Saldırıyı doğru okumak
ANKARAda 20 rütbeli asker, 8 sivil yurttaşımızın ölümüne, 61 yurttaşımızın yaralanmasına sebep olan terör saldırısı insan olan herkesi derinden yaraladı.
Saldırıyı gerçekleştiren canlı bombanın Suriye uyruklu terörist Salih Neccar olduğu açıklandı. Gazeteci Murat Yetkin, isminin ve makamının saklı tutulmasını isteyen güvenlik kaynaklarından edindiği bilgiye dayanarak Salih Neccar'ın ailesinin Suriye'de Beşar Esad'ın başında bulunduğu Baas rejiminin askeri istihbaratı Emn ül-Askeri'yle irtibatlı olduğunu yazdı.
Poliste parmak izi kaydı olduğu ortaya çıkan Salih Neccar'ın saldırının ardından kısa süre içinde tespit edilmesi, İzmir'de çalınan aracın izinin titizlikle sürülmesi güvenlik başarısıdır.
Lakin, takip amacıyla araçlara takılan chip'in işe yaramadığı yaşanan son olayla bir kez daha görüldü. Fişi çekildiğinde devre dışı kalan uyduruk izleme sistemi yerine özellikle kiralık araçlarda daha güvenli teknik takip sistemi zorunlu hale getirilmesi gerekiyor. Bu da saldırının güvenlik kaçağıdır.
Terörist Neccar isimli Suriyeli bir mültecinin İzmir'den çalıntı araçta çift plaka kullanması, araca TNT bomba yüklemesi, güvenlik tedbirlerini aşarak Türkiye'nin stratejik belleği sayılabilecek Genelkurmay Başkanlığı, Deniz, Hava ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı, askeri lojmanlarının bulunduğu, TBMM, Başbakanlık Merkez bina ve İçişleri Bakanlığı'na 200 metre uzaklıkta ki noktada askeri servis araçlarına çarparak düzeneği infilak ettirmesi öyle sırdan terör saldırısı değildir.
Saldırının yapıldığı yerin çevresinde bulunan askeri ve sivil kurumlara, saldırının hedefine, saldırı saatine ve saldırıda kullanılan patlayıcının gücüne bakınca Türkiye'nin benzeri daha önce yaşamadığı uluslararası bir saldırıya uğradığı anlaşılıyor. Bunu anlamak için güvenlik uzmanı olmaya gerek yoktur. Saldırıyı yer ve zamanlama açısından analiz ederek doğru okumak yeterlidir. Ülkeyi yönetenlere, saldırıyı kınayacakları metinde dahi uzlaşmayı beceremeyen siyasi partilere önemli görevler düşüyor.
Öte taraftan…
Evine, mahallesine, iş yerine girip çıkan 5-10 kişiyi dahi kontrol edemeyen kafalar istihbarat uyuyor mu diye soruyorlar.
İstihbarat kurumunun uyuyup uymadığını biz bilmiyoruz. Ama şunu biliyoruz:
Doğu ve Güney sınırları güven vermeyen sorunlu ülkelerle çevrili olan, mülteci akınına maruz kalan, en zor zamanda müttefiklerinin sırtından vurduğu, emperyalizmin iştahının kabardığı sıkıntılı süreçte istihbarat sağlamak sanıldığı kadar kolay değildir.
Yaşanan üzücü olay başka bir gerçeği de ifade ediyor.
Türkiye, yakın komşularının, sözde müttefiklerinin desteğiyle maalesef Suriye'lileştiriliyor.
Türkiye'nin bu aşamada yapması gerekenler var.
Mesela Suriyeli mültecilerin AB ülkelerine geçişine insani açıdan gerekli kolaylıkları sağlanmalı. İnsanlığın gereği de budur!
Gelecek mültecilerle konforlarının bozulmasından korkan, insan hakları konusu geldiğinde bize karşı efelenen Batı ülkeleri de insanlık gereği artık kapılarını açmalıdırlar. Öyle ortalığı karıştırıp, yangın çıkarıp kaçıp, sonra da kenardan izlemek yok…
Başkent Ankara'da ülkemizin birlik ve beraberliğine kasteden, yüreğimizi yakan menfur terör saldırısını ve terörün her türlüsünü nefretle kınıyorum. Saldırıda hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına ve Milletimize başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Muhalefet bombaya ortaktır
Ankara'da meydana gelen terör saldırısı sonrası değerli hemşehrimiz, sevgili kardeşim Doktor Kinyas Kartal, sosyal medyada muhalefet partilerini eleştiren yorum paylaştı. Muhalefet partilerine, 'Kalkın koltuğunuzdan ve artık bir şey yapın! Meclisin kapılarını bombaların değil güçlü muhalefetin ayak sesleriyle sallayın! ' diye seslenen Kartal, paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
“Bu ülkenin mevcut durumundan sadece hükümeti sorumlu tutarsanız, yanlış yaparsınız. Şu an muhalefette olanlar ne yapıyor? Sizler de iktidar partisiyle aynı seçimle seçildiniz, aynı sıralarda oturuyorsunuz, aynı maaşı alıyorsunuz! İktidarın icraatları ortada, peki siz ne yapıyorsunuz? Bu ülkeyi sahipsiz bırakmayı, iktidarın baskısından şikayet etmeyi, elimiz kolumuz bağlı demeyi, muhalefet etmek mi sanıyorsunuz? 14 yıldır bu ülkeye tek bir iktidar alternatifi sunabildiniz mi? 7 Haziran seçimlerinden sonra bir meclis başkanı bile seçebildiniz mi?
Bu ülkeyi bu iktidara mecbur ve muhtaç hale getiren kemikleşmiş dar muhalefet yapısıdır! Meclis kapılarını sallayacak şiddette bombalar patlıyor bu ülkede! 'Ben yapmadım, o yaptı!', 'Ben demiştim!' zihniyetiyle ne muhalefet olur, ne ülke kurtulur ne de siz ilerleyebilirsiniz. Memleketin halinden 14 yıl seçim kazanan iktidar kadar, 14 yıldır girdiği istisnasız her seçimi kaybeden muhalefette suçludur! Sorumludur! İktidara oy verenleri koyun ilan edip bu sorumluluktan o çok sivri ve yüksek zekanızla, eğitimli özverili tavırlarınızla kaçamazsınız! Zekanızı ülkenin geleceğini değiştirmek, mevcut sorunlarından kurtarmak için bir çıkar yol üretmek için kullanın! Kalkın koltuğunuzdan ve artık bir şey yapın! Meclisin kapılarını bombaların değil güçlü muhalefetin ayak sesleriyle sallayın! Kalkın!”