Öcalan: Tüm Türkiye'yi Bir Olmaya Çağırıyorum
Diyarbakır'da 21 Mart Nevroz bayramında Abdullah Öcalan'ın mektubu okundu.
Abdullah Öcalan mektubunda şunları söyledi
'Sizlerin şahsında ülkemin bütün gençlerine ve kadınlarına sevgilerimi ve selamlarımı gönderiyorum. Tüm Türkiye'yi, asırların dayanışma ruhuyla bir olmaya çağırıyorum. Kardeş Ortadoğu ve Asya halklarının bayramını da can-ı gönülden kutluyorum. Hepinize yürek dolusu selamlarımı gönderiyorum.
Sevgili Türkiye halkı, tarih bize göstermiştir ki, kararlı bir barış önderliği sergilenmezse, tarihsel sorunlar sadece bildiğini okur. Ve genellikle çok kayıp dönüşümlerle cevaplarını üretirler. Önümüzde cevap bekleyen şey, birbirini tekrarlayan darbelerle mi, yoksa tam bir demokratik dönüşümle mi yolumuza devam edeceğiz. Soru budur. Bütün ara yollar ve geçici biçimler artık miyadını doldurmuştur.
Şu ana kadar yürütülen bir diyalog süreciydi ve önemliydi. Bu süreçte iki tarafta da birbirini iyi niyetini, yeterliliğini test etmiştir. Bu testten hükümetin ağır alma, tek taraflı yürütme ve uzatma tutumuna rağmen iki taraf da barış arayışından belli bir kararlılıkla çıkmıştır. Türlü biçimlere bürünerek karşımıza çıkan komplolarla başa çıkmak sorumluluğumuzdur. Birçok ırkçı psikolojik harp metodlarını boşa çıkaracaktır.
Sevgili halkımız, barış savaştan daha zordur; ama her savaşın da mutlaka bir barışı vardır. Biz direnirken korkmadık, barışırken de korkmayacağız. Bizim direnişimiz, kardeş halklara karşı değil, hegemonik karakterli, yok sayan, imha eden, inkar eden zulüm düzenine olmuştur. Dolayısıyla, barışımız da hükümetler ya da devletler için değil, bu toprakların binlerce yıllık kadim değerlerini özümseyen, dünya kültürel mirasının eşsiz hazırlayıcısı olan, Anadolu, Kürdistan ve Mezopotamya hakları içindir.
Sevgili halkımız, bizim büyük barış yolculuğumuz Oslo'dan Paris'e, Gever'den Lice'ye birçok saldırıya maruz kalmıştır. İşte tüm bu kirli oyunları bozan, uluslararası Galdyo'yu engelleyen, bu hareket, yani sizlersiniz. Bütün bölgedeki vesayet düzenlerinin etkisizleştirilmesinde bizim yürüttüğümüz mücadelenin çok büyük payı vardır. Öte yandan, sorumlu bir dil, birçok ırkçı psikolojik harp metotlarını boşa çıkaracağı gibi, büyük barışımızın da temel karakteristiği olacaktır. Bu barış, başta Rojava olmak üzere, bütün bölgede ancak demokratik anayasal düzenlemelerle olacaktır.'