Şarjı hiç bitmeyen kadınlar
Geçen gün Yazar Ayşe Arman Hürriyet Gazetesindeki köşesinde yazmıştı şarjı bitmeyen anneleri.
Geçen gün Yazar Ayşe Arman Hürriyet Gazetesindeki köşesinde yazmıştı şarjı bitmeyen anneleri.
Ne güzel bir yazıydı… Okurken anamı hatırladım… Elektrik yokken gaz lambasının ışığında örgü ören, tüplü ocaklar yokken gaz ocağında yemek pişiren, çamaşır makinesi yokken leğenlerde, teştlerde dağ gibi çamaşırları yıkayan, evin içinde çeşme yokken çamaşırları Çavuşbaşı mahallesinin arkında durulayan, bahar temizliğinde evin çulunu, kilimini derenin gümüşten rengiyle akan kerhizinde yıkayan yedi çocuklu anamı. Hem de yaşlı nenemizin yükü altındayken gıkını bile çıkarmayan anamı.
Eşimi hatırladım… Kent merkezinden kırk kilometre uzaktaki köy okuluna oto stopla gidip geldiğimde; iki kızımın birini kucağında, diğerini yanında taşıyıp bakıcı Hatice ablaya teslim ettikten sonra okuluna koşan, geri döndüğünde evin bütün meşaketiyle boğuşan hayat yoldaşımı.
Rahmetli Amber teyzemi yâd ettim. Eşini kaybettikten sonra kadın başına İstanbul'da hayata direnen ve Van'a döndükten sonra Çimento Fabrikasının dev çamaşırhanesinde alın teri dökerek dört evladını namerde muhtaç etmeden büyüten yiğit teyzemi.
Van'ın Gem(Köprüler) köyünde toprağına sımsıkı sarılan, oğullar büyüten ve kapısını çaldığınızda toprak ana gibi yüzü güleç sizi çiçeklerle karşılayan Sakine teyzemi hatırladım.
Bacılarımı hatırladım. Teliyle duvağıyla, kınalı elleriyle uğurlayıp yuva kuran, yuvalarında eşsiz analık örneği sergileyen bacılarımın özverisini andım.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ