Tek devlet olmak zorundayız…
Yüz yıl önce kurulan parlamenter sistem miladını doldurmuştur. Rafa kalkmasının zamanı ise çoktan geçmiştir. Anayasa referandumu ile inşallah bu çok önemli sorunumuz çözülmüş olacaktır.
Yüz yıl önce kurulan parlamenter sistem miladını doldurmuştur. Rafa kalkmasının zamanı ise çoktan geçmiştir. Anayasa referandumu ile inşallah bu çok önemli sorunumuz çözülmüş olacaktır.
Tek partili sistemde CHP'nin ideolojisi Devlet ideolojisi olarak dizayn edilmişti. Halkın iradesi hiç bir şekilde egemen güçler tarafından önemli görülmemişti… "Halk kimmiş, halkın istediği şekilde mi yöneteceğiz" mantığı ile yaklaşan güçler halkı adam yerine koymamışlardı. "Biz nasıl istersek öyle yönetiriz. Bu Devlet bizim. Rejimi, sistemi hiç bir güç değiştiremez." diyen ve kendilerini bu ülkenin sahibi olarak değerlendiren güruh, rejmin ve sistemin koruyucusu olarak da Türk Silahlı Kuvvetlerini görevlendirmişlerdi. Canlarının istediği her daim, rejim tehlikede gerekçesiyle ihtilal yaptırarak yönetime el koyduruyorlardı. Sözde demokrasi ile yöneteceğiz diyenler, çok partili sisteme geçmeye karar verdiler. Adnan Menderesin Demokrat Partisi büyük bir çoğunlukla hükümet olmayı başardı. Hükümet olan parti hiç bir şekilde iktidar olamadı. Devletin tüm kadroları CHP zihniyetinin denetimindeydi. Adnan Menderes yetkilerini kullanmaya başlayınca TSK'leri yönetime el koydu. "Lafta demokrat, lafta egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" söylemleri hiç bir şekilde gerçekleşmedi.
Emperyalist güçlerin denetiminde, yerli işbirlikçilerce yönetilen ülkemiz 2002 yılında yeniden Milli iradenin gücü ile sahnedeki yerini alı ve AK PARTİ hükümet kurma yetkisi ile donatıldı. Bu sefer de yeni kurulmuş bir hükümeti Cumhurbaşkanı Sezer vasıtası ile denetim altına almaya başladılar. Hükümet istediği Bakanı atamaya yetkili değildi. Bürokratların atamasını yapamıyordu. Cumhurbaşkanının istemediği hiç bir bürokrat göreve getirilemiyordu.
Allah yardım etti. Cumhurbaşkanlık makamı da AK Parti'nin uhdesine geçti. Bundan hoşnut olmayan egemen güçler bu kez, projelerini devreye koydular. Cumhuriyet tehlike altında diye, projenin bir parçası olan Cumhuriyet mitinglerini Tuncay Özkan yönetiminde yurdun her yerinde yapmaya başladılar… Hükümeti, Cumhuriyet düşmanı ilan ederek Ordunun müdahil olması için ellerinden gelen her şeyi yaptılar.
Ancak onlar, Recep Tayyip Erdoğan gibi bir Dünya liderini tanımamaktaydılar. Gezi olaylarını başlattılar, tutmadı. PKK ile darbe indirmeye çalıştılar, tutmadı. FETÖ ile ihtilal girişiminde bulundular, tutmadı.
Hükümet yavaş yavaş Devlette iktidar olmaya başladı. Liderimiz hem ülkemizde hem de dünyada adil bir düzen kurmak için işe başladı. Dünyanın sahipleri çok rahatsız oldular yerli işbirlikçilerle çok sıkı bir organizasyon yaparak yeniden saldırılara başladılar.
Değerli okuyucularım, bu kokuşmuş sistemin içinde varlığını dimdik ayakta tutan ona yakın Devlet mevcuttur.
Danıştay başlı başına bir Devlettir. Sayıştay başlı başına bir Devlettir. Yargıtay başlı başına bir Devlettir. Türkiye Büyük Millet Meclisi başlı başına bir Devlettir. Anayasa Mahkemesi başlı başına bir Devlettir. Merkez bankası başlı başına bir Devlettir. Bir de hükümetin denetimi altında bulunan kurumların varlıklarının dışında yarı resmi Devletleri de katarsak yirmi rakamının çok üstüne çıkılır, diye düşünüyorum. Sendika ağaları, DİSK, TÜRK- İŞ, ve diğerleri… Oda ağaları, Mimarlar odaları, Ziraat Odaları, Şoförler Odaları, Bakkallar Odaları ve onlarca benzerleri…
Bunların kendilerinden başka hiç kimseye bir yararı yoktur. Denetimsiz yemlik haneler oluşturulmuş, ye Mehmet ağa ye, mantığı hakim olmuştur.
Hükümet, resmi Devletler diye nitelendirdiğim kurumları denetlemekten yetersiz bir görüntü sergilemektedir.
Millet Meclisindeki CHP'li katip üyenin rezaletini tüm kamuoyu duydu. Bu utanç verici olayda söz konusu üyenin bir milyon ikiyüz bin gibi büyük bir rakamı sadece haberleşme gideri olarak kullanmış olması sistemin kokuşmuşluğunun bir göstergesi değil midir? Dünyanın en muhteşem projesini hazırlıyorsunuz ancak buna karşı olanlar Danıştay'a dava açtığında "olur olmaz gerekçelerle" projeyi uygulayamıyorsunuz ve Hükümetin elini kolunu bağlıyorsunuz. Bu nasıl bir DEVLET ANLAYIŞIDIR. Bu anlayış devam ettiği sürece bu ülkenin büyümesi gelişmesi imkansızdır. Zaten bilinçli olarak böyle bir sistem getirilmiş. Sanki sistem Allahın emri ile ayetlerle kurulmuş bir sistemdir değiştirilemez
Değerli okurlarım, bu Devlet içinde bulunan Devletlerin egemenliğine son verilmelidir. Tek Devlet olmak zorundayız. Tek Devlet olmadan Bağımsız Türkiye'yi kuramayız. Bağımsız ülke olmayalım diye bu sistemi bize uygun görmüşler. Bu hayır'cıların tümü kendilerini yırtsalar bile bu önemli gelişmeye engel olamayacaklar. Bu planları da tutmayacak.
Milli iradenin hakim olması için, daha güçlü bir Türkiye için, Tek Devlet olmamız için, bir merkezden yönetilmemiz için, istikrar için, düşmanlarımızı yok etmek için, Tam bağımsız Türkiye için, yeni Anayasamızı EVET'le TAÇLANDIRACAĞIZ.
Bu benim samimi düşüncelerimdir. Tüm kalbimle İnanmaktayım.
Yüce Allah ülkemizin yar ve yardımcısı olsun.
Saygılarımla.