Seçmen hükümetsiz kalmayı büyük risk gördü

1 Kasım seçim sonuçlarını değerlendiren siyaset bilimciler oluşan tablonun muhalefetin koalisyon kuracak iradeyi gösterememesinden kaynaklandığını söyledi.

İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Uzmanı Prof. Ersin Kalaycıoğlu, seçmenin hükümetsiz kalmayı büyük bir risk olarak gördüğünü söyledi. Kalaycıoğlu'na göre iktidarın izlediği politikalarda herhangi bir değişim olmayacak. Kalaycıoğlu, Davutoğlu'nun balkon konuşmasında verdiği mesajın hiçbir şey ifade etmediğini kaydetti. Prof. Dr. Doğu Ergil'e ise vatandaşın Meclis'in 3,5 ay kapalı kalmasında yüzde 59 oy alan muhalefeti sorumlu tuttuğunu ifade etti. Ergil, seçmenin 7 Haziran'da AK Parti'ye ihtar verdiğini, muhalefetin ise iktidar olamadığı için bu seçimde cezalandırıldığını vurguladı. Siyaset bilimci Dr. Erdoğan Günal'a göre de muhalefetin uzlaşı sağlayamadığı için vatandaş AK Parti'ye yöneldi. Oyların AKP'ye alternatifsizliğin sonucunda verildiğini belirten Günal “Ortaya gerçek bir alternatif konabilseydi bu tablo çok farklı olurdu.” diyor.

İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli Uzmanı Prof. Ersin Kalaycıoğlu: Muhalefet koalisyon kurmayı becermiş olsaydı muhtemelen seçim olmayacaktı ve Türkiye'de böyle bir tabloyla karşılaşmak söz konusu olmayacaktı. Seçmen hükümetsiz kalmayı büyük bir risk olarak kabul etti. Dolayısıyla hangi şartlarda olursa olsun AK Parti'yi tek başına da olsa hükümet olsun diye böyle bir karar almışa benziyor. İlan edilen rakamlara göre belli bölgelerde HDP'nin oyları azalmış durumda CHP'de pek bir değişiklik yok hatta yer yer artmış gibi gözüküyor. MHP'nin hemen her yerde azalmış, oyları AK Parti'ye gittiği varsayılabilir. 7 Haziran'da oy vermeyen seçmenlerin ‘hükümetsiz kalmayalım, hükümet olmazsa işler gitmiyor' diye düşünerek bir destek verdikleri gözüküyor. AK Parti'nin nasıl bir siyaset izleyeceğini bilmiyoruz. Çift başlılığın nasıl halledileceğine bağlı olarak şekilleneceğini düşünüyorum. Eğer Tayyip Erdoğan'ın gücü ve sözü yine eskisi gibi devam edecekse 13 yıldır ne olduysa o olacak. Ama orada bir değişiklik olup da orada bir Davutoğlu dönemi açıldıysa aldığı oy dolayısıyla, o zaman tabii Davutoğlu'yla cumhurbaşkanı arasındaki ilişkiden parti meclis grubuyla Cumhurbaşkanı arasındaki ilişkilerin nasıl şekilleneceğine bağlı olarak konuşabiliriz. Sadece yapılmış olan açıklamalar var. O açıklamalar bir şey ifade etmiyor, balkon konuşmaları bugüne kadar hiçbir şeyin göstergesi olmadı, olmayacaktır.

Siyaset bilimci Prof. Doğu Ergil: 7 Haziran'da seçmen tercihini yaptı. 4 ana akıma kendi tercihi doğrultusunda oy verdi ve Parlamento'ya taşıdı. Fakat yüzde 59 oyla çoğunluğu sağladığı muhalefet kendi içinde anlaşıp bir iktidar çıkartamadı. Halk bunu gördü. ‘Bunlar bizi yönetemezler çünkü kendi aralarında bile anlaşamıyorlar' dedi. AK Parti'yi başka yapmış olduğu hatalardan ötürü ihtarını vermişken, onu iktidar olmaya daha yakın bir parti gördü. Ama bütün bunlara sebep muhalefetin doğru dürüst muhalefet bile yapamamış olmasıdır. Parlamento kapandı, kendileri bir hükumet kuramadılar. Türkiye'yi seçilmemiş bir hükümete mahkûm ettiler. Yani bu hiç olacak bir şey değil. 3,5 ay boyunca Parlamento kapalı kaldı ve yüzde 59 çoğunluğu olan muhalefet bu konuda hiçbir şey yapamadı. Fiili olarak gelip Meclis'i çalıştırabilirlerdi. Bunu halk gördü ve beceriksizlik olarak değerlendirdi. Buradan iktidar çıkmaz kanısına vardı. Bir diğeri de bizim halkımız gelişmiş demokratik haklar, özgürlükler falan gibi konularda fazla talepkar değil. O, günlük hayatındaki edinimlere bakıyor, geçmişle kıyaslıyor, daha iyi durumda mıyım diye bakıyor. Bunu dengeleyecek nedir, bundan daha iyi bir alternatif varsa o zaman ona verilebilir, onu da görmedi. Bir başka gerekçe şiddetin yeniden patlak vermesini AK Parti'ye mal etmedi. Şiddetin belirsizleştirdiği bir gelecek endişesine kapıldı.

Siyaset bilimci Dr. Erdoğan Günal: Bu tablonun müsebbibi Bahçeli'nin tutumudur, vatandaş çözüme endeksli bir şeyler görmek ister. MHP'nin en azından 7 Haziran sonrası CHP'nin kuracağı bir azınlık hükümetine destek vermesi gerekirdi. CHP ve MHP'nin bir koalisyon kurabileceğini öngörse seçmen, yine bu partilere oy verebilirdi. Ama bunu da görmediği için pratik olarak düşündü ve ‘Aynı tablo çıkacağına o zaman AK Parti'ye oy verelim.' dediler. Ama AK Parti'nin aldığı yüzde 49 oy oranı konjonktüreldir. Bu oy geldiği gibi geri gidebilir de. Vatandaşın pratik beklentileri var. Bunun da AK Parti döneminde geldiğini varsayarak oyunu o şekilde kullanıyor. Vatandaşın önüne ciddi bir alternatif koysanız kesinlikle ona yönelirdi. CHP'ye karşı özellikle sağ seçmende ciddi bir önyargı var. Bundan dolayı Kemal Kılıçdaroğlu iyi bir performans ortaya koysa da yüzde 25-26'lık kitleyi aşamıyor. Dolayısıyla alternatifin sağdan çıkması lazım. Sağ kesimde sözü dinlenen, güven duyulabilecek, gerçekten şu son dönemde yaşanan hukuksuzlukları ortadan kaldırabilecek bu arada ekonomik olarak da yaşanan sıkıntıları kaldırabileceğini vaat eden ve bunu yapabileceğini de gösteren bir ekip bekliyor Türkiye. Beyaz Toros'lar olayı Kürt oylarının AKP'ye kaymasında etkili olmuştur. Çünkü beyaz Toros hiç iyi bir çağrışım yapmıyor. Ayrıca PKK'nın eylemleri de vatandaşın gözünü korkuttu. Bu yüzden de HDP'ye daha az oy vermiştir.

A&G araştırma şirketi sahibi Adil Gür: “Biz 7 Haziran'dan itibaren 4 tane araştırma yaptık. AK Parti'nin oy oranının 7 Haziran'dan itibaren yükseldiğini gördük. Ne etkili oldu bunda? Ülkede tek başına iktidar çıkmaması, döviz fiyatlarındaki artış, esnafın günlük siftahsız kapatmasına ve insanların ekonomik kaygılar yaşanmasına neden oldu. Üstüne üstlük terör hadiseleri nedeniyle insanlar istikrarlı bir hükümet istediler. Seçmenin seçim sonrası ekonomik istikrarın bir an önce sağlanması, hem ekonomik hem de asayiş ile ilgili problemlerin en kısa sürede çözümlenmesi halkın en büyük talebi. Bunun içindir ki, halk istikrara oy verdi. Muhalefet partileri şayet 7 Haziran'dan bugüne geçen gelişmeleri iyi analiz edemezlerse 1 Kasım seçimlerinden bir ders çıkarmazlarsa, sorgulamazlarsa herkesin beklediği 5. Parti AK Parti içerisinden değil, muhalefetin bıraktığı o boşlukta çıkacaktır. Muhalefet şayet görevini yapmazsa o zaman o boşluğu dolduracak bar siyasi oluşum yeni bir muhalefet partisi kendiliğinden ortaya çıkar.”

Metropoll Araştırma ŞİRKETİ Başkanı Özer Sencar: “Muhalefet kendi başına da iktidar olabilirdi ama başta MHP olmak üzere muhalefet halkın kendilerine sunduğu iktidar olma şansını çok basit gerekçelerle, anlamsız bir şekilde reddetti. Meclis başkanlığını da iktidara teslim etti. Bunu gören Tayyip Bey, koalisyon yapmak yerine erken seçime gitti. Erken seçime giderken de halka bir mesaj verdi. ‘Ya istikrarı seçersiniz ya da 78 milyon kaos yaşar' şeklinde hem sözlü olarak hem de 4 ayda yaşanan terör olayları ve diğer olaylarla açıkça gösterdi. Sade vatandaş pragmatisttir, sağduyuludur ve biraz da pusucudur. İktidara bir oyun oynadı. Onu aşağıya indirdi ama muhalefet bunu değerlendiremedi. Vatandaş, yaşanan 4 ay içerisindeki riskleri görerek tekrar AK Parti'ye iktidarı iade etti. Bunu yaparken özellikle ekim ayında bu fikir insanların zihninde netleşti ve seçime kadar insanlarda bu karar oluştu. Bu, terörden ve istikrarsızlıktan şikâyetçi olan, işlerinin bozulmasını istemeyen sade, sağduyulu ve pragmatist halkımızın muhalefete verdiği fırsatı bir daha tekrar etmemesi olayıdır.”

Bakmadan Geçme