Türküler kanatır
'Türkülerimiz ana sütü gibi helal.'Diye başlardı eşsiz sunucuların türkü programlarının ön takdiminde. Şimdilerde sanki türkülerimiz ikinci plana itildi…
"Türkülerimiz ana sütü gibi helal."Diye başlardı eşsiz sunucuların türkü programlarının ön takdiminde. Şimdilerde sanki türkülerimiz ikinci plana itildi…
TRT Müzik kanalında zaman zaman türkülerimize rast geldiğimiz oluyor. İşte o zaman can kulağıyla dinliyorum.
Sosyal medyada paylaşılan güzel bir türkü yorumunun videosunu tıklatınca o güzel Diyarbakır Türküsü ile karşılaştım. Ne güzeldir o türkü tıpkı diğer güzel olan türkülerimiz gibi.
Farklı enstrümanlarla yorumlamışlar. Ama türkü ruhunu kaybetmemiş.
Bahçede Yeşil Çınar türküsünün bende unutulmaz bir anısı vardır. Anlatayım…
Anadolu insanının en zor söylemi sevda üzerinedir… Öyle açıktan ifade edemez. Ona türküleri, şiirleri, şarkıları, resimleri aracı olur. Bu Diyarbakır türküsü de öyle bir türkü.
Şanlıurfa'nın, Akçakale ilçesinin Suriye sınırındaki bir sınır köyü öğretmen olarak ilk defa atandığım okulun köyüydü. Köylü Arap' kökenliydi. Askere gidip gelenler çat pat Türkçeyi konuşuyordu.
Yalnız kaldığım zaman küçük el radyomun uzun telsiz çubuğunu açar ve onlarca Arap radyo istasyonlarından birinin arasına sıkışıp kalmış Diyarbakır Bölgesi TRT radyosunu dinelemeye çalışırdım..1979 yılının Nisan ayından bir gündü. Gece yazıya çıkarılan koyunlarının yanı başında yere uzanan çoban arkadaşların yanına varır ve bende sırt üstü uzanır, göğün sayılmayacak çok yıldızlarını seyrederdim.
İşte öyle bir akşam, o küçük radyoda nasılsa Arap radyo istasyonlarının arasından sızmış Diyarbakır radyosunda Bahçede Yeşil Çınar türküsü yükselmişti.Yanımda uzanan çoban türkünün sonunda hıçkıra hıçkıra ağlamıştı.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ