Türkiye S-400 bataryalarını nasıl koruyacak?

Aylardır alınacak mı, ABD-NATO baskısı nedeniyle ertelenecek mi, ya da alınıp farklı bir ülkeye mi yerleştirilecek gibi soruların ardından Türkiye nihayet S-400 yüksek irtifa hava savunma sistemlerine önümüzdeki günlerde kavuşuyor. Bataryalar nereye yerleştirilecek kadar önemli olan bir diğer konu da 'Savaş durumunda en öncelikli hedeflerden biri olacak S-400 bataryalarını Türkiye nasıl koruyacak?' sorusuydu. Askeri Havacılık Araştırmacısı Hakan Kılıç hem bu soruya yanıt verdi hem de S-400'lerin korunmasında milli sistemlerin nasıl roller üstlenebileceği konusuna açıklık getirdi.

Gündeme geldiği ilk günden bu yana Türkiye, ABD, NATO ve Rusya arasında en önemli sorunlarından biri haline gelmekle kalmayıp, son etapta ABD'nin 'yaptırımlara maruz kalırsınız' tehdidine dahi neden olan S-400 Yüksek İrtifa Savunma Sistemleri nihayet ülkemize geliyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bizzat açıkladığı üzere bu ayın ilk 15 günlük diliminde teslim edilmesi beklenen S-400'ler öncelikle Ankara'daki Mürted (Akıncı) Üssü'ne gelecek. Burada kurumları tamamlanacak sistemin daha sonra nerelere yerleştirileceği henüz netleşmedi. Sistemin kurulacağı bölgeler kadar yanıtı merak edilen bir diğer soru da Türkiye'nin S-400'leri nasıl koruyacağı oldu.

Askeri Havacılık Araştırmacısı Hakan Kılıç, yaptığı açıklamada, bu sorunun sadece s-400'ler için değil, başka bir ülkeden alınacak tüm hava savunma sistemleri için geçerli olacağının altını çizdi.

YÜKSEK İRTİFA HSS'LER KİMİ DURUMLARDA SAVUNMASIZ KALABİLİR

"Yüksek irtifa hava savunma sistemlerinin çok alçak irtifadan uçuş yapan saldırı unsurlarına karşı bazen savunmasız kalabilirler" bilgisini paylaşan Kılıç, şöyle devam etti:

"S-400 sadece yüksek irtifadan taarruz edecek savaş uçaklarına karşı alınmış bir sistem gibi biliniyor ve irtifa sınırı 30 km. Fakat bugün çoğu savaş uçağının irtifa sınırı 15-20 km arasında olmasına rağmen radar örtüsünden kaçmak için, tabiatı gereği balistik yörüngeden atmosfere dalan balistik füzeler hariç hemen hemen tüm saldırı platformları (uçaklar) ve çeşitli füzeler alçak irtifadan saldırmakta.

KIBRIS HAREKATI'NDA UÇAKLARIMIZ DENİZİ ADETA YALAYARAK UÇTU

Yani savaş uçaklarından, anti-radar (radyasyon) füzelerine, seyir füzelerinden helikopterlere kadar tüm uçan hava soluyan tehditler radar örtüsünün altında kalmak için çok alçak irtifayı tercih ederler. SR-71, U-2, RQ-4 Global Hawk (İran'ın geçen hafta düşürdüğü) gibi stratejik casus/keşif uçakları hariç çoğu saldırı paketi alçak irtifadan uçmayı tercih eder.

Örneğin 1974 Kıbrıs Barış Harekatı için Akdeniz üzerinde uçan uçaklarımız, Körfez Savaşı hatta son Suriye seyir füzesi saldırısına katılan Tomahawk seyir füzeleri veya milli seyir füzemiz SOM füzesi karayı/denizi yalayarak 20-30 metre gibi bir irtifadan hedeflerine uçuyordu.

S-400'ÜN YATAY MENZİL UZUNLUĞU STRATEJİK BİR DEĞER

Dolayısı ile burada önemli olan daha doğrusu Türkiye'nin bir yüksek irtifa hava savunma sistemini tercih etmesinin sebebi bunların aynı zamandan çok uzun menzilli olmasıdır. Örneğin S-400'ün 250 km gibi bir mesafeden avcı uçağına kilit atabilmektedir. S-400 yüksek irtifaya hitap etmesinden ziyade yatayda menzilinin uzun olması bir avantajdır ve asıl stratejik değeri buradan kaynaklanmakta.

GÖRMEDİKLERİ HEDEFİ VURMASINI BEKLEMEK GERÇEKÇİ OLMAZ

Alçak irtifadan vadileri yalayarak gelen seyir füzeleri veya anti-radar füzeleri her ne kadar S-400 füzelerinin hedefi olsa da uzak mesafeden radar örtüsünün altındaki bir hedefi yani görmediği hedefi vurmasını bekleyemeyiz.

Bu sebeple Rusya'da S400 veya ABD'de THAAD ve benzeri sistemler yüksek irtifa/uzun menzil kaplama yaparken bunların lokasyonuna doğru muhtemel kör noktalara ve saldırı yollarına alçak ve orta irtifa hava ve füze savunma füze sistemleri ve daha yakınlarına ise çok namlulu top sistemleri konuşlandırılır.

S-400 İÇİN RUS SİSTEMİ ALINMASI GÜNDEME GELMİŞTİ

Kılıç, S-400'lerin gündem olduğu dönemde bu sistemi koruyacak bir yapının satın alınması konusunun da bir ara konuşulduğunu ancak sonrasında ne Türkiye'den ne de Rusya'dan bu tür bir açıklama gelmediğine işaret etti.

Rusya'da S-400'ü makineli top ve alçak irtifa füze sistemi barındıran tek bir kamyon üzerindeki Pantsir sistemi ile kademedeki duruma göre TOR-M2 ve bazen BUK füzelerinin koruduğuna vurgu yapan Kılıç, Türkiye'de ise Rapier ve Hawk füze sistemlerinin sayı olarak az olduğuna değindi.

MİLLİ HAVA SAVUNMA SİSTEMLERİ GÖREVE

Son yıllarda hava savunma sistemlerine ağırlık verildiğini biliyoruz. Örneğin seri üretim ve teslimatı başlayan Korkut çok namlulu top sistemi Rus Tunguska siteminin görevini yapabilecekken, milli alçak irtifa hava savunma füze sistemi Hisar-A ise Pantsir ve TOR sisteminin muadili olabilir.

Yine orta irtifa hava savunma sistemi Hisar-O'yu da Pantsir ve TOR kategorisi ile bir üst irtifa kategorisinde değerlendirip S-400'ü koruyacak sistemler olarak kullanabiliriz.

Tabi burada S-400'ün verimi açısından entegrasyon ciddi meseledir ama konumuz gereği S-400'ün veriminden ziyade nasıl korunacağına bakarsak Hisar füze sistemi alçak irtifadan S-400'ün olduğu şehre doğru ilerleyen seyir füzelerini sorumluluk bölgesinde kolaylıkla imha edecek kapasitede.

S-400 deniz üstü veya Konya ovası gibi düz bir alanda zaten Hisar menzilinin çok ötesinde seyir füzelerine karşı etkilidir. Aslında seyir füzesini vurmak çok basit ve fazla bir manevra yeteneği gerektirmeyen bir durum. Fakat koca bir şehri 360 derece düşündüğünüzde nereden geleceğini bilemediğiniz bir tehditten bahsediyorsunuz. Zaten onları tehlikeli yapan da bu otomatik uçuş, alçak irtifa radar örtüsü altında olmaları.

Yoksa bir füzenin hangi saatte nereden geçeceğini bilseniz bir manga askerin mermi duvarı yeterli olur ki örneği yok. Nereden geleceğini ancak kullanıcı bilebilir.

S-400'ler için Türkiye nasıl bir koruma yöntemi seçecek şimdiden net bir şey söylemek zor, ancak bu konuda önemli görevler üstlenmesini beklediğim Hisar sistemimizin yoğun bir test sürecinde olduğunu ve 1-2 yıl içinde seri üretime geçerek operasyonel olacağını eklemek isterim."

KAYNAK: YENİ ŞAFAK

Bakmadan Geçme