Orwell'den günümüze bakış
Ortalama bir kapasitede kitap okuru olan her insanın kitaplarını okumasa bile ismini duyduğu, hele de son zamanlarda çok satanlar listesinde yer alan1984 ve Hayvan Çiftliği kitaplarıyla adını sıkça duyduğumuz George Orwell'ın yaşadığı yılları anlattığı kitaplarından günümüze baktığımızda coğrafyalar, etnisiteler, yıllar, farklı görünse de yaşadıklarımızın birbirine benzeyişi karşısında şaşırmamak elde değil.
Orwell'in hayat hikayesini yazmaktan çok eserlerinde işlediği konuları günümüz dünyasına hatta ülkemize uyarlayarak bazı düşünce ve tespitlerinden birkaçını anlatıp bugünkü yaşadığımız olaylara onun feneriyle bir ışık tutmak isterim.
1947 yılında yazdığı 1984 isimli romanında 84 yılını konu alır. Hayalinde canlandırdığı gelecek yılları, distopik bir dünyayı, daha iyi anlayabilmemiz için karşılaştırmalarda bulunur.
Geçmiş zamanı, şimdiki zamanı ve gelecek zamanı denetiminde tutup egemen olmak isteyen Okyanusya devletinin iktidarının eleştirildiği, tek tip insan yetiştirip iktidarın istemediği hiçbir şeyi yapmayan, düşünmeyen bir toplum oluşturma hedeflenmektedir.
Okudukca, içinde kendinizi hayal edip düşün dünyasına daldığınız zaman, bugün yaşadıklarımızı, taa 1947' lerde anlatmış gibi garip bir his içine girerek, nasıl olabilir diyorsunuz..
Geleceği görmek böyle bir şey herhalde...
Tek tipçi düzen uğruna insanların sözleri, fikirleri, yüzlerine yansıttığı ifadeleri denetlenerek, kötüye yönelik her şeyin mubah görüldüğü, insani ve vicdani duyguların köreltilip yasaklandığı, tipik bir robot haline dönüştürülmek istenmektedir. İnsanların geçmişi silinerek, hiç yaşanmamış kabul edilip, iktidarın yaptığı yanlışlar doğru gibi gösterilmeye çalışılmaktadır.
Düşünce suçuyla parti'ye karşı gelenlere işkence edilip, partide tek sevginin, saygının 'Büyük Birader'e olabileceği ortam hazırlanarak, görüşlerine uygun hale getirilirler.
Kin ve nefret tohumlarının atıldığı, O'na karşı olan her görüşün; ya kendileri gibi düşünmelerini sağlamak, ya da karşı olanların yok edilmesi yönündedir.
Okurken, birden kafanızda birileri canlanır, birilerini hatırlatıyor gibi gelir...
George Orwell'in 1945'lerde yazdığı Hayvan Çiftliği isimli eserinde, her hayvana yerleştirdiği bir rolle, aslında din-siyaset gibi kavramlar üzerinde felsefik yaklaşımları sergilemektedir.
1984 isimli eseri ile birlikte Hayvan Çiftliği'de felsefe derslerinde 'siyaset felsefesi' konularında alıntılarla örneklenen kitaplardır. Hayvan Çiftliği'nde belirli bir makama mevkiye gelenlerin, zamanla güç zehirlenmesi yaşayıp, kutsallara bile dokunabileceğini anlatır.
Kısacası, politik metaforların sergilendiği Hayvan Çiftliği'nde 'Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir' diyerek ardından 'Bu hayatta başımıza gelen tüm kötülüklerin insanın zorbalığından kaynaklandığı gün gibi açık değil mi? Sorusuyla da bir sorgulama yapmamızı ister.
Sevgili okur! Bu yazdıklarımı okuduğunda bir edebiyat eleştirmenini okuyor hissine kapılabilirsin öyle de düşünebilirsin; fakat her okur okuduğu kitaptan bir şeyler öğrenemiyorsa, ya okuduğu kitapta ya da kendisinde eksiklik olabilir.
Bu bakımdan bir şeyleri düşünüp anlamak için kitap seçimini iyi yapmak gerekir.
Konusu geçen kitaplar 1945'lerde yazılmasına rağmen bugünleri anlatıyormuş hissi uyandırıyorsa, yazarın başarısı kadar; yazarı haklı çıkaranların suçu yok mu?
Okurken düşündürdüğüme inandığım yazımı 1984 romanında geçen en önemli sözlerden biri ile tamamlamak isterim.
'Aslında hiçbir şey yasa dışı değildi; çünkü artık yasa diye bir şey yoktu.'