PKK'lı Gençlere Seslendi: Nemrut Gibi Olmak Niye

Ünlü ilahiyatçı Nihat Hatipoğlu, bugünkü köşesinde terör eylemleri düzenleyen PKK'lı gençleri İslam'a sarılmaya çağırdı.

Artan terör olayları, şehit cenazeleri. PKKterörü yine ülke gündeminin bir numarasına oturdu. Seçimleri bile geride bırakan can yakıcı sorun ekranların reyting rekortmeni hocası Nihat Hatipoğlu'nun da gündeminde.

'Bu topraklarda yaşayan genç kardeşlerime' başlıklı yazısında genç yaşta terör örgütüne katılarak askerlerimizi şehit edenlere, 'Hz. Yusuf gibi olmak varken, Nemrut gibi olmak niye?' diye seslendi.

İşte Nihat Hatipoğlu'nun o yazısı;

'Sevgili gençler! Sizi tanıyorum. Biliyorum. Sizinle benzeşen ortamlarda büyüdük. İyi niyetli, alın terine değer veren, mert, cesur, dindar, sevgi gösterene sevgi gösteren, vicdanlı, aileye, Rabbine, namusuna, camiye, Kuran'a, peygamberine, değer veren insanlar olduğunuzu biliyorum. Böyle olmanız gerekmiyor mu?

'KÜÇÜKKEN GÜNAHTAN KAÇINIRDINIZ'

Küçükken; Kuran kursuna, camiye, medreseye gider. Kuran öğrenirdiniz. Ufak tefek günahlar dışında günahtan kaçınırdınız. Haram paraya tenezzül etmez, dostluğa, bir kahveye, bir selama çok değer verirdiniz. Sizin için Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) ebedi önderdi, özlenecek insandı. Namaz için camiye giderdiniz. Tam olmasa da namazınızı kılardınız.

'SİZİN İÇİN DİN...'

Tasavvufa ilgi duyardınız. Kuran'ı Kerim sizin için hayat iksiri idi. Şu anda da biliyorum böylesiniz. Büyük çoğunluğunuz böyle. Yoldan savrulmuşlar hariç. Ama sonra ne oldu ki; birdenbire, dini değerler yerine size yabancı olan bazı düşüncelerin aranızda yayılması için ortam oluşturuldu. Benim bildiğim, sizin için din; dilden, mezhepten, meşrepten, ekmekten, tuzdan önce geliyordu. Çoğunuz için hâlâ öyle.

'DERTLERİNİZİ ANLATMANIZI İSTERDİK'

Sizin; mühendis, mimar, vali, devlet başkanı, doktor, işadamı, bilim adamı, belediye başkanı, milletvekili, din alimi olmanızı isterdik. Kavgasız, kansız, gürültüsüz, kucaklaşarak, konuşarak dertlerinizi anlatmanızı isterdik. Beraberce, birbirinize yumruk sıkmadan, ayrı-gayriye, farklılığa alışarak, vicdan besleyerek beraber yaşamanıza ne engeldir.

Gençler! Sizler ihanetten, gadirden, zulümden, zalimden, haksızdan yana olmazsınız. Olmamalısınız. Arkadan vurmazsınız. Kutsala düşman olmazsınız. Din adına insan öldürmezsiniz. Irk adına insan öldürmezsiniz. Dininizi terk etmezsiniz.

Gelin beraberce hassasiyetlerinize bakalım. Hatırlayalım beraberce;

1 - Siz Müslümansınız. Sizin bir dininiz var. Laf olsun diye değil, yaşansın diye bu dine girdiniz. Rabbiniz sizin sahibinizdir. Yaratıcınızdır. O ne istiyorsa onu yapmalısınız. Neden sakındırıyorsa sakınmalısınız. Dinin eveti evetiniz olmalı. Dinin hayırı hayırınız olmalı. İman bu. Allah'a inanacağım, ama kendime göre bir helal- haram kuracağım diyemezsiniz. Bu Allah'a din öğretmektir. Bu şirktir.

2 - Yarın herkes yok olduğunda, Rabbinizle baş başa kalacaksınız.

3 - Hz. Muhammed (s.a.v.) sizin yol göstericinizdir. Siz veya biz veya başkası Hz. Muhammed'in (s.a.v.) yerine başkasını koymaya çalışırsa ebediyen İslam'la ilişkisini keser.
Mürted olur. Yani dinden çıkar.

4 - Kur'an-ı Kerim sizin baş tacınızdır. Öyle olmalıdır. Dininiz İslam ise, bu böyle.

5 - Sevgiden, birlik ve beraberlikten, kardeşlikten yana olmalısınız.

6 - Selahaddin-i Eyyubi, Fatih Sultan Mehmet, Mevlana, Said Nursi ve benzer binlerce önderiniz var. Sizin hayalinizi bu insanlar süslemeli.

7 - Etrafınızda irtidat etmiş, dinden vazgeçmiş insanlar olabilir. Sizin onlarla ne işiniz olabilir.

8 - Kendinizi; ilminiz, çalışkanlığınız, bilginiz, başarınız ile ispat ediniz. Siz bunları becerecek haldesiniz.

9 - Bilin ki öldüğünüz gün; dünyadaki sloganlar, arzular, düşünceler, davalar, kahramanlıklar, dostlar, düşmanlar hepsi yok olacak. Siz orada ALLAH ile baş başa olacaksınız. Orada çetin hesaba çekileceksiniz. Derdiniz Allah ise kurtaracaksınız. Derdiniz başka bir şey ise kaybedeceksiniz. Ne ırkınız, ne diliniz, ne mezhebiniz, ne babanız, ne anneniz, ne alkışlar, ne övgüler, ne yergiler, hiçbirinin size faydasız olmayacak... Hiçbirinin. Mezarlar açılsaydı ve ölenler konuşabilseydi, bugün buraya ne yazdımsa, ölüleriniz de size aynen onu diyeceklerdi.

10 - Bu ülke azizdir. Babalarınız, dedeleriniz burada büyüdü. Yaşadı. Bu ülke, dünyadaki bütün mazlumların limanıdır. Bakın Suriyelilere, buraya sığındılar. Iraklılar, Kürtler, Ezidiler, Yahudiler, Türkmenler... Hepsi baskıya uğradıklarında buraya sığındılar. Ve biz onlara; dillerine, dinlerine, ırklarına bakmadan gönlümüzü açtık. Bu ülke kaybederse hepiniz kaybedersiniz. Hepimiz kaybederiz. Var olamazsınız. Var olsanız da payanda olursunuz.'

Bakmadan Geçme