Sınırda Tank Değil Barış Sesleri Yükselmelidir
HDP Eş Genel Başkanı ve Van Milletvekili Yüksekdağ, Artık bu sınırlarda tanklar, askeri birlikler değil, barış sesleri yükselmelidir dedi.
HDP Eş Genel Başkanı ve Van Milletvekili Figen Yüksekdağ Rojava Devrimi'ni 3. yılının kutlandığı Urfa'nın Suruç ilçesindeki mitinge katıldı. Burada bir konuşma yapan Yüksekdağ, “Artık bu sınırlarda tanklar, askeri birlikler değil, barış sesleri yükselmelidir” ifadelerini kullandı.
Yüksekdağ'ın konuşmalarından satır başları şöyle:
“Bugün halkların bayramını kutlamak için bir araya geldik. Yıllar boyunca bayramları bize zindan etmeye çalıştılar. Geçen yıl bu zamanları herkes çok iyi hatırlar. Geçen bayramları hepimiz hatırlıyoruz. Bayramları Kürdistan halklarına dar etmek istediler ama aradan geçen zamanda bayram etmek için direnenler kazandı. Bugün bizim bayramlarımızı zindana çevirmek isteyenlere inat omuz omuza halay çekiyoruz.
3 yıl önce Suriye'de başlayan savaş ve kaosa karşı ülkenin kuzeyinde yaşayan halklar, egemen güçlerin tahakkümüne karşı öz yönetim iradelerini ortaya koydu. Rojava'da yaşayan halklar, bundan 3 yıl önce savaş siyasetine karşı, ırkçılık, mezhepçilik siyasetine karşı barış, kardeşlik ve halkların bir arada yaşayabilmenin siyasi iradesini ortaya koydular. Ortadoğu halklarını birbirine düşürenlere karşı özgürlüğün meşalesini yaktılar. Halkımızın sahiplenmesiyle bu meşale elden ele dolaşıyor ve geleceğe ulaşacak.”
‘Bu gelen özgür bir arada yaşamasının cevabıdır'
“Bu topraklarda tarihte görülmüş en vahşi saldırılar yaşandı. Ama bu zaman direnişinde tarihte görülmemiş bir direniş destanı da yaşandı. İşte bu destan halkların en vahşi saldırılara karşı geri adım atmayacağını gösterdi. Kobani direnişi ve zaferi yeni yaşam özleminin de zaferidir. Halklarımız sadece Kobani'de direnmekle yetinmediler. Bakın Gire Spi'ye kadar uzanan geniş bir coğrafyada DAİŞ'i püskürtüyorlar. İşte bu soylu hareket hiçbir tehdit karşısında boyun eğmeyecek kadar güçlendi. Yeni yaşam mevzileri kurulmasına karşı tahammülsüzleşenler, ‘Kobani düştü düşecek' diyenler bugün çok esaslı bir cevap aldılar. Bu gelen yeni günlerin, ezilen halkların özgür ve bir arada yaşamasının cevabıdır.”
‘Rojava, Türkiye ve dünya halklarının öz yurdudur'
“Rojava Devrimi ile halkları en çok sevindiren durum yeni yaşama bir kapının aralanması oldu. Bizler bugün bu yeni yaşam kapısından daha kararlı adımlarla yürüyecek ve geçeceğiz. O topraklar bütün Türkiye halkları ve dünya halklarının herkesin öz vatanı ve yurdudur. Bu zamana kadar birbirinden ayrılan ve çatıştırılan halkların hayallerinin gerçekleştireceği alandır. Gelin birlikte bu özgürlük yurdunu hep beraber sahiplenelim, savunalım, inşa edelim. Rojava Devrimi'nde yeşeren yeni yaşama karşı iktidarlar ciddi tahammülsüzlük gösteriyor. Dört bir tarafımızı savaşın sardığı bu koşullarda direnişi ve sınırı sahiplenmek hayati önem taşımaktadır.”
‘Savaş karanlığı sizleri yutacaktır'
“Sınırın arkasında gördükleriniz, Türkiye halklarının öz kardeşidir. Bu halkların buluştuğu yeni bir siyasi anlayışın önünü açmalıyız. Oradaki halk iradesini tanımak Türkiye siyasetinin en baş görevi ve sorumluluğudur. Oluşacak koalisyonun ilk görevi Rojava'daki demokratik halk iradesiyle demokratik bir diyalog oluşturmaktır. Bugün siyasi iktidarın yapması gereken şey, Rojava sınırına askeri yığınak yapmak değildir. Savaş borazanlığı yapmak değildir. Yapması gereken en önemli şey Rojava halklarına elini uzatmaktır. Halklarımız bu elle birleşmeye, bütünleşmeye açıktır. Siyasi iktidarın Rojava karşısında edindiği savaş politikasını hızla terk etme çağrısı yapıyoruz. Artık bu sınırlarda tanklar, askeri birlikler değil, barış sesleri yükselmelidir. Siz bu barış çağrısına kulaklarınızı tıkarsanız savaş karanlığı sizleri yutacaktır.”
‘Biz sırtımızı DAİŞ vahşetine direnenlere dayıyoruz'
“Anlamayanlara tekrardan buradan cevap veriyoruz. Biz sırtımızı Rojava'ya, Kobanê'ye, DAİŞ vahşetine karşı direnen halklara, insanlık mücadelesi yürüten YPG/YPJ'ye dayıyoruz. Bunu söylemekte hiçbir sakınca görmüyoruz. Bakın sırtımızı kime dayadığımızı çok net söylüyoruz ve bundan sonrada sırtımızı buraya dayamaya devam edeceğiz. Oradaki halklarımızın hiçbirisi yalnız değil, hiç birisi IŞİD' kurban değil. Bizlere ‘Sırtınızı terör örgütüne dayıyorsunuz' diyenler, Suriye halklarını IŞİD'e kurban etti. Biz sırtımızı kime dayadığımızı söyledik. Peki, siyasi iktidar, AKP, cumhurbaşkanı sırtını kime yasladıklarını söylesin. Onlarda bizim gibi utanmadan söyleyebilecekler mi? Görüyorsunuz ki söyleyemiyorlar.”
‘Artık halkların yazdığı tarih okunacak'
“Artık halkları ırkçılıkla, mezhepçilikle birbirinden ayıramazsınız. Bu süreç bitmiştir. 3 yıl önce savaşın merkezi haline getirilen Ortadoğu'da yeni bir sayfa açılmıştır. Tertemiz bir sayfa açılmıştır. İşte bizlerde bu tertemiz sayfaya en güzel sözlerimizi ve direnişimizi yazacağız. Bu döneme kadar zalimlerin yazdığı tarihi okudu insanlık, bu saatten sonra halkların yazdığı tarih okunacak.”
‘İstiyoruz ki bütün Türkiye'de Rojava gibi olsun'
“İstiyoruz ki bütün Türkiye'de Rojava gibi olsun. Alevi'si, Kürt'ü, Türk'ü ile bütün farklılığıyla kendini ifade edebilsin. Bütün Türkiye halklarının da Rojava'da inşa edilen bu yeni yaşamı birlikte kucaklama iradesinin olduğunu biliyoruz. Egemen devletlerin halklar arasına koyduğu suni sınırların kaldırılmasını bilir bu halk. Halkların büyük insanlığın sınırı yoktur. Rojava Devrimi'nin yıl dönümünde de bu sınırları kaldırmaya davet ediyoruz.”