Türkiye'nin ihtiyacı ve gidilen yol

Durumu objektif olarak irdelemek ve kavramak için bazı sorular sorarak başlamak istiyorum bu yazıya: 1) Türkiye arafta mı? 2) Yanlışa itiraz etmeyenler de yönetenler kadar suçlu değil mi? (Almanya örneği) 3) Söz gelimi CHP'li birinin seçilme olasılığı yüksek olsaydı AK Partililer bu tasarıya gene de evet der miydi? 4) Yapılan şey 17 kez rutuşlanmış bir anayasaya, 18. kez gene bir rutuşla kısmi bir değiştirme işlemi.

Durumu objektif olarak irdelemek ve kavramak için bazı sorular sorarak başlamak istiyorum bu yazıya: 1) Türkiye arafta mı? 2) Yanlışa itiraz etmeyenler de yönetenler kadar suçlu değil mi? (Almanya örneği) 3) Söz gelimi CHP'li birinin seçilme olasılığı yüksek olsaydı AK Partililer bu tasarıya gene de evet der miydi? 4) Yapılan şey 17 kez rutuşlanmış bir anayasaya, 18. kez gene bir rutuşla kısmi bir değiştirme işlemi. Oysa Türkiye'nin ihtiyacı rutuşlarla değişiklik yapmak değil, (çünkü bu zaman ve kaynak kaybı), Türkiyenin ihtiyacı olan şey, yepyeni özgürlükçü bir anayasa yapmaktır. 5) Bu neden yapılmıyor? Hak ve özgürlüklerin genişletilmesi, demokratik standartların yükseltilmesi, vatandaşı devlet karşısında koruyan bir mantalite bu tasarıda neden yok? 6) Sadece bir kuruma bir kişiye endekselnmilmiş bir yeniden düzenleme ve değişiklik yapmak ne kadar yerinde ve ne kadar doğru? Kaldı ki bu kadar sorunun içinde Türkiyenin tek ihtiyacı bu mu? 7) Ve bu bizi nereye götürür?


Türkiye Nerede?
Bir enlem çizin dünya üzerinde Türkiye'nin zengin kuzey ile yoksul güneyin tam ortasında kaldığını görürsünüz . Aynı biçimde bir boylam çizin. Bu kez de Türkiye'nin demokratik batı ile anti demokratik doğunun tam ortasında kaldığını görürsünüz. Yani Türkiye Jeo Stratejik açıdan kritik bir noktada. Bunun, bazılarının söylediği "dış düşman edebiyatı" ile alakası yok. Başka bir şeydir benim söylemek istediğim.


Ünlü sosyolog Monteskquieu'nun dedği gibi "coğrafya kaderdir". Napolyon da "Bana coğrafyanızı söyleyin size geleceğinizi söyliyim" demiştir. Buna içinden geçilen zamanın ruhunu da eklemek lazım. Şimdi daha da kritik bir zamandan geçiyoruz, hem siyasi, hem hukuki hem de ekonomik olarak. Bu koşullarda ülkenin nerde duracağı ya da nereye savrulacağı, değişimin yönü, hızı ve niteliğine bağlı. Yani biraz doğuya itilse anti demokratik ülkelerin yanına savrulacak, biraz güneye kaysa gelişmemiş ülkeler kervanına katılacak. Hem ekonomi hem de demokrasi açısından öyle kritik bir noktadayız. Tabi gelişmelere göre tersi de mümkün olabilir.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme