Ölümden kaçan insanlara ev sahipliği yapmaktan büyük bir onur duyuyoruz
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Türkiye'nin 3 milyonun üzerinde Suriyeli'ye ve 400 bin Iraklı'ya ev sahipliği yaptığını belirterek, 'Ölümden kaçan bu insanlara ev sahipliği yapmaktan büyük bir onur duyuyoruz' dedi.
AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, bazı temaslarda bulunmak üzere Van'a geldi. Daha önce Helsinki, Londra ve Moskova'da yapılan Helsinki Politika Forumu, bu kez AB Bakanı Çelik'in katılımıyla Van'da düzenlendi. Helsinki Politika Forumu'nda, özellikle Orta Doğu ve Körfez bölgesinde yaşanan sorunlar ele alındı. Elite World Van Hotel'de düzenlenen Helsinki Politika Forumu'na katılan AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, burada katılımcılara hitap ederek, "Coğrafi ve tarihi bağımız olan bu bölgede uzun zamandır çalkantılar yaşanırken, son zamanlarda yeni gelişmeler ortaya çıktı. Biz zamanlar daha çok bu bölge Orta Doğu barış süreci denilen süreçle anılıyordu. İsrail, Filistin meselesiyle tanılıyordu. Arap Baharı ve özellikle de Irak ve Suriye'de yaşanılanlar ile başka bir hal aldı. Son olarak Körfezler ve Suudi Arabistan-Lübnan ilişkilerinde ortaya çıkanlar ile birlikte daha karmaşık bir tablo ile karşı karşıya olduğumuz açıktır. Bütün bunların yanı sıra 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük zorunlu insan hareketliliği ve bu hareketliğin neden oldu insani felaket ve bu felaketin önümüze çıkardığı insani dramla karşı karşıyayız. Yaklaşık 65 milyon insan yerinden, yurdundan edilmiş ve dünyanın çeşitli yerlerine savrulmuş durumda. Bu tablonun acı sonuçlarını her gün gözlerimizin önünde görmekteyiz. Türkiye bu noktada göç meselesine çözüm bularak adeta Avrupa demokrasilerini kurtaran, Avrupa üzerindeki baskıyı hafifleten bir emniyet supabı rolü oynamıştır" diye konuştu.
Türkiye, Avrupa devletlerinin yarısı kadar insanı misafir ederken, bu insanlara karşı Avrupa coğrafyasında görünen göçmen düşmanlığı ve ırkçılık gibi hareketlerin yaşandığını ifade eden Bakan Çelik, "Tek başına 3 milyonun üzerinde Suriyeli'ye ve yaklaşık olarak 400 bin Iraklı'ya ev sahipliği yapıyor. Ölümden kaçan bu insanlara ev sahipliği yapmaktan büyük bir onur duyuyoruz. En çok gurur duyduğum şeylerden bir tanesi ülkemizde bazı Avrupa devletlerinin yarısı kadar insanı misafir ederken, bu insanlara karşı Avrupa coğrafyasında gördüğümüz gibi göçmen düşmanlığı, ırkçılık gibi hareketlerin olmamasıdır. Milletimiz bu insanları bağrına basmıştır ve büyük bir misafirperverlikle onları misafir etmektedir" şeklinde konuştu.
"Devasa sorunlar varlığını kurmaktadır"
Kargaşa, yoksulluk ve düzensiz göç gibi devasa sorunların varlığını sürdürdüğünü dile getiren Bakan Çelik, "Yaşananlar karşısında dünya genelindeki yaygın kanı uluslararası sistemin artık işlemediğidir. Tarihin hiçbir döneminde gündelik yaşantımızı farlı açılardan düzenleyen bugünkünden daha fazla sayıda uluslararası örgüt yoktu. Ancak devasa sorunlar varlığını kurmaktadır. Kargaşa, yoksulluk ve düzensiz göç artarak devam etmektedir. Soğuk savaşın sona ermesinden bu yana farklı dini ve enik topluluklara karşı yabancı düşmanlığı ırkçılık, kin ve nefretin arttığını gözlemliyoruz. Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesinde DEAŞ, El Kaide, Boko Haram gibi örgütler ne anlama geliyorsa, aynı şekilde Avrupa'da yükselen aşırı sağ, ırkçılık ve göçmen düşmanlığı da aynı anlama gelmektedir. Dünya daha mikro milliyetçilik, etnik savaşlar ve mezhep savaşlarını körükleyen dinamikler maalesef güçleniyor. Bütün bu dinamikler barışçıl ve kapsayıcı toplumları tehdit etmektedir" dedi.
"Giderek aratan popülizm Avrupa'yı kendi evrensel değerlerinden uzaklaştırıyor"
Ulus devletlerin hibrit tehdidinin saldırısı altında olduğunu belirten Bakan Çelik, "Terörizm ortak bir tehdit olarak kendini gösteriyor. Siber saldırılar, yalan haberler, seçimlerin manipüle edilmesinin karşısında oldukça kırılgan ve tehlikeye açık bir durumdayız. Teorik olarak konuşacak olursak, Avrupa'nın ve dünyanın bu tehdit ve risklere karşı direnme göçü olduğunu söyleyebiliriz. İşin pratiğine bakacak olursak bu konuda yeterince çaba sarf edilmediği ve kırılganlığın artığı gözlemlenmektedir. Kısa dönemli düşünme vizyon eksikliği ve giderek aratan popülizm Avrupa'yı kendi evrensel değerlerinden uzaklaştırıyor. Suriye ve Irak merkezli olarak giderek artan mezhep savaşları ve etnik çatışmalarda maalesef huzurlu ve barış içinde bir gelecekten bu bölgeyi uzaklaştırmaktadır. Bütün bunlar Avrupa ve diğer uluslararası aktörlerin çatışmaların önlenmesi ve barışçıl çözümü ile arabuluculuk çabalarına katkıda bulunmalarını sınırlandırıyor. Ancak birlikte daha fazlasını yapabiliriz ve yapmalıyız" ifadelerini kaydetti.
"Terör örgütleri arasında ayrım yapılamaz"
DEAŞ, PKK, YPG, PYD, FETÖ ve diğer terörist örgütlerin varlıklarını sürdürmelerine müsaade edilmemesi gerektiğinin altını çizen Bakan Çelik, terör örgütlerinin bölgesel barış ve güvenliği yeniden tesis etmenin önündeki en büyük engel olduğunu söyledi. Bakan Çelik, "Avrupa entegrasyonunu tehdit eden Katalonya referandumunda ve bölgedeki kazanımları tehlikeye atan Kuzey Irak'ın referandum kararında bu sonuçları hep beraber gördük. Ortaya çıkan tablo herhangi bir şekilde iyilik getirmemiş sadece kazanımların tehlikeye atılmasına yol açmıştır. Tüm terör örgütlerini yenilgiye uğratmak için hep birlikte çalışmaya ihtiyacımız var. Terörle mücadelemiz askeri açıdan DEAŞ'a karşı başarı oluyor. DEAŞ'a karşı işbirliği yapıldığı gibi PKK, YPG, PYD, FETÖ ve diğer terörist örgütlerinde varlıklarını sürdürmelerine müsaade etmemeliyiz. Terör örgütleri arasında ayrım yapılamaz. Hepsi ile aynı anda ciddi mücadele gereklidir. Terör örgütleri bölgesel barış ve güvenliği yeniden tesis etmemizin önündeki en büyük engeldir. Terör örgütlerinin hareketlerini ciddi bir şekilde izlediğimiz zaman ne zaman istikrarı inşa etmeye ve bölgesel entegrasyonunu güçlendirmeye dönük bir adım atılsa derhal terör örgütlerinin faaliyetlerini yoğunlaştırdığını görmekteyiz. Bunların tesadüf olmadığı ve ne anlama geldiği bizim açımızdan açık bir tablodur" dedi.
"Bir terör örgütünü yenmek için başka bir terör örgütünü kullanmanın ne gibi sonuçlar doğuracağını geçmişte Afganistan'da gördük"
Bir terör örgütünü yenmek için başka bir terör örgütünü kullanmanın ne gibi sonuçlar doğuracağını geçmişte Afganistan'da gördüklerini sözlerine ekleyen Bakan Çelik, "Bazı müttefiklerimizin teröristlerin taktik olarak kullanışlı olduğunu söylediklerini duyuyoruz. Bunu maalesef Suriye'de görüyoruz. DEAŞ ile savaşmak için YPG gibi teröristlerin silahlandırılması uluslararası toplumun son dönmelerde ne kadar kafası karışık ve yönünü şaşırmış bir durumda olduğunu göstermektedir. Bir terör örgütünü yenmek için başka bir terör örgütünü kullanmanın ne gibi sonuçlar doğuracağını geçmişte Afganistan'da gördük. Bazı güçler diğerlerine karşı terör örgütlerini kullandığında ya da bir terör örgütünü yenmek için başka bir terör örgütü kullandığında Afganistan onlarca yıl süren bir istikrarsızlığın içine yuvarlandı. Şimdi aynı tablonun Irak ve Suriye'de ortaya çıkmasını engellemek hepimizin vazifesidir" ifadelerini kullandı.
"Kaybeden bir terör örgütün yerini bugün taktik olarak kullananlar alacak"
Şimdi yeni bir hatayla DEAŞ'tan daha tehlikelisini üretme gibi bir tablo ile karşı karşıya kalınmaması gerektiğini vurgulayan Bakan Çelik, "Bildiğimiz üzere DEAŞ kaybediyor. Söz konusu kafa karışıklığı ve yönünü şaşırmışlık ciddi bir sorun teşkil etmeye devam edecek. Kaybeden bir terör örgütün yerini bugün taktik olarak kullananlar alacak. Taliban ile mücadele edilirken El Kaide, El Kaide ile mücadele edilirken DEAŞ ortaya çıktı. Bu süreçte hep aynı hatalar yapıldı. Şimdi yeni bir hatayla DEAŞ'tan daha tehlikelisini üretme gibi bir tablo ile karşı karşıya kalmamalıyız. Terörizme karşı mücadele ancak tutarlı bir siyasi, ideolojik ve askeri tutumla kazanılabilir. Bu zemin Suriye'de kaybedilmiş durumdadır. Bu nedenden dolayı kaygı duymaktayız. Farklı isimler altında, farklı kılıklara bürünerek ya da çok uzak yerlerde varlıklarını mutlaka sürdüreceklerdir. Tüm terör şebekelerine karşı savaşta tam kapasite bir uluslararası işbirliğini başarmamız gerekmektedir. Yabancı terörist savaşçılar da ele alınması gereken bir başka önemli konudur. Türkiye bunların hareket etmemeleri engellemek için büyük bir çaba sarf ediyor, ancak bu çabada yeterince işbirliği gördüğümüzü ifade etmekten uzağız" şeklinde konuştu.
"Türkiye dünyanın 17'nci en büyük ekonomisidir"
İnsani yardım ve kalkınma yardımı açısından Türkiye'nin dünyanın en cömert ülkesi olduğunu ifaden eden Bakan Çelik, "Çökmüş devletler, eşitsizlikler, adaletsizlikler, kaynak sıkıntıları, kırılganlıklar ve zayıflıklar terörizmle ve diğer çatışma ve insani felaket türleri istismar zeminlerini giderek güçlendirmektedir. Herhangi bir siyasi boşluk ve güvenlik boşluğu olduğunda bunun kimin doldurduğunu açık bir biçimde görüyoruz. Dünyanın genelinde bu durumun çok sayıda örneğine tanık olmaktayız. Türkiye dünyanın 17'nci en büyük ekonomisidir. Ancak insani yardım ve kalkınma yardımı açısından Türkiye dünyanın en cömert ülkesidir. Milli gelirimize oranla en yüksek kişi başına yardım yapmaktayız. Ve dünya barışına yaptığımız ölümden kaçan, zulümden kaçan sahip çıkama konusunda gösterdiğimiz bu iradenin Türkiye'den daha güçlü ekonomilere sahip ülkelere örnek olması gerektiğini düşünmekteyiz" dedi.
Helsinki Politika Forumu, Van Valisi Murat Zorluoğlu, AK Parti Milletvekili Burhan Kayatürk ve Helsinki Politika Forumu üyelerinin katılımıyla yuvarlak masa oturumuyla devam etti.