TBMM'yi sahiplenme sorumluluğu...

Önceleyin affınıza sığınmak isterim. Kıçından rahatsız olan rahat oturup/kalkamaz. Oturduğu yerden de hiç kalkmak istemez. Bilir yaşayacağı sıkıntıyı... Zor tuttuğu şeyi salıverirse ortamın nasıl kokacağını yaşadığı için bilir.

Önceleyin affınıza sığınmak isterim. Kıçından rahatsız olan rahat oturup/kalkamaz. Oturduğu yerden de hiç kalkmak istemez. Bilir yaşayacağı sıkıntıyı... Zor tuttuğu şeyi salıverirse ortamın nasıl kokacağını yaşadığı için bilir.
O zaman, sık babam sık...
Toplumsal yaşamın her anında dengeli olmak, demokrat olmak öyle her baba yiğidin harcı/işi değil. Böyle bir kişiliğin hakkını verenlerin sıkıntısı/amacı; kendilerinden çok toplumsal refahın/mutluluğun paydasını büyütmektir onlar için.
Ama, kendi iç dünyalarının güvensizliği nedeniyle toplumsal uyum bunalımı yaşayanlar var ya; onların bu sıkıntısı yaşamları boyu sürer gider.
Oldukları yerden kalkmak istemezler...
İflah olmazlar...
Çünkü; iç/görünmeyen dünyalarının dengesi, yaşanan ortamın gerçekleriyle hiç bir zaman örtüşmez. Görünürde örtüşür bir durum sergileseler de; sonuçta içlerindeki yanardağ püskürtülerinin kirliliği; onların gerçek kimliğini sergilemesine olanak tanımaz.
Kendi kendilerinin artı-eksi kutuplarıdır böyleleri...
Pozitif görüntü veremezler.
Yerine/ortama göre pozisyon, görüş/davranış alma sıkıntısı, içlerinde 6 Richter ölçeğinde depremler yaratır zaman-zaman.
İkiyüzlülük, böylelerinin zenginlik pazarı olur yaşamları boyunca... Böyle bir kimlikle kazandıkları mevkiler/roller için; tek ayak üzerine hayal kurup yalan konuşmayı, ya da bu uğurda bir saniyede renkten renge girerken kırk takla atmayı beceri sayarlar kendilerine... Bunu herkes yapamayacağı/beceremeyeceği inancıyla da kendi çevresinde/dünyasında övünç duyar aklınca!..
xxx
İnandırıcılık için yemin billah ile yola çıkanlardır; en çok toplum katında yalancı olanlar.
Bu, yüzyıllardan gelen acı bir gerçeğidir toplumların...
Kendine güveni olmayan, öz güvenini yitirmiş toplumlarda bunalımlar/krizler/buhranlar bu nedenle yaşanır.
Özgüvensizliktir toplumların güvesi...
Birden değil, yavaş-yavaş bireylerin benliklerine özgüveni kemirici kimliğiyle siner, bu menfur eylemi zamanla toplumsallaştığında amacına ulaşır.
Ülkemiz nicedir böyle bir sinsi taarruz ile karşı-karşıya bulunuyor.
Bireyin kendi kimliğine/özgüvenine, oradan ülke, ulus sevgisine, manevi değerlerine saldırı üzerine saldırı düzenleyen dış güçlerin bu alanda başarı sağlayamadığını görerek yeni taktikler peşinde oldukları gözleniyor.
Bunu önlemenin yöntemi; ulusça özgüvenli davranışlarla/duruşlarla Batı'nın Türkiye üzerindeki hesaplarını kırmak/bozmaktır kuşkusuz.
xxx
Ulusun özgüveninin; TBMM'nin yüce kurumsal kişiliğinde olduğunu bilerek, milletvekillerinin bu gerçeği sahiplenmeleri gerçeğini anımsatmak isteriz.

Bakmadan Geçme