Tunç: İsrail, adeta bir devlet değil bir örgüt gibi hareket ediyor
Filistin'de yaşanan insanlık suçlarının ele alındığı 5. Parlamenterler Arası Kudüs Platformu Konferansı'nda konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 'Uluslararası hukukun ve uluslararası sistemin hiçbir kararını uygulamayan İsrail, adeta bir devlet değil bir örgüt gibi hareket ediyor' dedi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İsrail'in Filistin'de gerçekleştirdiği insanlık suçları ve Filistin'in bağımsızlığı konularının ele alındığı 5. Parlamenterler Arası Kudüs Platformu Konferansı'nın bugün gerçekleştirilen oturumuna katıldı. İstanbul'da bir otelde düzenlenen programda konuşan Bakan Tunç, 80 farklı ülkeden 600 parlamenterin toplantılara iştirak ettiğini vurgulayarak, bu toplantıların Filistin'deki insanlık suçlarının dünyaya duyurulmasındaki önemine değindi. 7 Ekim'den bu yana Filistin'de 15 bini çocuk 34 bin Filistinlinin katledildiğini ifade eden Bakan Tunç, İsrail'in uluslararası hukuku yok sayarak dünyanın gözü önünde insan hakkı ihlallerine ve soykırıma devam ettiğini söyledi.
"Filistin eninde sonunda bağımsızlığına kavuşacak"
Bakan Tunç, “Dünyanın çok farklı ülkelerinden 80 civarı ülkeden 600'e yakın parlamenterin toplantılara iştirak ettiğini görüyoruz. Hepsini ülkemizde saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Öncelikle Parlamenterler Arası Kudüs Platformu'na teşekkür ediyorum böyle anlamlı bir zamanda böyle anlamlı bir yere davet ettikleri için. Bu konferansın Filistin davası noktasında bulunduğumuz zaman dilimi içerisinde özellikle Filistin'de devam eden insanlık suçunun dünyaya yansıtılması anlamında çok faydalı sonuçlar çıkacağına yürekten inanıyorum. Filistin davasını bugüne kadar savunan, Kudüs davasını Filistinli kardeşlerimizin hakkını hukukunu insan haklarını savunan Parlamenterler Arası Kudüs Platformu'nu başta başkan ve tüm yöneticiler ve üye olan tüm parlamenterleri kutluyorum. Filistin'in haklı mücadelesini bütün dünyaya duyurmak için kurulan bir platform. Çalışmalarını da canı gönülden desteklediğimi ifade etmek istiyorum. Bu toplantının temasının ‘Filistin İçin Özgürlük ve Bağımsızlık' olarak belirlenmiş olması çok anlamlı olduğunu belirtmek istiyorum. Bugün Filistin için özgürlüğün, bağımsızlığın ne denli önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Filistin eninde sonunda inşallah bağımsızlığına kavuşacak biz buna inanıyoruz” dedi.
“Dünyanın gözü önünde bir soykırım yaşandı”
Osmanlı Devleti idaresi altında iken 400 yıl boyunca her dilden ve dinden insanın barış içinde yaşadığı Filistin topraklarında bugün İsrail tarafından insanlık suçlarının işlendiğini ifade eden Tunç, “7 Ekim'den bu yana gerçekleşen İsrail saldırılarında 34 binden fazla Filistinli kardeşimiz şehit edildi. Bunun 15 bine yakını çocuklardan oluşuyor. Yüzde 70'i çocuk ve kadınlardan oluşuyor. Dünyanın gözü önünde bir insanlık suçu bir insanlık dramı devam ediyor. 77 binden fazla Filistinli kardeşimiz yaralanmış durumda. Evler yıkıldı, yerle bir edildi ve dünyanın gözü önünde bir soykırım yaşandı. Bir insanlık suçu yaşanmaya devam ediyor. Hastaneler, okullar, mülteci kampları, pazar yerleri, ibadethaneler yerle bir edildi. 2,5 milyon insan açlık ve susuzluğa terk edildi. Filistin'de yaşananların bir insanlık suçu, savaş suçu olduğu elbette ki tartışmasız. İsrail'in Filistinlilere yönelik sistematik insan hakları ihlalleri yeni değil. Bir asırdan bu yana devam eden bir insan hakları ihlalleriyle karşı karşıyayız. 400 yıl boyunca Osmanlı Devleti dönemi boyunca barış ve huzurun hakim olduğu, her dinden insanın barış ve huzur içerisinde yaşadığı Filistin toprakları, Osmanlı'nın elinden çıktıktan sonra maalesef gözyaşı ve kan söz konusu oldu” diye konuştu.
"1947 tarihli 2 devletli çözüm içeren Birleşmiş Milletler kararı da maalesef uygulamaya konulamadı"
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "1897 yılında 1. Siyonizm Kongresi ile bölgede Yahudi devleti kurma fikri ile başlayan süreç sonrasında 1917 Balfour Deklarasyonu İngiliz dışişleri bakanının Yahudilere bir devlet kurması vaadini içeren mektubundan sonra, Balfour Deklarasyonu'ndan sonra bölgede aslında kargaşa ve savaşın fitili ateşlendi. 1922 yılında Milletler Cemiyeti'nin onayı ile bölgede İngiliz mandası kuruldu ve İngiliz Mandası ile beraber bölgenin demografik yapısı değiştirilmeye başlandı. Bölgeye göç ettirilen Yahudi yerleşimciler, maalesef Filistinlileri kendi topraklarından yerlerinden yurtlarından etme girişiminde bulundular. 1947 tarihli 2 devletli çözüm içeren Birleşmiş Milletler kararı da maalesef uygulamaya konulamadı. 1948 yılında İsrail devletinin kurulmasıyla beraber oradaki süreç daha da çözümsüz hale gelmeye devam etti. 1967 yılında 6 gün savaşları dediğimiz savaşlarla İsrail Doğu Kudüs'ü Gazze şeridini, Batı Şeria'yı, Sina Yarımadasını, Golan Tepeleri'ni işgal etti. Bu işgal sonrasında 1967 tarihli Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin İsrail'in işgal ettiği topraklardan çekilmesine dair kararı da maalesef İsrail tarafından uyulmadı. 1968 Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı Kudüs'ün statüsünün değiştirilmesinin geçersiz olduğuna ilişkindi ama maalesef bu kararlar uygulanmadı. 2012 yılına geldiğimizde Amerika Birleşik Devletleri, Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan etti. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplandı, 128 üye ülke bunun doğru olmadığına ve diğer ülkelerin Kudüs'te diplomatik temsilciler açmaması gerektiğine çağrı yaptığı halde bazı ülkeler temsilcilik açtılar ve Birleşmiş Milletler kararına uymadılar” şeklinde konuştu.
“İsrail bir devlet değil örgüt gibi hareket ediyor”
İsrail'in sistematik bir şekilde insan hakları ihlalleri yaptığını söyleyen Bakan Tunç, “İsrail'in bu haksız saldırıları, insan hakları ihlalleri konusunda Birleşmiş Milletler'in yaklaşık 60'tan fazla güvenlik konseyi kararı var. Uluslararası kuruluşların kararlarının hiçbirine uymayan bir devlet. Dolayısıyla uluslararası hukuka uymayan, insan haklarını ihlal eden ve bunu sistematik bir şekilde gerçekleştiren ve Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, uluslararası hukukun ve uluslararası sistemin hiçbir kararını uygulamayan İsrail, adeta bir devlet değil bir örgüt gibi hareket ediyor” dedi.
“Uluslararası hukukun tüm ilkeleri ayaklar altına alınmış durumda”
Filistin'de yaşanan insanlık suçlarına ilişkin ses çıkarmayan Batı'yı eleştiren Bakan Yılmaz Tunç, “Yaşam hakkını savunanların neden sesleri çıkmıyor? Mescid-i Aksa'daki ibadetlerin engellenmesi, din ve vicdan özgürlüğü ihlali, hiç batıda din ve vicdan özgürlüğü ihlal ediliyor diye ses çıkaran var mı? 12 13 yaşındaki çocukların tutuklandığı bir ortamda özgürlük ve güvenlik hakkı ihlal ediliyor. Filistin'de özgürlük ve güvenlik hakkı ihlal ediliyor diyen bir batılı duydunuz mu? Filistinlilerin bir asırdan bu yana toprakları ellerinden alındı. Kendi evleri, tarlaları işgal edildi, başkalarına verildi. Mülkiyet hakkı ihlal edildi. En temel insan haklarından olan mülkiyet hakkı ihlal edilirken insan hakları savunucularının ‘mülkiyet hakkı Filistin'de ihlal ediliyor' diye bir görüşünü duydunuz mu? Maalesef uluslararası insancıl hukukun tüm ilkeleri ayaklar altına alınmış durumda. 1949 tarihli Cenevre Sözleşmesi'ndeki insancıl hukukun tüm ilkeleri ve taahhüt edilen tüm maddeler özellikle 7 Ekim'den bu yana gerçekleştirilen saldırılarla ihlal edilmiş durumda” diye konuştu.
Uluslararası Adalet Divanı'nda alınan kararların uygulanmadığını söyleyen Tunç, “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, BM Güvenlik konseyi ve uluslararası mahkemelerin verdiği kararların hiç birisi hayata geçemiyor. Son olarak Uluslararası Adalet Divanı'nda Güney Afrika'nın başvurusuyla başlayan bir süreç söz konusu oldu. Türkiye olarak bazı ülkelerle beyanda bulunduğumuz bir dava görülmeye başlandı. Uluslararası Adalet Divanı'nda savunmalar alındı, iddialar dinlendi ve Birleşmiş Milletler soykırımın önlenmesi ve cezalandırılmasına dair sözleşmenin unsurlarının ihlal edildiğine dair ilk tespitler yapıldı ve orada o katliamın, çocuk katliamının insanlık suçunun önlenmesi ile ilgili bir tedbir kararı alındı. Maalesef Birleşmiş Milletlerin temel yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı'nın tedbir kararının uygulanabileceği bir sistem yok. Bu kararın Birleşmiş Milletler Konseyi'ne getirilerek bir an önce icra edilebilmesi ve oradaki katliamların durması noktasında sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
"İnsani yardım önerileri dahi reddediliyor”
Filistin'de yaşanan özellikle gıda ve hijyen konusunda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin, insani yardım önerilerini reddettiğini söyleyen Yılmaz Tunç, "7 Ekim'den bu yana Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin huzuruna getirilen çok sayıda talep ve öneri geldi ve bu önerilerin tamamı reddedildi. Hatta insani yardım önergesine ilişkin önerilerin dahi reddedildiğine hep beraber gördük. En son Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Amerika Birleşik Devletleri'nin çekimser oyu ile bir ateşkes kararı oldu ancak maalesef İsrail Birleşmiş Milletler Konseyi'nin hiçbir kararını tanımadığı için bu kararına da uymadı” dedi.
"Savaş suçu işleyen İsrailli yetkililer ve başta Netanyahu mahkemeye çıkartılmalı”
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin başsavcısının elindeki dosyayı davaya dönüştürmediğini ifade eden Bakan Tunç, "Uluslararası ceza mahkemesi var. Filistin topraklarında işlenen savaş, soykırım suçları var. Bu suçlarla ilgili olarak uluslararası ceza mahkemesi başsavcısının bir an önce davayı açması gerekiyor. Ama maalesef gerek 2019 yılında başlattığı soruşturma gerekse 7 Ekim'den bu yana dünyanın gözü önünde bütün deliller ortadayken soruşturma tamamlayıp Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin önüne bir dava getirilmiş değil. Bu noktada sivil toplum kuruluşlarının ve ülkelerin Filistin'e sahip çıkması ve uluslararası ceza mahkemesinin başsavcısının elindeki dosyayı artık bir an önce davaya dönüştürmesi ve İsrailli saldırganların, çocukları katleden soykırım suçu işleyen İsrailli yetkililerin, başta Netanyahu olmak üzere mahkemeye çıkarılması gerekiyor” diye konuştu.
"Erdoğan'ın ‘one minute' çıkışından sonra nasıl saldırılarla karşı karşıya kaldığını hepimiz biliyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Filistin'i savunan bir lider olduğuna vurgu yapan Tunç, "Türkiye olarak Filistin'in haklı davasında daima yanında olduğumuzu hepiniz biliyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanımız her platformda Filistin davasını savunan bir lider. 2009 yılında Davos'ta ‘ one minute' diyerek yaptığı çıkıştan sonra özellikle nasıl saldırılarla karşı karşıya kaldığını hepimiz biliyoruz. Ona diktatör diyenlerin hangi medya düzeni içerisinde dünyada o medya düzenini elinde tutanlar tarafından nasıl bir saldırıyla karşı karşıya kaldığını hepimiz biliyoruz" dedi.
"Bağımsız bir Filistin devleti kurulmadan bu problem ortadan kalkmayacak”
İsrail Dışişleri Bakanı Katz'ın sosyal medyadan yaptığı paylaşıma tepki gösteren Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "En son buradan söylemeye bile gerek yok, İsrail Dışişleri Bakanı çok ahlaksızca bir paylaşımda bulunarak işlediği insanlık suçunu, çocukları katlettikleri suçlarını gölgelemek isteyen İsrail Dışişleri bakanının paylaşımı oradaki suçları gölgeleyemez. Bugün Amerika Birleşik Devleti'nin üniversitelerinde, Avrupa'nın çeşitli yerlerinde insanlık vicdanı sokaklara taşarak İsrail'in katliamını protesto ediyor ve Filistin'in yanında olduğunu insanlık vicdanı gösteriyor. Eninde sonunda İsrail işlediği suçun hesabını verecek. İsrail'in işgal ettiği topraklardan çekilerek bağımsız bir Filistin devleti kurulmadan bu problemin ortadan kalkmayacağını Türkiye olarak savunmaya devam edeceğiz ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını her platformda desteklemeye devam edeceğiz” diye konuştu.