Şevval Orucu Tutmanın Fazileti ve Önemi

Fatih Perihan'dan Kıssadan Hisseler...

Cenâb-ı Hakka sonsuz şükürler olsun, bir mübarek Ramazanı daha idrak edip afiyetle bayrama ulaştık. Rabbimiz, bayramların hakiki bayram olduğu, bütün İslam aleminin ve insanlığın feraha ulaştığı bayramları da görebilmeyi nasip etsin.

Bu yazıda nafile (sünnet) oruçlar ve Ramazan ayından sonra tutulan Şevval orucu üzerinde durmak istiyoruz.

Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:

“Her kim ki Ramazan orucunu tuttuktan sonra Şevval ayından altı gün daha oruç tutarsa, sanki bütün bir yılı oruçla geçirmiş gibi olur.” (Müslim, Sıyâm: 204; Tirmizî, Savm: 53; Ebu Dâvud, Savm: 58)

Bu hadis-i şeriften anlıyoruz ki, Şevval ayı içerisinde “altı gün orucu” diye bilinen orucu tutmak sünnettir.

Şevvâl ayının ilk günü olan Ramazan Bayramının ilk gününde oruç tutmak tahrimen (harama yakın) mekruhtur. Ramazan Bayram'ının geri kalan günlerinde ve Şevvâl ayı boyunca nafile oruç ve kaza orucu tutulabilir.

Şevval ayı içinde tutulacak altı günlük oruç, Müslüman biri için tüm yılı oruç tutarak geçirmiş sevabı kazandıracaktır.

Şevval ayında tutulacak altı günlük orucun hiç ara vermeksizin peş peşe tutulması şartı yoktur; Şevval ayı içerisinde tutulmak şartı ile aralıklarla da tutulabilir.

Bir yılı oruçlu geçirmek gibi

Ramazan bayramının ikinci gününde bu oruçlara başlayanlar bulunmaktadır ki, bu durum caiz olsa dahi doğru değildir, (tenzihen mekruh olma durumu vardır). Ramazan Bayramının diğer günlerinde gelen misafirlere ikramda bulunan ev sahibinin “Ben oruç tutuyorum” demesi misafirler tarafından hoş karşılanmayacaktır, aynı zamanda ikramlara karşı da bir isteksizlik hasıl olacaktır. Güzel olanı Ramazan bayramının ilk üç günü geçtikten sonra başlamaktır.

Şevvâl ayın içerisinde tutulacak altı günlük oruç ile, bir yıllık oruç sevabına nasıl ulaşılacağı hususu şöyle açıklanmaktadır:

İslam Dininde, bir iyilik işleyene on sevap verileceği yolundaki rivayet ışığında, bir Müslüman otuz günlük Ramazan orucundan sonra Şevvâl ayındaki altı günlük oruçla beraber otuz altı gün oruç tutmuş olmaktadır. Bu otuz altı günlük oruç, hadiste ifade edilen on sevap ile çarpıldığı zaman 360 gün elde edilir. Böylece kamerî yıl hesabıyla bütün bir yıl oruçla geçirilmiş gibi olur.

Şevval orucunun fazileti

İslam âlimi ve velilerinden olan Süfyan es-Sevrî Hazretleri Şevval orucuyla ilgili yaşadığı bir olayı anlatıyor:

Mekke-i Mükerreme'de üç sene ikamet ettim. Mekke halkından birisi her gün Harem-i şerife gelir, ibadet eder ve giderdi. Daha sonra bu kimse ile tanıştım. Bir gün o adam bana şöyle dedi:

“Ben öldüğüm zaman beni yıka, namazımı kıl ve defnet. O gece beni kabrimde yalnız bırakma kabrimin başında gecele. Münkireyn suali anında bana tevhidi telkin et.”

Bana emrettiğinin aynını yaptım. Kabrinde geceledim. O gece uyku ile uyanıklık (yekaza) arasında iken:

“Ey Süfyan! Beni korumaya ve senin telkinine ihtiyaç kalmadı, diye bir ses işittim.”

O zaman merak edip sordum:

“Hangi sebeple bu lütfa nail oldun?”

Bana cevap olarak:

“Ramazan-ı şerifin orucunu tutup Şevval'den altı gün daha oruç tutmam sebebiyle” dedi.

O zaman ben uyandım. Yanımda kimseyi yoktu. Abdest aldım, namaz kıldım, uyudum; böylece üç kere aynı rüyayı gördüm. Bildim ki bu rüya Rahmanîdir; şeytandan değildir. O zaman da kabrin yanından ayrıldım ve “Ya Rabbi! Beni Ramazanın orucuna ve Şevval'den altı gün oruca muvaffak kıl” diye dua ettim. Allahü Teala Hazretleri beni de muvaffak kıldı.

Sünnet oruçlar

Oruçla ilişkimiz sadece Ramazan'dan ibaret olmamalı. Bu vesilesiyle diğer sünnet oruçları da kısaca hatırlatmakta fayda var.

Bunları şöyle sıralayabiliriz:

1- Muharrem ayının 9 ve 10'uncu veya 10 ve 11'inci günleri oruç tutmak sünnettir. Bu oruca Aşûre Orucu denir.

Hadîs-i şerîfte, “Aşûre orucunun geçmiş yılın günahlarına kefâret olacağı” (Tirmizî, Savm: 47) belirtilmiştir. Bu oruç, aşûre günü olan Muharrem`in 10'uncu gününe, öncesinden veya sonrasından bir gün ilâve ile birlikte tutulmalıdır. Çünkü sadece Muharrem ayının onuncu gününü oruçlu geçirmek mekruhtur. Ancak sadece onuncu gün müsait olan terk etmek yerine bir gün de tutabilir.

2- Her Ay (kameri ay) 13, 14 ve 15'inci günü tutulan oruçlar mendup'tur. Bu günlere eyyâm-ı bîz (aydınlanma günleri) denir. (Tirmizî, Savm: 44)

3- Her haftanın pazartesi ve perşembe günleri oruç tutmak sünnettir. (Tirmizi, Savm: 44; Nesai,Sıyam: 36, 70; İbn Mace, Sıyam: 42)

Resûl-i Ekreme (s.a.v.) pazartesi günü oruç tutmak hakkında sorulunca, şöyle buyurmuştur:

“Bu günler, benim dünyaya geldiğim, Peygamber olarak gönderildiğim ve bana Kur'an indirilen gündür.” (Müslim, Sıyam:197)

4- Hz. Dâvut (as)'ın yaptığı gibi, bir gün oruç tutup bir gün iftar etmek de menduptur. Bu şekilde tutulan oruca “Savm-ı Dâvud” denir.

Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.), “Allah indinde en makbûl oruç, kardeşim Dâvud`un orucudur. Bir gün yer, bir gün tutardı.” (Gazali, İhya, 1/673) buyurarak, ümmetini bu şekilde oruç tutmaya teşvik etmiştir.

5- Şaban ayı, oruç tutmak bakımından, en sevaplı ve faziletli aylardan birisidir. Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.), hiçbir ayda, Şaban ayındaki kadar çok oruç tutmamıştır. Sebebi kendisine sorulunca şöyle izah etmişlerdir:

“Bu ay, Receb ile Ramazan ayı arasında insanların kendisinden gafil oldukları bir aydır. Halbuki o, içerisinde amellerin Rabbü`l-Âlemîn'e arz olunduğu bir aydır. Binaenaleyh, ben, amelimin, oruçlu olduğum halde Allah'a arz olunmasını dilerim.” (Nesâî, Sıyâm: 70; İbn Ebû Şeybe, el-Musannef, nr. 9858)

Rabbim yıl içerisindeki oruçlu günlerimizi ziyade etsin, oruçtan hissemizi bütün yıla yaysın.

Âmin.

Bakmadan Geçme