Solcular darbe girişimi ve OHAL için ne dedi

15 Temmuz’daki Amerikan destekli FETÖ darbe girişimine toplumun bütün kesimlerinden tepki yağıyor.

5 Temmuz'daki Amerikan destekli FETÖ darbe girişimine toplumun bütün kesimlerinden tepki yağıyor.

Sol-sosyalist cenahta yer alan partiler de darbe girişimine ilişkin açıklamalar yaptılar.
CHP, VP, KP, DSP, HKP başta olmak üzere sol-sosyalist partilerin, DİSK, KESK, TMMOB, TTB gibi meslek örgütü ve sendikaların Oda TV'den Şenol Çarık'ın haberine göre darbe girişimine ilişkin açıklamaları şöyle:

“CUMHURİYET TARİHİNİN EN KANLI DARBE GİRİŞİMİ”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişimini “Cumhuriyet tarihinin en kanlı darbe girişimidir” diye nitelendirdi.
Geçmişteki örneklere bakıldığında darbelerin Türkiye'ye ağır bedeller ödettiğinin görüldüğünü söyleyen Kılıçdaroğlu, Türkiye ne zaman bir darbe olduysa, Türkiye'nin darbe sonrası, idamlar, tutuklamalar, özel mahkemeler, sıkıyönetimler gibi ağır süreçler yaşadığına dikkati çekti.
Demokrasiyi, özgürlükleri, cumhuriyeti savunanların duyarlılıklarını koruduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Darbe girişiminin başarısız olması, halkın, siyasal partilerin, sivil toplum örgütlerinin, meslek örgütlerinin bir anlamda ortak çabasıyla gerçekleşmesi oldu. Bir başka önemli gerçek daha var, cumhuriyet tarihimizde en kanlı darbe girişimidir. Daha önceki darbelerde bu kadar insan hayatını kaybetmemişti ki o darbelerin bir kısmının başarılı olduğunu biliyoruz. Bu darbe girişiminin hem başarısız olması hem de cumhuriyet tarihinin en kanlı darbe girişimi olması açısından hepimizin dikkatini çeken bir olaydır.”
CHP 24 Temmuz Pazar günü Taksim'de “Cumhuriyet ve Demokrasi” adlı bir miting gerçekleştirecek.

“TİPİK BİR AMERİKAN DARBESİ!”

Vatan Partisi (VP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, 15 Temmuz darbe girişimi için “Tipik bir Amerikan darbesi” dedi.
Sokaklara çıkanların ‘İkinci İstiklal Savaşı' verdiklerini belirten Perinçek, partililere de “meydanlara çıkın” talimatı da verdiklerini belirtti. Perinçek, FETÖ'nün başarısız darbe girişimiyle ABD'nin Türkiye'deki 60 yıllık askeri cunta projesinin çöktüğünü söyledi ve şöyle devam etti: “ABD'nin topraklarımız üzerinde ‘Kürdistan' adı altında ikinci bir İsrail kurma girişimi ağır darbe yemiştir. Artık hiç kimse PKK'yı gömüldüğü hendeklerden çıkartamaz ve hiç kimse FETÖ'yü Cumhuriyetimizin pençesinden kurtaramaz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik ‘Sahte darbe' iddialarını sert bir dille eleştiren Doğu Perinçek, “Bu işi ‘Erdoğan tezgâhladı' diyenlerle mücadele ediyoruz. Bu ifadeleri ABD, PKK ve FETÖ kullanıyor. Erdoğan ile cepheler açmaya sebep olacak ifadeler artık bırakılmalı. Türkiye'nin birliğe ihtiyacı var. Millet ve devlet birliği bozulur TSK'nın itibarına zarar verilirse, bu darbe gediğinden yola çıkıp Türkiye'ye zarar vermek isteyecekler” dedi.

“Karanlık Güçlerin Tepişmesiyle Değil, Emekçi Halkın Mücadelesiyle…”

Komünist Parti (KP) Merkez Komitesi 19 maddelik bir bildiri yayınladı. Bildiride özetle şu ifadeler yer aldı:
“Darbe girişimi, birbirinden farklı dünya görüşüne sahip odakları değil, aynı sınıfsal temel ve ideolojik yapıya sahip iki, hatta daha fazla devlet hizbini karşı karşıya getirmiştir. Yıllarca birlikte hareket eden bu hiziplerin birbirinden bütünüyle ayrıştırılması nasıl mümkün değilse, iki tarafın birbirinin hamle ve planlarından bütünüyle habersiz olması da mümkün değildir. Bununla birlikte, 15 Temmuz'daki girişim kimilerinin iddia ettiği gibi baştan sona Erdoğan tarafından planlanmış kanlı bir senaryo değil, gerçek bir darbe denemesidir…
Komünistlerin darbeye karşı demokrasi güçlerinin zaferi şarlatanlığına da, herkes Erdoğan'a karşı birleşsin ‘uyanıklığı'na da prim vermeyeceği açıktır. Demokrasi güçlerinin zaferi diyenlerin arasında ‘şeriatçılar herkesi kesecek' diye panik yaratanların olması, yaratılan kafa karışıklığının boyutlarını göstermektedir.
Tekrar ediyoruz; biz kapitalist sınıfın temsilcileriyle, ABD ve NATO destekli darbe ya da renkli devrimlerin ajanlarıyla asla yan yana gelmeyiz. Bu bizi zayıflatmaz, bizi zayıflatan işçi sınıfının örgütsüzlüğü ve sahte çözümlerin peşinden gitmesidir.

“DARBECİLER EN AĞIR ŞEKİLDE CEZALANDIRILMALIDIR”
Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Aksakal, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir büyük badire yaşadığını ancak bu badirenin henüz atlatılamadığını belirtti. Halkın yaşanan darbe girişimine sebep olanları yakından tanıma fırsatı bulduğunu ifade eden Aksakal, “Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti niteliklerini yok etmeye çalıştığınız Türkiye Cumhuriyeti Devleti kolay kolay yıkılmaz çünkü bu devletin temelindeki harç, şehit kanlarıyla karılmıştır” ifadelerini kullandı.
Aksakal, darbe girişiminde bulunanların hiçbir ayrıma gerek duymadan en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğini belirterek, “Türk yargısı gereğini yapacaktır” dedi.

“İki Vatan Düşmanı Türkiye'yi Yeni Sevr Bataklığına Sürüklüyor”
Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) Genel Başkanı Nurullah Ankur yaptığı yazılı açıklamada,
“İki Vatan-Millet ve Halk Düşmanı, Amerikan yapımı Ortaçağcı gücün çarpışması Türkiye'yi Yeni Sevr bataklığına doğru hızla sürüklüyor!” ifadelerini kullandı.
Ankut, bu güçler ABD'nin 1950 sonrasında uygulamaya koyduğu ‘Yeşil Kuşak Projesi'nin ürünüdür. Ve de hepimizin bildiği gibi, 2013 Aralığına kadar el ele, omuz omuza kardeşane bir dayanışma ile Türkiye'yi CIA'nın buyrukları doğrultusunda hem Ortaçağ karanlıklarına doğru, hem de BOP cehennemine doğru sürükleyip getiriyorlardı” dedi.
Ankut, “AKPgilleri de Pensilvanyalı İmam'ın tarikatını da mahkemeler karşısına çıkaracağız. Hukuki, yasal, bağımsız, güvenilir mahkemeler karşısına” diye konuştu.

“AKP Darbeyle Değil, Halkın Örgütlü Mücadelesiyle Yenilecektir!”

Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) gerçek çözüm, şu an süren çatışmanın sunduğu ve halkın aleyhine olan seçeneklerin dışındadır açıklaması yaptı.
ÖDP MYK'sının açıklamasında, “Ülkenin geleceğinin tanklarla sokaklar kuşatılarak, Meclis bombalanarak tayin edilmesini kabul etmiyoruz. Bu girişimin cihat çağrılarına dönüşmesi ile yeni kaotik bir ortama giriyoruz. Bu sürecin görünen sonucu, açık bir diktatörlük, açık bir faşizm olacaktır. Bu durumun ‘başkanlık' adımlarının vesilesi kılınmasına açıkça karşı duracağız. Halkımızı, bulunduğu her yerde bu somut tehlikeye karşı, birlikte, birleşik mücadeleye çağırıyoruz” denildi.

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan, “Halkın seçeneği askeri darbe ya da tek adam, tek parti diktatörlüğü değildir. Çözüm demokratik haklara ve siyasal özgürlüklere sahip çıkmaktır. Çözüm halk demokrasisi için mücadele etmektir” dedi.

HTKP (Halkın Türkiye Komünist Partisi) Merkez Komitesi açıklamasında şu ifadeler aldı:
15 Temmuz akşamı başlayan darbe girişiminin danışıklı bir dövüş olduğu yönündeki iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Yaşananlar, tüm boyutlarıyla, TSK içindeki bir grubun darbe planlarının hayata geçirilmesidir. Söz konusu darbe girişimi, başarısız olmasının yanı sıra, AKP/Saray Rejimine kendisini tahkim etmek için de eşsiz bir fırsat sunmuştur. Bu andan itibaren iktidarın sadece darbecilere değil, toplumsal muhalefetin tüm unsurlarına karşı daha saldırgan ve hukuksuz davranacağını kestirmek zor değildir.
Yaşananların ülkemiz açısından en acı boyutu ise, Türkiye sosyalist hareketinin bir bütün olarak sergilediği çaresizlik halidir. Ülkede bir yandan savaş uçaklarıyla kentler bombalanır bir yandan da genç erlerin boğazı cihatçı katiller tarafından kesilirken, sosyalist hareket toplu olarak izleyici konumunda kalmak zorunda olmuştur…”

Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), “Karanlığı başka bir karanlıkla yok edemeyiz. O nedenle, AKP liderliğinde yürütülen saray darbesi sürecine karşı olduğumuz kadar, ordunun içindeki bir klik tarafından girişilen darbeye de karşı olduğumuzun altını çiziyoruz” dedi.

Türkiye Komünist Hareketi (TKH)'nin açıklaması ise şöyle:
Bu tabloda AKP de, AKP ile kol kola bu rejimi kuran cemaat ve sermaye ile ülkemizi bir kaosa sürüklemek isteyen emperyalizm de suçludur!
Yapılan bu darbe girişimi, kaosun derinleşmesine ve ülkemizin iç savaşın eşiğine getirilmesine katkıda bulunmak dışında bir mana taşımamaktadır.
AKP'yi ve onun gerici-sömürücü düzenini yok edecek şey; emperyalizm ve NATO'ya bağımlı askerler ile aynı tornadan çıkmış gericilik değil, emekçi halkın meşru siyasal eylemi olacaktır. Bu gerici, emek düşmanı, darbeci ve işbirlikçi düzeni ancak ve ancak halkın örgütlü gücü değiştirecektir.

İşçi Kardeşliği Partisi (İKP) Genel Başkanı Şadi Ozansü, “Teokratik diktatörlük tehdidi şu an daha yakıcıdır. İşçi ve demokratik hareket AKP'nin ideolojik olarak Cemaat'ten hiçbir farklılık göstermeyen kitlesinden ayrı ve bağımsız olarak teokratik darbe girişimine karşı kitlesel bir protesto eylemi içine girmelidir. İşçi sınıfı bu gerici darbeye karşı kendi mücadele yöntemleriyle sokağa çıkmalı ve mücadeleye çağrılmalıdır” dedi.

Türkiye Gençlik Birliği (TGB) Genel Başkanı Çağdaş Cengiz, “Amerikancı ve FETÖ'cü darbe girişiminin tamamıyla karşısındayız. Gençlik olarak ordumuzun içerisine, devletin içerisine sızmış Fetullahçılar ile Amerikancılar ile TGB kurulduğu günden beri mücadele etti” diye konuştu.
FETÖ mensuplarının devlet ve toplum katında tamamıyla etkisizleştirilmesi gerektiğini ifade eden Çağdaş, “Bu noktada üniversiteler kritik önemdedir. İşte hepimizin gördüğü 15 Temmuz akşamı yaşadıklarımız, hepsinin altında bu Amerikancı örgütlenmenin, Fethullahçı örgütlenmenin devlet içerisine sızmak, sınav sorularını çalmak suçlarını işlerken akademik dünyasını kullanarak bu alçakça eylemleri gerçekleştirecek kadroları da devlete yerleştirecek bir basamak olarak akademi dünyasını kullandıklarını görüyoruz. Bu sebeple akademi dünyasından ve üniversitelerden FETÖ'cüler temizlenmelidir” ifadelerini kullandı.
Halkın meydanlarda toplanarak gerçekleştirdikleri demokrasi nöbetlerine de destek verdiklerini de kaydetti.

Halkevleri'nin yazılı açıklamasında, “Ne askeri ne sivil diktatörlüğe izin vereceğiz! Özgür, demokratik, laik bir ülke için mücadele edeceğiz!” denildi.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), askeri darbe girişimini şiddetle protesto etti ve şu ifadeler kullanıldı: “Darbelerden ve baskı rejimlerinden en büyük zararı görmüş, faaliyetleri durdurulmuş ve yöneticileri darbeciler tarafından idamla yargılanmış bir işçi örgütü olan DİSK, darbelerin demokrasi ve işçi haklarına verdiği zararların bilincinde olarak, kimden gelirse gelsin demokrasiye ve özgürlüklere kast eden her türlü askeri ve sivil darbeye ve diktaya karşıdır. Ülkemiz darbecilerden darbeci, diktatörlerden diktatör seçmeye mahkum değildir”

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu KESK de “Kuruluşundan bugüne demokrasi ve özgürlüklerden yana mücadele eden Konfederasyonumuz her türlü darbeyle mücadele etmeye devam edecektir” dedi.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) “Ne darbe ne dikta yaşasın bağımsız demokratik Türkiye” başlıklı açıklamasında,“Sömürü, baskı, zulüm düzeninin çeşitli savunucuları el birliğiyle ülkeyi mahvettiler. Bu durumdan çıkış yolu askeri darbeler değildir.
Bizim mücadelemiz sömürü, baskı, zulüm, işsizlik, yoksulluk düzeniyle, bağımsızlık, Cumhuriyet, laiklik, demokrasi, emek ve barış düşmanlarıyladır. Ne AKP karanlığına teslim olacağız, ne de çözümü darbelerde arayacağız” ifadelerini kullandı.

“Tüm darbeleri ve darbe girişimlerini kınıyor, lanetliyor, karşısında olduğumuzu bildiriyoruz” diyen Türk Tabipleri Birliği (TTB) her türlü anti-demokratik girişim, şiddet ve baskının karşısında ve her koşul altında demokrasiyi, özgürlükleri, barışı ve yaşamı savunmaya devam edeceklerini açıkladı.

OHAL İLANINA NE DEDİLER?

3 ay süreyle ilan edilen OHAL (Olağanüstü Hal)'e ilişkin ise farklı fikirde açıklamalar geldi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, OHAL'a karşı çıkmalarına ilişkin soruya; “Gözaltılar var mı? Var. Tutuklamalar var mı? Var. 10 binlerce kamu görevlisi görevden alındı mı? Alındı. OHAL mi vardı? Hayır, yoktu” yanıtını verdi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Ayrıca biz şunu da söyledik; darbe kime karşı yapıldı? Parlamenter rejime karşı yapıldı. Neresi bombalandı? TBMM bombalandı. TBMM bombalanırken, TBMM çalışıyor muydu? Evet, çalışıyordu. TBMM bombalanırken çalışıyorsa, darbe girişimi sonrası niçin çalışmasın? Bu Meclis, Kurtuluş Savaşını yöneten bir Meclis mi? Evet. Yani düşünün, düşmanla savaşıyorsunuz, top sesleri Polatlı'dan geliyor, bazıları çıkıp 'merkezi Kayseri'ye taşıyalım' diyorlar. Dersim Milletvekili Diyap Ağa çıkıp, 'hayır biz buraya ölmeye geldik. Biz buradan Meclis'i taşımayız' diyor. Meclis kapanmıyor. O nedenle Meclis'e Gazi ünvanı veriliyor. Yani Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda, parlamento savaşı yönetmiştir. Şimdi darbe bitti, güzel. Olağan hal dönemleri ne zaman olmuştur. Hep darbelerden sonra olmuştur. Buyurun ister 60'a, ister 70'e, ister 80'e bakın hepsinde OHAL, sıkı yönetim ilan edilmiştir. Biz şunu söyledik; bu parlamentoyu kapatmayalım. Uçaklar gelip bombalarken, Meclis açık mıydı? Açıktı. Biz darbelere karşı mıyız? Dört siyasi parti karşı. Yasal olarak bir yetki mi istiyorsunuz? Getirin hemen size yetkiyi verelim. Bir engel yok ki bunda. Ama siz darbeye karşı direnen bir parlamentoyu, 'siz şimdilik bir köşede durun, biz OHAL ilan edip, bu işle mücadele edeceğiz' derseniz, biz bunu doğru bulmadık.”

Vatan Partisi (VP)'nden OHAL'e ilişkin “Geç kalmış olmakla birlikte, 15 Temmuz ‘Amerikancı FETÖ darbe girişimi' üzerine bu tedbire başvurulmuş olması doğru bir adımdır” açıklaması yapıldı.
VP Genel Sekreteri Osman Yılmaz, “Vatan Partisi, OHAL kararının hukuk devleti çerçevesinde uygulanması için üzerine düşeni kararlılıkla yapacaktır. Amerikancı-FETÖ'nün tasfiye edilmesi ve PKK terör örgütüne karşı mücadelenin takipçisi olacağız” dedi.

ÖDP Merkez Yürütme Kurulu OHAL kararını sivil bir darbe olarak nitelendirdi ve şunları belirtti:
“Askeri darbe girişiminin bastırılması, AKP'nin sivil darbesini derinleştirme hamlesinin vesilesi haline getiriliyor. Darbecilerle hesaplaşma, AKP'li olmayan tüm kesimleri susturmanın gerekçesi haline getiriliyor.
OHAL kararı ile Parlamento tümüyle devre dışı bırakılmış, hukuk ve demokrasi askıya alınmıştır. Fiili Başkanlık, OHAL ile kurumsallaştırılmıştır.
Bu adımlar da gösteriyor ki darbe bitti ama demokrasi kazanmadı.
Meydanlarında OHAL'in değil, gerçek demokrasinin yeşereceği bir ülke mücadelemizi daha büyük bir kararlılıkla sürdüreceğiz.”

Türkiye İşçi Köylü Partisi (TİKP)'nin “Demokrasi dediler OHAL çıktı” başlıklı açıklamasında,“Tayyip Erdoğan tüm ülkede üç ay süreyle olağanüstü hal ilan etti. Bu aynı zamanda sahte demokrasi havarilerinin de iflasıdır. Darbenin arkasındaki ABD'ye karşı çıkmak bir yana işbirliğini sürdürenler çareyi halka saldırmakta bulmuşlardır. Atlantik Cephesinde kalınarak Türkiye'nin kangren olmuş sorunları çözülemez.Türkiye yurtseverlerini, işçi sınıfı ve sendikaları, köy ve şehir emekçilerini, Kemalist ve sosyalist aydınları, devrimci gençliği Birleşik Halk Cephesini oluşturmaya çağırıyoruz” denildi.

EMEP, OHAL kararını şöyle yorumladı: “Darbe girişiminin püskürtülmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP Hükümeti ve yandaşlarının göstermek istedikleri gibi ‘demokrasinin zaferi' olmadığı gibi kendiliğinden demokrasiye kapı açan bir sonuç da doğurmamıştır.
Askeri darbe girişiminin bastırılmasından sonra Cumhurbaşkanı ve hükümetin tutumunda demokratikleşme yönünde en küçük bir emare görülmediği gibi bütün işaretler tersini, yani bildikleri yolda ilerleyerek darbe girişiminin ortaya çıkardığı politik konjönktürü siyasi hedeflerini gerçekleştirmenin bir dayanağı olarak kullanmak istediklerini göstermektedir. OHAL ilanı bu durumun en açık kanıtıdır. OHAL, temel hak ve özgürlüklere karşı kabul edilemez bir karşı darbedir.

Bakmadan Geçme