Türkiye-Batı savaşı...

Kim ne derse desin, Türkiye'ye açılmış bir savaş var. Bugün, Batı'nın çirkin bir oyunu ile karşı-karşıyayız. Bu pis oyunu, bu iğrenç pusuyu 100 yıl önce milletimize kurdular. O tarihlerde Sevr paçavrası ile kutsal yurdumuzu da paylaşıp; Türk adının bu coğrafyadan silinmesini amaçlayan Batı'nın bu pis oyununu milletçe bozduk.

Sevr'i yırtıp, atıp suratlarına attık

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletini tutsak etmek isteyen Batı'nın kalleş hevesini kursağına tıkadı, Anadolu'yu yakıp-yıkarak istilaya gelen güçleri Ege denizine dökerek hadlerini bildirdi.

Dünya, Lozan Anlaşması ile Türk'ün varlığını/gücünü kabul etmek durumunda kaldı.

Milletçe mutlu olduk.

Atatürk'ün önderliğinde "Cumhuriyet'in Kurucu Kadrosu"nun başlattığı çağdaşlaşma hamleleriyle yeni bir ülke, yeni bir toplum olma yolunda hızlı hamleler, adımlar atıldı.

Türkiye, Ortadoğu'da, İslam dünyasında yıldızı parlayan tek ülke olarak dikkat çeker oldu.

Bu hamle, bu gelişme 1919'un karanlığında pis emellerini gerçekleştirmek için Anadolu'ya çıkan Batılı güçlerin işine gelemezdi tabii ki... Nitekim, Türk milletinin attığı ileri adımları durdurmak için hemen Asala terör örgütünü kurup dış ülkelerdeki temsilciliklerimize saldırttılar.

Şehidler verdik. Acılar yaşadık.

Bu iğrenç oyunlarında başarılı olamayanlar bu kez Türk-Kürt-Alevi ayırımcılığı nifakını gündeme getirdiler.

Sağduyulu aziz millet buradaki oyunu gördü. Birlik/beraberlikle, dik duruşla bu oyuna da gereken yanıtı verdi.

Bugün?..

Batı, bugün Ortadoğu ülkelerinin başına nicedir çorap örme, bu topraklarda kan akıtıp, insanları kendi yurtlarından etme, çıkarma, muhacir yapma peşinde...

Yakıp yıkmadığı, perişan etmediği bir Türkiye kaldı Ortadoğu'da...

Müdahale ettiği her ülkede şimdilerde halk eskiyi arıyor.

Bu nasıl bir insanlık anlayışıdır?

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ