Tel ve çivilerin büyüleyici dansı 'filografi'
Tuşba ilçesinde yaşayan Adem Yıldırım, 'Tel ve çivilerin büyüleyici dansı' olarak tanımlanan filografi sanatıyla yaptığı tablolar ilgi görünce evinin bir odasını atölyeye çevirdi.
Osmanlı döneminin ilgi çeken el sanatlarından olan filografi, zorluğu nedeniyle yok olmaya yüz tutan el sanatları arasında yer aldı. Filografi sanatı ile internet üzerinde tanıştığını dile getiren Yıldırım, bu sanattan elde ettiği geliri ise kimsesiz çocuklara bağışladığını ifade etti. Filografi sanatçısı Adem Yıldırım, internetten ‘unutulmaya yüz tutmuş el sanatları' şeklinde arama yaptığını ve ilk olarak karşısına çıkan filografi ile bu şekilde tanıştığını belirtti. Merak sardığı filografi sanatını Azeri asıllı İranlı bir sanatçıdan öğrendiğini anlatan Yıldırım, “Boş zamanlarımı nasıl değerlendiririm diye düşünürken, internetten ‘unutulmaya yüz tutmuş sanatlar' diye araştırma yapıyordum. Karşıma filografi çıktı. İlk olarak malzemelerini tedarik ettik. Destek alabileceğimiz bir şahıs aradık ama Van'da bulamadık. Daha sonra İran'da bir vatandaşa ulaşabildik. Onun vasıtasıyla filografinin tekniklerini öğrendik. Bu şekilde evimin bir odasını atölyeye çevirerek, bu sanatı devam ettirdim” dedi.
“Filografi bir terapi sanatıdır”
Filografi sanatını Avrupa'da psikiyatri problemi olan hastalara önerildiğine dikkat çeken Yıldırım, “Yaptığım araştırmaya göre, özellikle Avrupa'daki hastanelerde ciddi rahatsızlığı ve psikiyatri problemleri olan hastalara uyguluyorlar. Filografi yaptığım süre içerisinde zaman nasıl geçiyor bilmiyorum. Aklınızda her ne kadar sıkıntı ve stres varsa onu boşaltıyorsunuz. Bütün düşüncenizi yaptığınız esere verdiğiniz için rahatlıyorsunuz. Bana göre filografi bir terapi sanatıdır” diye konuştu.
"Elde edilen gelirler kimsesiz çocuklara bağışlanıyor"
Filografiden elde edilen gelirlerin kimsesiz çocuklara bağışlandığını ifade eden Yıldırım, “Filografiyle ilk başladığımız zaman yaptığımız eserleri akraba, eş, dosta hediye ettik. Daha sonra hediye verdiğimiz kimse kalmayınca eserleri hayır kurumlarına bağışlamaya başladık. Bu kuruluşlar ise bunları kermeslerde, yardım faaliyetlerinde satarak gelen ücreti ise fakir ailelere ve kimsesiz çocuklara bağışladılar” dedi.
“Filografi, Türkiye'de çok bilinmeyen bir sanattır”
Filografinin günümüzde pek bilinmeyen bir sanat olduğunu sözlerine ekleyen Yıldırım, “Filografi ile ilk tanıştığım zaman unutulmaya yüz tutmuş sanatlar diye aramıştım. Filografi Türkiye'de çok bilinmeyen bir sanattır. Bende filografi için ücretli bir kurs vermiyorum. Bu sanatı öğrenmek isteyen bizlere ulaşan kişilere gereken yardımı sağlıyoruz. Bu alanda halk eğitimde bir problemimiz var. Kurs verebilmemiz için sertifikalarımızın olması lazım. Sertifika olmadığı için kurs vermemiz uygun görülmüyor. Bizler de Tuşba Belediyesi'nde gönüllü olarak böyle bir kurs açmayı düşünüyoruz” şeklinde konuştu.