Sonbaharda kırılmayalım...

Dost biriktirin huyu suyu güzel olandan yaşlılığında kapısını çalıp merhaba diyebileceğin veya kapını çalan, hoş sohbet eden halini ve hatırını soracağın iki kelam edebileceğin bir kaç dostunuzun olması çok önemlidir.

Hepimiz gençliğimizi, zamanımızı tecrübeler kazanmadan bozuk para gibi harcarız, geleceğimize yatırım yapmadan! Yaşarız, hesaplar yapılamadan, hoyratça kullanırız saat ve dakikaları, oysa yaş kemale ermeye başlayınca yaşamın acı faturalarını önümüze bir bir koyarız. İşte o zaman kendimizi hatalarımızı, yaşanmışlıklardan elde edemediğimiz tecrübelerimizi sorgulamalarımız, eleştirilerimiz ve eyvahlarımız başlar. Nafile artık çok geçtir! Her şey baharda güzeldir.

Henüz yolun başındayım, bir dost meclisinde konuşmalar enteresan boyutlara ulaşıyor, sorgulamalar yargılamalar insana ve geleceğe yatırımlar. Dikkatimi çekiyor bu sohbet aklına duruşuna güvendiğim büyüğümün bizlere öğüt gibi maddeler sıralıyor. Ve anlatmaya başlıyor yıllar önce babası ile yaşadığı tecrübeyi. Babası zamanın en büyük müteahhidi Türkiye çapında büyük işlere imza atıyor. Zamanın nasıl geçtiğini bilmeden geleceğine manevi yatırımlar yapmadan anı yaşıyor. Var olmanın keyfini çıkararak, bilemezdi ki gelecek zamanın yeni tecrübelere gebe bir durakta kendisini sessiz ve sakince beklediğini!

Bey babanın artık emekli olma zamanı gelmiştir. Çocuklarına işlerini teslim edip inzivaya çekilmek istediğini bildirir. Artık İstanbul'a veda vaktinin zamanıdır. Kayseri'deki çiflikte hayatının geri kalan zamanını ve emeklilik döneminin keyfini çıkarmak istediğini söyler. Aldığı bu karardan oldukça mutludur. Kayseri'deki çiftlik hazırlanıyor, Ali bey babasını yanına alarak çiftliğe doğru gidiyor. Babası çok neşeli, huzurlu doğup büyüdüğü atalarının olduğu topraklara doğru yola çıkmıştır. Artık bey baba için yeni bir dönem başlıyor. Ve nihayet Kayseri'deki çiftliğe ulaşılıyor. Ali bey bir hafta içinde çiftlikte düzeni kuruyor ve babasıyla vedalaşarak İstanbul'daki işlerin başına geçiyor.

Çok geçmeden bey baba gittikçe mutsuz, keyifsiz ve içine kapanan bir insan olmaya başlıyor. Ali bey babasındaki bu hızlı çöküntüyü ve huzursuzlukları fark edince tekrar Kayseri'ye doğru yola çıkıyor. Kayseri'ye vardığında babasının birçok sorusuyla karşılaşıyor. Sanki bey babanın acelesi varmış gibi. Ali bey az konuşan babasını böyle görünce oldukça şaşırıyor. Ve baba oğul dertleşmeye başlıyor.

Ali evladım bilirsin yaptığım işleri aldığım plaket ve başarıları, sizlere iyi gelecek bırakmak için Sadece çalıştığımı, bankadan bankaya koşarken, Avrupa seyahatlerine giderken, sadece arzu ettiğim insanlarla sınırlı görüşürken bu sırada hayatı ıskalamışım ben,yaşlılığıma bir şeyler biriktirmeyi unutmuşum diyor. Sesi titreyerek geçmiş yaşamını sorgulayarak biraz üzgün, gözler nemli asıl mevzuya geliyor. Oğul benimle sohbet edebilecek geçmişimi ve şimdiki zamanı konuşabileceğim,nasılsın diyebileceğim, kapısını çalacağım veya kapımı çalacak dost biriktirmeyi unutmuşum diyordu, ağlayarak, iki damla gözyaşı, bazen derin nefesler alarak devam ediyor,meramımı anlıyormusun oğul sohbet etmeye ihtiyacım var. Sadece sohbete.!Ne çok önemliymiş meğer sohbet etmek diyor! Şu gördüğün kapının zilinin çalmasını dahi özledim.

Ali bey, bey babasının bu durumuna çok üzülüyor ve bir yandan da düşünüyor, artık çok geç, geçmiş zamanı geri getirmek, fakat babası için mutlaka bir şeyler yapması gerektiğine inanıyor. Bir kaç gün sonra babası ile sohbet edeceğine inandığı birini aylıkçı olarak tutuyor. Her gün kahvaltı ile birlikte adam eve geliyor. Ali beyin babası uyuyuncaya kadarda yanında kalıyor. Adamın tek görevi bey baba ile biraz sohbet biraz yürüyüş kısacası yalnızlığını gidermekti. Babam ne kadar mutluydu bilemiyorum fakat psikolojisinin eskisinden daha iyi olduğu kesindi. Tecrübenin yaşı yoktur!

Ali bey devam ediyor sohbete. Aman diyor! Gençlik bir pınar gibi akar anlayamazsınız nasıl geçtiğini. Hayatınızın bazen bir çağlayan bazen de duru bir göl gibi aktığını sanırsınız yaş ilerler geçmişi tutamazsınız. Siz siz olun size vereceğim bu 4 öğüdü sakın unutmayın diyor akıl hocam.

1.Yaşlılığınızda kimseye muhtaç olmayacak kadar paranız olmalı. Yiyin için birazını da saklayın kendiniz için!

2. Ailenizin ve akrabalarınızın değerli olanlarının kıymetini bilin. Kapılarını çalın acı kahvelerini için iyi ve kötü günlerinde yanlarında olun ama sakın ihmal etmeyin diyor.

3. Hayat arkadaşınız varsa onu her daim onurlandırın. Size hiç bir şey vermemiş olsa dahi mutlaka hayatınızda en değerli varlığınız olacak bir evlat vermiştir veya önünüze bir kase çorba bırakacak kadar sizi önemsemiştir.

4. Dost biriktirin huyu suyu güzel olandan yaşlılığında kapısını çalıp merhaba diyebileceğin veya kapını çalan, hoş sohbet eden halini ve hatırını soracağın iki kelam edebileceğin bir kaç dostunuzun olması çok önemlidir. İnsan yaşlandığında konuşacak hatıralarını, anılarını paylaşacağı arada kahve bazen ufak yürüyüşler, belki bir müzik ortamında birilerini anarak zaman geçirebilmek en önemlisi de budur. Baharınızda madde önemlidir, oysa sonbaharda maneviyat diyor ve sohbet bitiyor hepimiz evlerimize dağılıyoruz. Eksikler tamamlanıyor hayata hazırlanma vakti geliyor. Beynimin bir köşesinde bu maddeler tek tek önceliğine göre sırasını alıyor.

Meğer ne kadar önemliymiş yaşlılığımıza saklayacağımız değerler.

Bazı insanların varlığı mutluluk sebebidir bunu sakın unutmayın. Bahar vakti varken sonbaharda kırılmayın...

Sevgiler.

Bakmadan Geçme