Siyasal İslam'ın Dört Dönemi - 4

İkinci dünya Savaşı'ndan sonraki dönemi karakterize eden iki önemli gelişme yaşandı. Birinci olarak Asya ve Afrika'nın sömürgeleri bağımsızlıklarını kazandılar. Savaştan önce sayısı 40 kadar olan bağımsız devlet sayısı, 1970'lere gelindiğinde 160'ların üzerine çıktı.

(İkinci Dönem devam)

Yeşil Kuşak Projesi

İkinci dünya Savaşı'ndan sonraki dönemi karakterize eden iki önemli gelişme yaşandı. Birinci olarak Asya ve Afrika'nın sömürgeleri bağımsızlıklarını kazandılar. Savaştan önce sayısı 40 kadar olan bağımsız devlet sayısı, 1970'lere gelindiğinde 160'ların üzerine çıktı.

20. yüzyıl böylece "Milli Devletler Dönemi" oldu.

İkinci önemli gelişme ise, dönemin "iki süper devleti" ABD ile Rusya arasında yaşanan büyük hegemonya mücadelesi idi. Savaş sonrası yeni ortaya çıkan güç dengeleri içinde ABD'nin en büyük rakibi olarak Sovyetler Birliği öne çıktı. Sovyetleri kuşatmak, Sovyetlerle yeni kurulan milli devletler arasında bağ kurulmasını önlemek, ABD dış politikasının hedeflerinin başında geliyordu.

Bu tablo içinde ABD ve Siyasal İslamcılar iki doğal müttefik olarak ortaya çıktılar. Düşmanları ortaktı. Bütün Müslüman ülkelerde milliyetçi hareketlerin güçlenmeleri, sömürgeciliğe karşı verilen mücadeleye önderlik etmeleri ve bu mücadeleleri başarıya ulaştırmaları Siyasal İslamcıları iyice etkisiz hale getirmiş ve bir çok ülkede marjinal konumlara düşürmüştü. Toplumsal ve siyasal hayatın kenarlarına sürülen bir akım olarak Siyasal İslamcıların sırtını dayayacağı güçlü bir müttefike ihtiyaçları vardı.

Öte yandan Sovyetler ile kıyasıya bir rekabet içinde olan ABD'nin ise bu mücadelede "kullanılmaya elverişli bir müttefike" olan ihtiyacı yakıcı idi. Sovyetler Birliği güneyinden, en Batı'dan Orta Asya'ya kadar Müslüman ülkelerle çevriliydi. Ayrıca Sovyetlerin içinde de hatırı sayılır bir Müslüman nüfus vardı. Bu koşullar içinde ABD ve Siyasal İslamcı hareketler birbirlerine ihtiyaç duyan iki doğal müttefik olarak ortaya çıktılar.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...

Bakmadan Geçme