Peygamber Efendimizin bir günlük hayatı

Fatih Perihan'dan Kıssadan Hisseler...

(Rasûlüm!) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir. Andolsun ki, Rasulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.

SABAH UYANIŞ:

Peygamber Efendimiz, Bilal-i Habeşi tarafından okunan sabah ezanı ile uyanırdı. Efendimiz kalkar ve ilk olarak misvağını alır ve şu duayı okurdu: "Bizi öldükten sonra dirilten Allah'a hamdolsun. Sonunda Ona döneceğiz." Müezzinin söylediklerini tekrarlayarak ezanı dinledikten sonra abdestini alır ve evinde sabah namazının iki rekâtlık sünnetini kılardı. Peygamber Efendimiz sabah namazının sünnetinin fazileti hakkında şöyle buyurmuştur: Sabah namazının iki rekat sünneti dünya ve içindekilerden hayırlıdır. Bu 2 rekat namazdan sonra, eğer hanımı uyanıksa onunla sohbet eder, değilse kâmet okunana kadar sağ tarafına doğru uzanırdı. Bilal-i Habeşi, insanların toplandığını gördüğünde Efendimiz'in evine yaklaşır ve "Namaz vakti, ey Allah'ın Resul'ü" diye seslenirdi.

EVDEN AYRILIŞ:

Rasulullah Efendimiz evinden çıkarken gökyüzüne bakar ve şu duayı okurdu: "Allah'ın adıyla Allah'a tevekkül ettim. Allah'ım! Zillete düşmekten, dalalete düşmekten, zulmetmekten, zulme uğramaktan, cahillikten, hakkımızda cehalete düşülmüş olmasından sana sığınırız."

MESCİDE GİRİŞ

Sonrasında sağ ayağı ile mescide girer ve şöyle derdi: Allah'ım, bana rahmet kapılarını aç. Hz. Bilal, Efendimiz'in mescide girdiğini gördüğünde kamet okur, sahabeler saflar halinde dizilir ve Efendimiz namazı kıldırırdı.

SABAH NAMAZINDAN SONRA

Namazlardan sonra, Peygamber Efendimiz Allah'ı zikreder, namaz sonrası okunacak ezkârını okur, bunu yaparken de insanlarla karşılıklı otururdu. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Kim sabah namazını cemaatle kılar, sonra güneş doğuncaya kadar oturarak Allah'ı zikreder, sonra iki rekat namaz (işrak namazı) kılarsa, ona bir hac ve bir umre sevabı verilir." Sonra sahabeler Efendimize doğru yaklaşır, O da onlarla yüz yüze gelir ve konuşurlardı. Bazen onlara etkili bir şekilde uyarılarda bulunur, öyle ki Sahabeler ağlardı. Bazen de onlara hikâye anlatırdı, sorular sorardı, bazen herhangi birinin rüya görüp görmediğini sorardı ve manasını açıklardı. Kendisi bir rüya görmüşse anlatır ve açıklardı. Bazı zamanlar da yalnızca sahabelerin kendi hayatlarıyla ilgili konuşmalarını dinler, muhtemelen İslam'dan önceki hayatlarını hatırlıyorlardı ve yaptıkları cahiliye adetlerine gülerlerdi, Efendimiz de tebessümle karşılık verirdi. Efendimiz onlarla güneş doğana kadar bu şekilde otururdu.

GÜNEŞİN DOĞUŞUNDAN SONRA

Güneş doğduktan sonra Rasulullah Efendimiz evine geri dönerdi. Evine girerken şöyle dua ederdi: "Allah'ım! Her giriş ve çıkışımda senden hayır diliyorum. Allah'ın adıyla evimize girer, Allah'ın adıyla çıkarız ve Rabbimize dayanıp güveniriz." Evine girer girmez, aile halkına selam verir, tüm eşlerini ziyaret eder, nasıl olduklarını sorar ve onlar için dua ederdi. Bu ziyaretler sırasında o gün yemekleri olup olmadığını sorar, eğer varsa yer, yoksa "O halde bugün oruçluyum." derdi. Hz. Hüseyin, babası Hz. Ali'ye, Hz. Peygamber'in bazı hallerini sormuş, Hz. Ali de şu şekilde anlatmıştır: "Evine izin isteyerek girerdi. Evindeki zamanını üç kısma bölerdi. Bir kısmını Allah'a (ibadet), bir kısmını ailesine ve kendisine, sonra da insanlara ayırırdı."

SABAH TOPLANTISI

Rasulullah Efendimiz, ailesini ziyaret ettikten sonra mescide gider ve iki rekat namaz kılıp orada otururdu ve sahabeler de O'nun etrafında toplanırdı. Bu, Medine'de Peygamberimiz'le vakit geçirmek, O'na bir şeyler sormak veya bir şey istemek isteyen herkesin gelip O'nu görebileceği bir vakit olarak bilinirdi. Hz. Peygamber Duha namazının fazileti hakkında şöyle buyurmuştur: "Cennette, 'duha kapısı' denilen bir kapı vardır. Kıyamet günü bir münadi şöyle seslenir: 'Ey Duha namazı kılanlar neredesiniz? İşte gireceğiniz kapı burasıdır, Allah-u Teâla'nın rahmetiyle buradan içeri giriniz."

***

Sahabelerin o günkü işlerine göre bazen çok fazla gelen olurdu bazen de az. Bazen sahabeler sıraya girer bir kısmı Efendimizden bir şeyler öğrenir, diğerleri de o gün ticarete veya bahçeleriyle ilgilenmek üzere giderdi ve daha sonra gün içinde öğrendiklerini birbirlerine öğretirlerdi. Rasulullah vaktini Allah'ın O'na verdiği ilmi paylaşarak ve öğreterek harcardı. Yalnızca oturup ders vermezdi, bazen sorular sorar veya ders çıkarmaları amacıyla sahabilerle müzakere ederdi. Bu da sahabilerin kalplerinde imanı ve ilimlerini geliştirmelerine yardımcı olmuştur. Bu vakitlerde bazen yeni doğan bebekler Peygamberimize getirilir ve Efendimiz de tahnik sünnetini (bebeğin ağzına kuru hurma vb. tatlı bir şey vermek) yerine getirir, onlar için dua eder ve Allah'tan onlara rahmet etmesini dilerdi. Bu sünnetteki hikmet çocuğun ağız kaslarını, çene kaslarını harekete geçirip kuvvetlendirmek ve böylece anasının göğsünü daha çabuk tutmasını sağlamaktır. Bazen de mevsimin ilk ürünü hasat edildiğinde Efendimize getirilir, O da bereketli olması için dua eder ve oradaki en küçük çocuğa yedirirdi. Aynı zamanda Efendimiz yeni Müslüman olanlardan beyatler alır, onları karşılar, haberlerini dinler ve onlara nasıl yardım edebileceğini düşünürdü. Bu toplanmalarda Efendimizasla özel bir oturma yeri veya işaretlenmiş bir sembol kullanmazdı, öyle ki yabancılar içeri girdiğinde kimin Peygamber olduğunu sorardı! Daha sonra sahabelerin özel yükseltilmiş bir alan yapma üzerine ısrarları sebebiyle kabul etmiştir. Bazen hediye olarak yiyecekler getirilirdi ve yiyecek az dahi olsa oradaki herkes Peygamber Efendimiz'in bereketiyle ondan yerdi. Bu toplanma günden güne uzayabilir veya kısalabilir ancak sahabelerin evlerine veya tarlalarına gidip kaylule yapma vaktine kadar sürerdi.

ÖĞLE VAKTİNDEN İKİNDİ VAKTİNE

Öğle vakti geldiğinde Hz. Bilal namaz için ezan okur, Peygamber Efendimiz uykusundan uyanmış olurdu, kalkıp abdest alır, evinde öğle namazının 4 rekat sünnetini kılardı. Namaz için evinde bekler, sonrasında mescide doğru dışarı çıkar ve namaza başlamak için Hz. Bilal'i çağırırdı. Öğle namazından sonra, minberine çıkar ve sahabelere sohbet verirdi. Birçok sahabe bu vakitte bir araya gelir, bu sebeple mescid tam dolu olurdu. Aynı zamanda kaylûleden uyandıkları için çoğunlukla dinç ve zinde olurlardı. Bu sohbetten sonra evine döner, öğlenin iki rekatlık sünnetini kılar ve daha sonra sahabelerle şehirdeki yapılması gereken görevleri halletmek üzere dışarı çıkar veya ikindi vaktine kadar mescidde kalırdı.

İKİNDİDEN AKŞAM VAKTİNE

İkindi ezanı okunduğunda, Efendimiz mescidde namazı kıldırır ve namazdan sonra cemaate dönük olarak kısa bir konuşma yapardı. Efendimiz birçok sahabenin işlerini halletmesi gerekebileceği için veya güneş batmadan akşam yemeklerini hazırlayabilecekleri için bu konuşmayı çok fazla uzatmazdı.

AİLE ZAMANI

İkindiden sonra mescidden döndüğünde, tüm hanımlarını ziyaret eder, sırası gelen hanımının odasında otururdu. Bazen, tüm eşleri sıra kimdeyse onun evinde buluşurdu. Normal olarak bu aşamada Peygamber Efendimiz ailesiyle, daha rahat bir atmosferde bir halka oluşturur, eşlerine sorular sorar veya eşleri O'na sorular sorar ve bu şekilde Peygamber yuvası dinini anlayarak öğrenir ve gelişirdi.

AKŞAMDAN YATSIYA

Akşam ezanı okunduğunda Peygamber Efendimiz fazla beklemeden namaza giderdi. Mescide girdiğinde kamet okunur ve genellikle kısa sureleri okuyarak akşam namazını sahabelerine kıldırırdı.

AKŞAM YEMEĞİ

Yemeği yerde O'nun için hazır edilirdi, Peygamberimiz yemeğe başlarken "Bismillah" derdi ve en önünden, üç parmağını kullanarak yerdi. Sofraya konulandan hiçbir zaman şikayet etmedi, ya yerdi ya da sevmediği bir şeyse bırakırdı. Hanımlarından biriyle yiyorsa, onunla güzel vakit geçirir, öyle ki eliyle onu besler veya eşinin yediği kısımdan yer, eşinin içtiği yerden içerdi. Arkadaşlarıyla oturuyorsa, akşam yemeği asla tatlı bir sohbetsiz, ilim paylaşmadan veya bir mesele öğrenmeden olmazdı. Efendimiz yemeğini bitirdikten sonra verilen bolca nimetler için Rabbine hamd ederdi. Sonra ağzını yıkardı. Yemek yemede İslami bir tutum izlemek: Bismillah diyerek, sağ elle yemek, kendine en yakın olan yerden yemek, yemekten sonra Elhamdülillah demek.

YATSIDAN GECE YARISINA

Peygamber Efendimiz yatsı ezanı okunana kadar evinde beklerdi ve yatsı namazı için acele etmezdi. Eğer sahabeler erkenden toplanmışsa, namaza başlardı; sahabeler gecikirse, O da namazı geciktirirdi.

Bakmadan Geçme