Ömrümüzün bu demi

Ömür dediğimiz şey birbirine eklenmiş zamanlardan başka nedir ki!

Su gibi akıp gidiyor, buhar gibi yükselip kayboluyor.

Yeryüzünde bize verilmiş olan süre boyunca yaşayacak olan biz insanlar o zaman boyutuyla bağlıyız yaşama. Her birimizin kendimize göre rutinlerimiz var.

Ömürlerimizin bir kısmı evlerimizde, bir kısmı işyerlerimizde geçiyor. Öyle olunca da doğal olarak gündemimizi genellikle bu ortamlarda yaşadıklarımız, dokunduklarımız, tanık olduklarımız ve işittiklerimiz belirliyor.

O bir zincirin elemanları gibi her biri ötekine eklenmiş demlerden sadece birini yaşıyoruz şu an.

Her ne yapıyor, ne düşünüyorsak o demlerin birini harcayarak yapıyoruz.

Her insanın eşsiz olduğu gibi her insanın yaşamakta olduğu demler de eşsizdir.

Geçmişte hiçbir şey bugünkü gibi değildi. Gelecekte hiçbir şey bugünkü gibi olmayacak.

Gün dedim ya, buna takılıp kalmayın. An da, gün de bir demdir, hafta da, ay da, yıl da birer demdir.

Birbirinin içine girmiş ve her biri eninde sonunda tükenecek zayıf, şişman demler.

Yaşarken o demleri harcayıp duruyoruz. Uzunlarıyla kısalarıyla o demleri.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN

Bakmadan Geçme