Soner Yalçın yazdı: Maskeli terör

Usta Gazeteci, Araştırmacı ve Yazar Soner Yalçın, ODA TV ve Sözcü Gazetesinde 'Maskeli terör' başlıklı bir makale yayımladı. Biz de bu ilgi çekici yazıyı da siz değerli Vansesi okurlarıyla paylaşıyoruz...

'İNGİLİZ, ALMAN, AMERİKALI, KANADALI, YUNAN, NORVEÇLİ, İTALYAN, ........'

İşte Usta Gazeteci, Araştırmacı ve Yazar Soner Yalçın'ın, ODA TV ve Sözcü Gazetesinde yayımlanan 'Maskeli terör' başlıklı ilgi çekici yazısı;

Maskeli terör


Ah benim canım Türk kardeşim...
Ah benim canım Kürt kardeşim…

Hepimizin yüreği yanıyor.
Öfkeliyiz.
Ve ne yazık ki çok da şaşkınız. Meselenin özünü kaçırıyoruz…
Bakınız…
Adı, Edmund Henry Hynman Allenby (1861-1936) idi.
İngiliz mareşaldi.
Birinci Dünya Savaşı'nda Filistin ve Suriye'deki İngiliz harekatını yönetti.
Bir-iki cephede güçsüz Osmanlı kuvvetlerine yenilse de, 9 Aralık 1917'de Kudüs'ü aldı.
Kentin dini kimliğine saygı ifadesi olarak yaya girdi.
İlk gittiği yer neresiydi biliyor musunuz; 1187'de Kudüs'ü Haçlı ordusundan geri alan Selahattin Eyyubi'nin mezarı oldu! Ayağını mezar taşına koyup elindeki asasıyla mezara vurarak şöyle dedi:
“Selahattin Eyyubi kalk! 700 yıl sonra biz yine geldik!”
Ardından… “Kudüs Fatihi” unvanını aldı.
İki yıl sonra…
İşgal orduları komutanı sıfatıyla -Fatih Sultan Mehmet'e nazire yapmak amacıyla-İstanbul'a beyaz at üstünde girdi!
Ardından… “Vikont” soyluluk unvanı aldı…
Bugün…
Tel Aviv kentinin ana caddesi Allenby Street adını taşır.
Bugün…
İsrail ile Ürdün arasında Şeria Nehri üzerindeki geçiş noktasının ismi de Allenby Köprüsü'dür.
Ey Türk kardeşim…
Ey Kürt kardeşim…
Meselenin tarihi özünü anlamak zorundasın; yoksa akıntıda kaybolup gidersin…

Gerçek budur

Asıl düşman kim?..
Kime tavır koymalıyız?..
Kendimizi kandırmayalım…
Adı, Soner Polat…
1958'de Van'da dünyaya geldi.
Deniz Harp Okulu'ndan 1979'da mezun oldu.
Deniz Harp Akademisi, Silahlı Kuvvetler Akademisi ve NATO Savunma Koleji'nden mezun oldu.
Deniz Kuvvetleri İstihbarat Daire Başkanı oldu.
Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı oldu.
Deniz Kuvvetleri Lojistik Başkanlığı'nı yaparken 11 Şubat 2011'deBalyoz'dan tutuklandı! 3.5 yıl hapis yattı.
Cezaevinde iken tümamiral rütbesinden emekli edildi.
“Türkiye İçin Jeopolitik Rota” adlı kitabı yazdı.
Kitabında; İngiliz mareşal Allenby'nin takipçisi subayların duygu ve düşünceleriyle ilgili çarpıcı anısını paylaştı:
“1993 yılıydı. Roma'da NATO Savunma Koleji'nde bir panel için hazırlık yapıyorduk… Diplomatik dil bir kenara bırakılmıştı. Herkes düşündüklerini serbestçe dile getiriyordu… Seminer danışmanı İngiliz Albay, Türkiye'nin NATO'da olmasına rağmen aslında Batı ülkesi olmadığını coğrafi olarak Doğu'da yer aldığını, dini ve kültürel özellikleriyle bir Asya ülkesi olduğunu söyledi.
Seminer üyelerinden Alman diplomat, Türklerin Kürtlere ağır baskı yaptığını, onlara demokratik haklar vermediğini, PKK'nın özgürlük savaşçısı olduğunu belirtti.
İngiliz havacı Yarbay, Türkiye'nin sivil bir ülke olmadığını ifade etti. Söylediği bir söz ilginçti:‘Türkiye'nin Güney sınırı tartışmalıdır.'
Amerikalı deniz piyade Albayı, önce Osmanlı haremiyle girip yersiz-uydurma hikayeler anlattı. Daha sonra Ermenileri ne kadar çok sevdiğini, Türklerin Ermenileri öldürerek kötülük ettiğini söyledi.
Kanadalı havacı Albay, Kıbrıs'ın gerçekte Türk işgali altında olduğunu ve Türk Ordusu'nu Kuzey Kıbrıs'ta işgal gücü olarak gördüğünü belirtti.
Yunanlı Albay, Türk tehdidinden bahsetti ama Allah'tan mükemmel (!) İngilizcesiyle söylediklerinden kimse bir şey anlamadı.
Norveçli bayan diplomat, ülkesindeki Kürtlerin Türkiye'de görmüş oldukları baskı nedeniyle psikolojik tedaviye ihtiyaç duyduklarını; İslam'ın Batı yaşam tarzını tehdit ettiğini vurguladı.
Sempatik bir İtalyan Albay vardı; yemeklerde hep benim masama gelirdi; iyi anlaşıyorduk. Söze Fatih Sultan Mehmet'in Toronto çıkarmasıyla başladı. Türklerin o dönemdeki kötülükleri nedeniyle İtalya'da annelerin hâlâ çocuklarını ‘Mamma, li Turchi' (Anneciğim Türkler geliyor) diye korkuttuğunu ballandırarak anlattı…
Kolej'e davet edilen istisnasız tüm devlet adamları, akademisyenler, gazeteciler ya doğrudan Türkiye'yi ve Müslüman ülkeleri hedef alıyor ya da imalı ve iğneli sözler ediyorlardı…”
Sanıyor musunuz ki; düşman PKK!..
Sanıyor musunuz ki; düşman IŞİD!..
Mesele başka…
Bunu görmemek için kör ya da saf olmak gerekir!

Celladına aşık

Evet…
Batı, Türkiye ile ilişkilerinde iyi niyetli değildir.
Konjonktürel yakınlaşmalar oluyor ama bu kesinlikle kalıcı dostluğa dönüşmüyor.
Hangi örneği vereyim… AB, Bulgaristan ve Romanya'yı içine alıyor; Türkiye'yi ise yıllardır oyalayıp duruyor.
Gerçekle artık yüzleşmeliyiz; “maskeli balo” bitmelidir!
Bu, -özellikle Batı gölgesinde yaşayan kimi Türk medyası eliyle dayatılan- “celladına aşık” rolü terk etmeliyiz.
“Terör” dersiniz; “insan hakları” diye karşımıza dikilirler. Kerkük'te, Telafer'de Türkmenler katledilir, sesleri çıkmaz.
Ne zaman teröristleri sınır ötesinde de kovalarsanız, “bu bir ülkenin içişlerine müdahaledir” diye karşı çıkarlar. Diyemezsiniz ki, “Irak'ta, Afganistan'da ne işiniz vardı!”
“Ermeniler ile büyük acılar yaşandı” dersiniz; “soykırımı kabul et” diye dayatırlar.
“Kıbrıs'ın can güvenliği” dersiniz; “işgalci” derler. Ama Dağlık Karabağ işgaline tek söz etmezler.
“Ege'deki Türk adaların işgaline göz yumamayız” dersiniz; “Barbarlar Yunanistan'la savaşmak istiyor” diye yalan söylerler.
Türkiye'yi, Irak, İran ve Suriye gibi komşularına düşman ettirirler.
Patrikhaneyi desteklerler, ekümenik statüsü için ayağa kalkarlar “Elhamdülillah Müslümanım” diyeni radikal dinci ilan ederler! Türkiye'deki irticayı sanki kendileri koruyup kollamadı.
Hangisini yazayım…Hepsini biliyorsunuz.
Ne yazık ki…
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Türkiye, gerçekçi bir tehdit analizi yapamadı.
Dünya 1990'lardan itibaren köklü değişimler-dönüşümler yaşarken Türkiye bilindik -Batı'ya/NATO'ya dayalı politik-askeri ezberini hiç bozmadı.
İşte... Bu nedenle kafamızın üstüne çakılıp duruyoruz.

Soner Yalçın
Sözcü Gazetesi

Bakmadan Geçme