hoy kentinde meydana gelen depremin ilimizi etkilemesi sonrasında hayatını kaybeden Başkaleli hemşehrilerimiz başta olmak üzere, şehrimizde ciddi bir sınav süreci yaşıyoruz. Ayrıca İran'da virüsün ortaya çıkmasıyla birlikte şehrimizde ortaya çıkan panik havası, bir tahribata neden olmuştur ve ne yazık ki bu devam ediyor” dedi.
“Van bu süreçte her anlamda kaybetti”
“Şehir olmak, şehirli olmak bir anda olan bir şey değil” diyen Başkan Takva, “Bunun için uzun süreçler gerekiyor. Bunu başarabilme konusunda da ne yazık ki çok mahir bir toplum değiliz. Şehrimiz çok fazla göç aldı. Öyle zamanlar oldu şehrimize yabancılaştık. 2008-2010 yıllarında 700-800 bin olan nüfusumuz, şu anda 1 milyon 150 bine çıktı. Bu sadece nüfus arttı anlamına gelmiyor. Bunun yanı sıra Van çok göçte verdi. Birçok hemşehrimiz şehri terk etti. Farklı şehirlere insanlarımız gitti ve onun yerine başkaları geldi. Van bu süreçte her anlamda kaybetti. Hem sermaye hem de beyin göçü verdi. Bunun yerine daha az sermayeli ve niteliksiz insanları misafir etmeye başladık. Bu bir şehrin başına gelebilecek en büyük felaketlerden bir tanesidir. Nitelikli göç verip, niteliksiz göç almak bir şehrin yok olması anlamına gelir. Van da bunu derinden yaşayan bir şehirdir. Bu bizim en büyük dezavantajımız oldu. 2011 yılından bu yana yalpalıyoruz. Nasıl bir dengede duracağız ve ne yapacağız bunu henüz bilmiyoruz. 10 yıldır böyle bir süreç yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Kış mevsimi Van için zorlu geçti”
Kış mevsiminin Van için zorlu geçtiğinin altını çizen Takva, “Çığ, deprem ve virüs derken, Van hiç beklemediği bir süreci yaşamaya başladı. 4-5 Şubat tarihinde Van-Bahçesaray kara yolunda meydana gelen çığ felaketi sonucunda 41 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 91 vatandaşımız da yaralanmıştır. Çığ altında kalan bir vatandaşımız ise, çığ felaketi ve olumsuz hava şartları nedeniyle henüz çıkarılamamış. Bu büyük bir dramdır” ifadelerini kullandı.
Van TSO'nun görevleri hakkında bilgi veren Başkan Takva, şöyle konuştu: “Van Ticaret ve Sanayi Odası bir dernek gibidir. Yasayla kurulmuş, özel mevzuatça belirlenmiş görevleri olan bir meslek odasıdır. Bunun yanı sıra binlerce esnaf odası var. Onlarda aynıdır. Mimarlar, eczacılar, inşaatçılar gibi çok sayıda örgütlü oda var. Yarı kamu, yarı sivil yapılardır bu kuruluşlar. Her mesleğin Türkiye'de örgütlendiği ve şemsiyesinin altına girdiği meslek odaları var. Bizde böyle bir kuruluşuz. Bakkallar odası neyse Van TSO da odur.”
“Saldırı yapanlar anormaldir”
Van'da 19 meslek odasının olduğunu ve Van TSO'nun da bunlardan bir tanesi olduğuna vurgu yapan Başkan Takva, sözlerini şöyle sürdürdü: “Görevimiz, etki alanımızda bulunan yerlerde ticareti ve sanayiyi geliştirmek, yatırım ortamını iyileştirmek ve istihdam sağlamak için çalışan bir meslek odasıyız. Görevimiz budur. Şehrimizi zenginleştirmenin derdindeyiz. Bunu yaparken de bazı zorluklar ile karşılaşıyoruz. Şehrimizi kötüleyerek yatırımcı davet edebilir miyiz? İnsanlara buraya gelmeyin her şey çok kötü diyemeyiz. Biz şehrimizi çok iyi tanımlamalıyız, eksiklikleri tamamlamalıyız. İnsanları buraya yatırım yapamaya davet etmeliyiz. Bunu yaparken de insanın inancına, şekline bakamayız. Şimdi bildiğiniz gibi bir virüs meselesi var. Dün arkadaşlarım bana istatistiki veriler verdiler. Google'de ‘Van'da korona virüs' yazıyorsun 0,53 saniyede 13 milyon 900 bin sonuç çıkıyor. ‘Van Gölü' yazıyorsun 0,79 saniyede 9 milyon 710 bin sonuç çıkıyor. Bu rakamlardan sonra ne diyelim. Milyon senedir Van Gölü var, virüs meselesi 10 gündür var. Varın bunu siz değerlendirin. Virüs yoktur ya da vardır demiyorum. Ama şehrimizde korku oluşturmaya gerek var mı? İnsan kendi şehrine bunu yapar mı? Rakamlar ortada işte. İtalya'da virüs yok mu ve bu adamlar buraya gelmiyor mu? Almanya'dan, Amerika'dan insanlar buraya gelmiyor mu? Buradaki kapıları kapattık, sorunu çözmüş mü olduk? Böyle bir şey yok. Van fakir bir şehirdir. Bunu her ortamda söylüyorum. Bunu bir kere kabul etmeliyiz. ‘Ben zengin biriyim' diyen adam işçilerine şu anda maaş ödeyemiyor. İtalya'da virüs ortaya çıktığında, İran'da henüz yoktu. Bir düşünün! Avrupa Birliği'ne üye olan İtalya ve diğer Avrupa ülkelerinin nasıl bir politika izlediğini. Sınırlarını kapattılar mı? Ne oldu. Komşularının çoğu Avrupa ülkeleridir. Onlar ne yaptılar? Sınır kapılarını kapattılar mı? Peki, biz Çin'in komşusu olsaydık ne yapacaktık? Bunları şunun için söylüyorum. Van Ticaret ve Sanayi Odası kalkıp salgın tehlikesi var, kapıları kapatalım, ticaret dursun derse haber konusu olur. O zaman kalkıp siz bunu nasıl söylersiniz diye sorarlar. Ama çözüm kapıları kapatmak değildir, virüsün girişini engelleyecek tedbirler alınmalı demek, ticaret ve sanayi odasının fıtratına uygundur. Okuma budur. Bir tane sağlıkçı çıkıp kapıları fiziksel girişlere kapatmalıyız diyebilir. Adam da görevinin gereğini yapıyordur. Biz kapatın dersek bunu nasıl açıklarız. Bizim yaptığımız açıklama çok doğal ve olağandır. Bize bunun üzerinden saldırı yapanlar anormaldir. Biz bu açıklamayı yaptığımız için yediğimiz küfrün haddi hesabı yok. Olayı sadece İran'dan gelen turistlerle değerlendirmeyin. Bütün Avrupa şu an Van'a gelişi riskli görüyor. İç turizmde ciddi iptaller var. Biz şehri tevatürle öyle bir hale getirdik ki, o kadar abarttık ki, Van'da korona virüs, Van Gölü aramalarının üstüne çıkmış.”
Van TSO'nun bu süreçte yaptığı çalışmalara da kısaca değinen Başkan Takva, çığ ve depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi. Van TSO Başkan Yardımcısı Fevzi Çeliktaş'ın da kısa bir konuşma yaptığı toplantı, soru cevap ile sona erdi.