Pembe mavi
Dünyadaki hiç kimseyle aynı zihni paylaşmadığımız gerçeği, baktığımız şeyi nasıl gördüğümüz konusunda da geçerli. Renkler mesela… Bir günbatımı izliyoruz: İzleyen herkes, buradaki tonları farklı farklı anlamlandırır ve algılar.
Dünyadaki hiç kimseyle aynı zihni paylaşmadığımız gerçeği, baktığımız şeyi nasıl gördüğümüz konusunda da geçerli. Renkler mesela… Bir günbatımı izliyoruz: İzleyen herkes, buradaki tonları farklı farklı anlamlandırır ve algılar. Buna rağmen, hemfikir olduğumuz bir nokta varsa, (mesela günbatımının güzelliği) ve bu renklerin tonlarını herkesin kendine özgü bir tonda gördüğü gerçeğini kabulleniyorsak, bir şeyleri paylaşıyoruz demektir. Farklılıkları kabullenmenin huzur verici yönüdür bu.
Çeşitlilik güzeldir. Yaradan bile her şeyi birbirinden farklı kılmış. Doğa renklerle bezeli, farklı canlılarla dolu. Bizler bu çeşitliliğin içinde olan biteni kabullenerek yaşarız. Kabullenemediklerimiz de var elbette. Böylesi bir renk cümbüşünde insanların da çeşitli olabileceklerini kabullenemediğimiz gibi. Irk ayrımı, renk ayrımı, cinsiyet, dil, din ayrıştırması yaptığımız gibi. Bütün bunlar evrensel değer ve doğrularla çelişen, zavallı düşüncelerimiz.
Bakın meğerse erkek çocuğa mavi, kız çocuğa pembe eşyalar alıp kategorize ettiğimiz renkler, 19. Yüzyıl ortalarına kadar birbiriyle barışık yaşarlarmış. Ta ki 19 yy.da tekstil fabrikaları masaya yumruğunu vurana kadar. Satışları manipüle etmek amacıyla hangi rengin hangi cinsiyete giydirileceğine karar verene kadar.
8 Mart'ta Dünya Kadınlar Günü kutlanıyor. Bu tarihin önemi ve anlamına baktığımızda, esasen bir kutlama günü değil, bir anma günü olması gerektiğini görmek çok zor değil.( Mart 1857 deki dokuma fabrikasında çalışan ve grev yapan kadın işçilerin fabrikaya kilitlenerek ardından çıkan yangınla hayatlarını kaybettiği gün. Aslında haksızlıklarla mücadelenin simgesi.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ