Ramazan geldi hoş geldi
Aha işte Recep, Şaban derken Ramazan da geldi.
Herkes efendi efendi inançlara saygı duyar, tutan tutmayana, tutmayan tutana karışmaz.
Ancak ramazan kuru kuru aç kalmak, ortada vel vel dolaşmak değildir... Nefsin, vicdanın,disipline edilmesi,terbiyesidir.
On bir ay her haltı yiyen, fakir fukarayı görmezden ge?en, eline kutsal kitabı alıp meydanlarda milletin gözüne sokup, hırsızlığın feriştahını yapan, başka ülkelerin iç barışına baykuş olup kanat çırpanlar sanmasınlar ki oruçla paçayı kurtaracaklar...
Ve de dışı Müslüman görünen içi binbir fesat dolu olanlar bir asır oruç tutsanız bile, kurtuluşunuz yok...
Neyse bu sabır ve ibadet ayı dilerim her gün ekranlardan çemkiren siyasetçiye, hile hurda ile iş çevirenlere, yüzde dost, arkada düşman kesilenlere feyiz verir.
Bu arada elektriğe okkalı vergi zammı konduranların da ömürleri din bezirgânları gibi ziyan zebil olur inşallah!
Yalancı imamların her dediğine âmin diyenlerin de iki cihanda yüzü kara olur.
Bir çift sözüm de pazarcı ve esnaf erbabına. Görülmüştür ki her ramazan ayı geldiğinde fiyatlarda ciddi artışlar görülüyor. Kaş göz arasında vatandaşı kazıklayanlara da yuh olsun. Şahsen bir yurttaş olarak ramazan ayı süresince üçkâğıtçılık yapan esnafı yetkililere bildireceğim. Yetkililer de işi pişkinliğe vurur görevlerini yapmazlarsa onları da isim isim sosyal medyada deşifre edeceğim. Etmezsem namerdim etmeyen de namerttir.
Ramazan dilerim katılaşan kalplere sevgi katar, dargınlıklara barış sunar, merhamet duygusunun bir insani görev olduğunun mesajını verir.
Söyle bana ey insan!
Siz kendinize acı çektirtmekten hoşlanır mısınız?
Hoşlanıyorsanız hastasınız demektir.
Tanısı ise mazoşizm!
Ya başkalarına eziyet, edip acı çektiriyor musunuz?
Öyleyseniz bilin ki hastasınız.
Tanısı ise sadizm!
Ben ikisi de değilim, insanların acı çekmesini istemem diyorsanız.
Çekenlere üzülüyorsanız.
Yani insanlara acı çektirilmesini ciddi bir ruh sorunu sayıyor…
O halde birey olarak bana acı çektiriyorsa bu düzen diyorsanız.
Ve hayatımın en güzel anlarını çalıyorlar…
Mutluluğu bana layık görmüyorlar kanısındaysanız!
Özgürlüklerimi bir limon gibi sıkıp posasını ömür denen mezarlığa fırlatıp atılıyor fikrindeyseniz.
Emeğimi, umutlarımı çalıyor, yarınlarımı karartılıyor…
Ve gün gelip de tüm bu acılarımın hesabını sormak gününün hesapları yapıyorum diyorsanız.
O halde ne duruyorsunuz, atın üzerinizdeki ölü toprağını.
O şairin dediği gibi…
Ağaç olun ama bir ağaç gibi tek ve hür.
Birleşin ama…
Bir orman gibi kardeşçesine!
Ya da…
Yaşayıp gidin silik bir hayatın tek düzeliğinde sünepeleşerek.