Sanal âlem dostlukları
Dünya hızla değişiyor. Değişiyor ama hayatı kolaylaştıran onca olanak acaba yaşam felsefemizi de değiş...tirebiliyor mu?
Sosyal medyaya takılmayan yok. Sosyal medyaya aşina olanlar dünyadaki haberleri daha hızlı öğreniyor. Bilgi erişim süreniz kitaplığınızdaki ansiklopedileri indirip sayfalarını çevirinceye kadar geçe zamanın onda biri kadardır. Elinizin altındaki internet erişimi araçlarınızdan arama motorlarını tıkladığınız an okyanuslardaki adaların bile adlarını, yüzölçümlerini öğrenebiliyorsunuz. Öyle ki sayfalar dolusu romanların, öykülerin özetine bile ulaşabilmek çok kolay.
Firketeyi kim icat etti, toplu iğne hangi gereksinimler sonucu ortaya çıktı, kargalar mı daha zeki yoksa tilkiler mi gibi sorularınıza saniyeler içinde yanıt bulabiliyorsunuz.
Bütün bunlar iyi ve güzel de dostlukları ve arkadaşları sosyal medya sitelerine sıkıştırıp bırakmak zaman içinde insanı makineleşmeye doğru sürüklemiyor mu?
Beğeniler, paylaşırlar elbette ki dost ve arkadaş sayınızı çoğaltıyor. Ama o dostluklar ve arkadaşlıklar makinenizi kapattıktan sonra sanki güzel bir rüyaymışçasına kaybolup gidiyor.
Hani hayati anlamda bir tehditle karşı karşıya kalsanız, bir bunalım anınızda imdat diye sosyal paylaşımınızdan mesaj yollasanız kaç arkadaşınız size yanıt verebilir, ya da yardımınız için ayağa kalkıp tüm olanaklarını seferber eder hiç sınadınız mı?
Örneğin sosyal medyada fark ettiğim bir olay var. Diyelim yorumlarını ve düşüncelerinizi sürekli paylaştığınız bir arkadaşınızı bir süre görmezden gelin bakalım sonuç ne olacak? Söyleyeyim aynı tavrı o arkadaş da size şipşak gösterecektir. Mademki beni es geçiyor, ben de onu es geçeyim diyecektir. İşte sanal âlem ile gerçek hayatın içindeki ince ayrıntı budur.
Elbette sosyal medyanın tüm olanakları daha renkli bir düşünce paylaşımı yaratmaktır. Ama siz ekranınızın dışındaki hayatı boşlar ve kafanızı akıllı telefonlarınızın, bilgisayardaki internet bağlantınızın çemberi içine hapsederseniz gerçek yaşamdan hızla koparsınız. Özellikle gençlerimize ve çocuklarımıza sosyal paylaşım sitelerinin yarar ve zararına yönelik eğitimlerine katkı sunmak adına onlarla oturup konuşmak gerekir.
Bazen hepimiz duygularımıza yenilebiliyor, sosyal medya paylaşım ve yorumlarında kaba, itici, küfür, argo sözcüklere yer verebiliyoruz. Bel altı küfürler, özel hayatları etkileyen ağır eleştirilerle işi çığırından çıkarabiliyoruz. Bu yanlışlığın önüne geçilmesinin tek yolu her yazacağımız yorumu mutlaka çok iyi düşünerek yazmamızdır. Aksi takdirde karşımızdaki dostlarımızı ve arkadaşlarımızı incitebilir, onlarla diyalogumuzun kopmasına neden olabiliriz. Sosyal medyadaki her yorum ağızdan çıkan söz gibidir. Geri dönülse bile sarf ettiğimiz olumsuz yorum saniyeler içinde yüzlerce insana ulaşır. Ardından özür dilense de artık dal kırılmış, güven ve sempatikliğinizi kaybetmişsinizdir.
Elbette her özgür düşünce saygı değerdir. Ancak özgür düşüncelerinizin de başkalarının özgür düşüncelerinin sınırına kadar geçerli olduğunu asla aklınızdan çıkarmamalısınız.