UCA: UZAKTAN EĞİTİM FAYDALI OLMADI

Çin'in Wuhan kentinde görülen ve tüm dünyaya yayılan koronavirüs salgını nedeniyle 16 Mart'ta eğitime verilen aranın ardından öğrencilere internet üzerinden verilen uzaktan eğitimin faydalı olmadığını söyleyen Memur Sen ve Eğitim Bir-Sen Van Şube Başkanı Mehmet Ali Uca, 'Örgün eğitimin vazgeçilmez bir sistem olduğunu düşünüyorum. Uzaktan eğitim çok da verimli olmadı. Öğrenciler evde kendi başlarına bir şey yapabildiyse yaptılar. Öğretmenler bu süreçte online olarak öğrencilere ulaşmaya çalıştılar fakat uzaktan eğitim hiçbir şekilde örgün eğitimin yerini tutmadı' dedi.

Burhan Ergin

Okulların açılmasıyla öğretmenlerin ve öğrencilerin çok dikkat etmesi gerektiğini belirten Memur Sen ve Eğitim Bir-Sen Van Şube Başkanı Mehmet Ali Uca yeni eğitim öğretim dönemiyle ilgili olarak, "Tedbirler noktasında muhtemelen sosyal mesafe korunarak ders anlatılacaktır. Belki orta okullarda 35 saat, ilkokullarda 30 saat olan ders saati biraz daha geriye çekilebilir. İkili eğitim belki üçlü eğitime dönüştürülebilir" dedi.

"Kadın erkek eşitliği başka bir şeydir"

2011 yılında yayımlanan İstanbul sözleşmesinin ülkemizin ve dünyanın başına dert açmaya devam ettiğini ileri süren Uca, “İstanbul sözleşmesi toplumsal cinsiyet eşitliğini özellikle ön plana çıkararak tabiri caizse erkeklerin kadınlaştırılması, kadınların erkekleştirilmesi olayına kadar gidiyor. Maalesef bu bizim toplumda bildiğimiz gibi kadın erkek eşitliği değil. Toplumsal cinsiyet eşitliği başka bir şeydir. Kadın erkek eşitliği başka bir şeydir” diye konuştu.

“Uzaktan eğitim örgün eğitimin yerini tutmadı”

Uzaktan eğitimin öğrencilere fayda sağlamadığını söyleyen Uca, “Tüm dünya mart ayından bu yana çok ciddi bir felaketle boğuşuyor. Aralık ayında Çin'den dünyaya yayılan koronavirüs herkesimi olumsuz etkiledi. Koronavirüs bütün ülkelerin ekonomisine ciddi zararlar verirken maalesef eğitimde bundan olumsuz yönde payını aldı. Bütün dünyada eğitime ara verildi. Ülkemizde mart ayında görülen koronavirüs nedeniyle bazı tedbirler alındı. Eğitim konusunda hükümet son derece iyi tedbirler aldı. Öğrencilerimiz salgın sürecinden sonra uzaktan eğitim gördü. Daha sonra sanal ortamda karne dağıtımı yapılarak eğitim ve öğretim tamamlandı ama örgün eğitimin hayatımızda müthiş bir yeri var. Öğretmenlerimizin öğrencilerle birlikte yüz yüze diyaloga geçmesi, öğrencilerle bire bir hemhal olması, ilgilenmesi, dokunması, öğrencilerin öğretmenlerine olan bağlılığı, samimiyeti, öğretmenlerin öğrencilere yaklaşımı gibi konular asla vazgeçemeyeceğimiz konulardandır. Dolayısıyla örgün eğitimin vazgeçilmez bir sistem olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar uzmanlar çıkıp uzaktan eğitime geçebileceğimizi savunuyorsa bile ben buna katılmıyorum. Bunu 50 yıl sonra konuşabiliriz. Uzaktan eğitim çok da verimli olmadı. Öğrenciler evde kendi başlarına bir şey yapabildiyse yaptılar. Öğretmenler bu süreçte online olarak öğrencilere ulaşmaya çalıştılar fakat uzaktan eğitim hiçbir şekilde örgün eğitimin yerini tutmadı. Belki de iki kelam muhabbetten öteye de gidilmedi. Öğretmenin öğrencisini görmesi, öğrencinin öğretmenini görmesinin ötesine de geçilmedi. Kendi çocuklarımızdan da biliyorum. Pandemi sürecinde Milli Eğitim Bakanlığının bu sürece hazırlıklı olduğunu ve iyi yönettiğini düşünüyorum ama dünyada var olan bir sıkıntıdan kaynaklı eğitimden çok da verim alamadığımızı söylemek istiyorum. Bakanlığın daha önce eba sistemini kurmasından ötürü bu anlamda elinden geleni yaptığını düşünüyorum. Öğretmenlerimizde bu süreçte öğrencilerimize ulaşarak katkı sundular. Velilerimize çeşitli önerilerde bulunduk. Öğrencileri çok sıkmanın doğru olmadığını söyledik. Velilerden evlerini çocuklar için oyun alanına dönüştürmesini istedik. Özellikle komşuların bu süreçte çocukları kırmamalarını söyledik. Bu anlamda vatandaşlarımız umarım anlayışlı davranmıştır” dedi.

“Çok şükür sınavları kazasız belasız atlattık”

Geçtiğimiz haftalarda yapılan LGS ve YKS sınavının sıkıntısız atlatıldığını ifade eden Uca, “Sağlık Bakanımıza ve sağlık çalışanlarına bu süreçte gösterdikleri üstün çabadan dolayı teşekkür ediyorum. İnanılmaz bir efor sarf ettiler. Sağlık çalışanlarının bizim için ne kadar önemli olduğunu pandemi sürecinde öğrenmiş olduk. LGS sınavı iki hafta rötarlı olarak yapıldı ama çok şükür kazasız belasız atlattık. LGS sınavında virüs bulaşma riski oluşmadı. Daha sonra ÖSYM tarafından YKS sınavı yapıldı. YKS sınavı önce ileri bir tarihe sonra geri bir tarihe alındı. Orada öğrencilerin bir serzenişi oldu ama YKS sınavı da sıkıntısız gerçekleştirildi. Çok şükür sınavları kazasız belasız atlattık “ diye konuştu.

“ÖSYM'yi kınıyorum”

Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nda Mabel Matiz'in ‘Fırtınadayım' şarkısında geçen bir cümlenin soru olarak sorulmasına tepki gösteren Mehmet Ali Uca, “YKS'de eşcinsel olan ve LGBT'yi destekleyen bir müptezeli değerleştirerek gençlerimizde olumsuz etki bırakan ÖSYM'yi kınıyorum. Soru Hazırlama Komisyonu hakkında gerekli işlem yapılmalıdır. Yüzlerce değerimiz varken ne olduğu belli olmayan bir müptezeli ön plana çıkarmak büyük garabettir ve bilinçli bir operasyondur. Lütfen soruları hazırlayan komisyon incelensin ve gereği yapılsın. Gençlerimiz için kötü örnek olan birini sınavda soramazsınız. Böyle bir şey yok. Eş cinsellerin ve LGBT savunucularının bu ülkede yiyecek ekmekleri yok. Bu ülkede yer vermeyeceğiz" dedi.

“İstanbul sözleşmesi başımıza dert açmaya devam ediyor”

İstanbul sözleşmesinin dünyanın ve ülkemizin başına dert açmaya devam ettiğini belirten Uca, “2011 yılında yayımlanan İstanbul sözleşmesi ülkemizin başına dert açmaya devam ediyor. Hatta dünyanın başına dert açmaya devam ediyor. İstanbul sözleşmesi toplumsal cinsiyet eşitliğini özellikle ön plana çıkararak tabiri caizse erkeklerin kadınlaştırılması, kadınların erkekleştirilmesi olayına kadar gidiyor. Maalesef bu bizim toplumda bildiğimiz kadın erkek eşitliği değil. Toplumsal cinsiyet eşitliği başka bir şeydir. Kadın erkek eşitliği başka bir şeydir. Biz burada kadın erkek eşitliğini tartışmıyoruz. Burada şüphesiz hepimiz hemfikiriz ama toplumsal cinsiyet eşitliğinin getirdiği bazı ciddi sıkıntılar var. Örneğin LGBT'linin önünü açması, eşcinselliğin ülkemizde yaygınlaştırılması gibi bir sıkıntı var. Lütfen bütün vatandaşlarımız toplumsal cinsiyet eşitliğini iyice açıp okusun. Kadınlar ilk etapta toplumsal cinsiyet eşitliğini kadın erkek eşitliği olarak algılıyor. Böyle bir şey kesinlikle yok. Bayan kardeşlerimiz lütfen buna dikkat etsin. İstanbul sözleşmesi ülkemiz için çok tehlikelidir” şeklinde konuştu.

“Artık virüsle yaşamayı öğrenmeliyiz”

Koronavirüsünün kalıcı olacağını ileri süren Uca, “Pandemi süreci her ne kadar ilerliyor olsa da şuan sabit bir yerde durdu ve hayat normale döndü. İnsanlar artık evlerinden çıkarak işlerinin başına gidiyor. Okulların açılması için önümüzde iki aylık bir süreç var ama bir eğitimci olarak artık bu virüsle yaşamayı öğrenmemiz gerektiğini düşünüyorum. Şuan aşı bekliyoruz ama insanlar artık bir an önce virüse yakalanıp kurtulmak istiyor. Artık virüsle yaşamayı öğrenmeliyiz. Koronavirüs şuan bütün dünyaya yayıldı ve insanların arasında dolaşıyor. Biz virüse, virüs de bize alışacak. Biz virüse karşı galip gelmeye çalışacağız” ifadelerini kullandı.

“Eğitim ve öğretim sürecinin zamanında açılacağına inanıyorum”

Okulların açılması için bazı tedbirlerin alınacağını belirten Uca, “Okulların açılmasıyla öğretmenlerin ve öğrencilerin çok dikkat etmesi gerekir. Tedbirler noktasında muhtemelen sosyal mesafe korunarak ders anlatılacaktır. Belki orta okullarda 35 saat, ilkokulda 30 saat olan ders saati biraz daha geriye çekilebilir. Bazı sınıflarımız çok kalabalık, genelde sınıf ortalaması Türkiye'de 30-35 seviyelerindedir. Bu da çok iyi bir rakamdır ama bazı okullarımızda 50'yi buluyor. 50 öğrenciyi bir sınıfa koyamayız. Dolayısıyla bu noktada belki üçlü bir eğitime dönülebilir ama ben eğitim ve öğretim sürecinin zamanında açılacağına inanıyorum” dedi.

Bakmadan Geçme