Piyasalar
Şahbettin Uluat yazdı...
Hayat pahalılığı her geçen gün canımızı biraz daha fazla yakıyor.
Manavlardaki, market raflarındaki fiyatlar çoktan alıştığımız değerleri aşmış, bir kısım üründe iki katına çıkmış durumda.
Yaş ve kuru gıda maddeleri, giyim kuşam ile temizlik maddeleri ile diğer ticaret mallarının yanında elektrik, doğalgaz, su, ulaşım, haberleşme, her türlü hizmet ve kira bedelleri hem yükseldi, hem de yer yer yükselmeye devam ediyor.
Sebze ve meyve fiyatlarındaki aşırı artışları girdi maliyetlerindeki gerçek artışlarla açıklayabilmek mümkün değil. Uzmanlar televizyon ekranlarında hesaplayıp gösteriyorlar.
Piyasalardaki gelişmeler toplumun, özellikle de orta ve alt gelir grubundaki insanların canını yakıyor. Gelir ne kadar düşükse yangın da o kadar büyük oluyor.
Bütün bu gelişmelerin başlıca nedenlerinden biri, etkileri halen devam eden ve geçtiğimiz iki yıl boyunca bütün dünyayla birlikte ülkemizi de ciddi anlamda sarsan Kovid-19 salgını oldu.
Salgın süresince mal ve hizmet üreten, ticaret yapan işletmelerin bir kısmı ya kapandı ya da kısıtlı ve zor koşullarda çalışabildi. Bu durumdaki bazı işletmelere ve emeği ile geçinen kesimlere merkezi yönetimce sağlanan kamu desteklerinin kaçınılmaz bir şekilde yüksek olması doğal olarak ekonominin genel dengelerini de etkiledi.
Bütün bunlar sürerken bir de ülkemizde döviz kurlarında beklenmedik ve normal olmayan yükselmeler kendini gösterdi. Bu hareketlilik sadece dış ticareti ve dış ticaret ürünlerini değil bir şekilde ucu dövize değen her şeyi ve onlara bağlı diğer her şeyi de olumsuz etkiler hale geldi.
Kimileri kabul etmese de, pek çok vatandaşın kafasında aynı değerlendirme vardı. Kökü dışarıda bazı çevreler, darbelerle, darbe girişimleri ile ve başka yöntemlerle yapamadıklarını döviz kurlarını kullanarak yapmaya, ülkemizi kargaşaya sürüklemeye çalışıyorlardı.
Kurlardaki bu beklenmedik artışlar kısa sürede ekonominin her alanında kendini gösterince bir anda ciddi sorunlarla yüz yüze kaldık. Kur korumalı mevduat başta olmak üzere alınan bazı önlemlerle dövizin ateşi sonunda kontrol altına alındı ancak o arada pek çok ürünün fiyatı da gerçek değerinin üzerinde bir yerlere fırlamış oldu.
Zam yapmak için bahane arayan, bunun için pusuda bekleyen aç gözlü bazı çevreler de o arada, bu bahane ile dövizle ilgileri olsun olmasın her türlü mal ve hizmetlerinin etiketlerini değiştirip fiyatlarını yükselttiler.
Bu arada Rusya Ukrayna'ya saldırdı. Bu saldırı Ukrayna'da her anlamda yıkıma neden oldu ve ucu bu ülke ile ekonomik ilişkileri olan her ülke gibi Türkiye'ye de dokundu. Ukrayna'dan ülkemize gelmesi beklenen ayçiçeği yağı hammaddelerinin gecikmesi, kötü niyetli kimselerin olumsuz propagandaları ile abartılınca içeride kısa süreli bir sıkıntı da yaşandı.
*
Şu an için özellikle alt ve orta gelir grubu açısından piyasanın görünümü ve gidişatı bulanık.
Halkın büyük bir kesiminin alışveriş yaptığı zincir marketlerde ve çarşı pazarda fiyatların bir kısmının geçen yıla göre beklenmedik rakamlara çıkmış olması ve fiyat artışların kimi ürünlerde sürmekte olması bir sıkıntının varlığına işaret ediyor.
Bulgurun bir yerde 15, bir yerde 12,5 bir başka yerde de 8,5 liraya müşteriye sunulması bir şeylerin rayına oturmadığının göstergesi.
Tatlıcıda 35 lira olan tulumba tatlısının, zincir market içindeki reyonda 22,5 olması da bir başka örnek olarak karşımızda duruyor.
Önceleri 50 lira fiyatla satılan otlu peynirin, hem de ufağının 85 liraya satılıyor olması artık 90, 100 liraların konuşulması normal mi? Ben bilmiyorum.
Birilerinin araba araba doldurarak zincir marketlerden makarnaları, çayları taşıdıklarına gözlerimle tanık oldum. O gün gittiğim dört ayrı zincir markette toz şeker kalmamıştı ve bu bir panik nedeniydi.
Ücret zamlarının büyük bir kısmının piyasalardaki bu fiyat artışları karşısında eriyip tükendiğini en iyi konunun uzmanları ile o ücretleri alanlar biliyor.
Kalıcı önlemler alınmaması halinde ücretlere yeniden zam yapılması da çözüm olmayacak, gelirler artan fiyatlar karşısında kısa sürede eriyecektir.
Beklentimiz etkili önlemlerin alınması; fahiş fiyat artışlarından haksız kazanç elde edenlerin ciddi anlamda cezalandırılması ve enflasyonla etkin mücadele ile yoldaki olası fiyat artışlarının frenlenmesidir.
Daha çok yoksulluk, daha çok suç ve daha çok huzursuzluk demektir.
Ayrıca bir türlü durmayan fiyat artışları sadece ekonomik dengeleri değil başka dengeleri de bozabilir.