ÜÇÜNCÜ MEVKİDEKİLER:
Bahri Yıldızbaş yazdı...
Hikaye bu ya...
Çok eskilerden bir gün, İstanbul'dan Erzurum'a tren gider.
Velhasıl tren Aşkale'yi geçer geçmez, arıza yapar. Makinist ve ilgililer, Daphan Ovası'nın yanıbaşında duraklayan treni tamir etmeye çalışsa da boşadır...
Durum baş kondüktöre aktarılır ve gereğinin yapılması istenir.
Bu arada yolcular, merakla camlardan dışarı bakmaktadır.
Baş kondüktör önce birinci mevki vagonuna gider ve oradaki yolculara şöyle seslenir;
— 'Çok kıymetli yolcularımız! Trenimiz şu sebepten dolayı arızalanmıştır.
Arkadaşlar ilgilendi, ama arızayı gideremediler. Devlet Demir Yolları adına, sizlerden özür diliyorum. Hazırlıklarınızı yapın, bir saate kadar otobüsler gelecek ve sizleri Erzurum'a götürecek.'
Açıklamanın ardından. baş kondüktör ikinci mevkinin olduğu vagonlara ulaşır ve şöyle der;
— 'Beyler ve bayanlar! Trenimiz arızalandı. Şu karşı tarafta, Aşkale-Erzurum minibüsleri geçiyor. Şimdi, başınızın çaresine bakın ve treni tezden boşaltın…'
Bu arada, garibanların olduğu üçüncü mevkide bir telaş vardır. Telaşenin arasında, baş kondüktör üçüncü mevki vagonunun kapısına gelir.
Garibanlar trenden inmeye çalışırken, baş kondüktör engel olur ve der ki;
— 'Hele durun bakalım... Nereye bele? Bu telaş niye?
İçlerinden biri öne atılır ve derki;
— 'Ağabeyi! Belli ki, tren arızılandi. Anlaşılan o ki, tamir edemediz. Bizde, ufağ ufağ yürümeye başliyağ. Erzurum'a, daha çoğ yol var.'
Baş kondüktör, vagonun kapısını sert bir şekilde kapatır ve oradaki ahaliye şöyle seslenir;
— OLA OĞLUM… SİZ, GİDECEĞSIZ YA...
BU TRENİ, ERZURUM'A KADAR KİM İTELEYECAĞ?...
'BEN GELDİĞİMDE, SİZ BURADAYDINIZ. Beni HİÇ CİDDİYE ALMADINIZ, sevgili MEVKİDAŞLARIM.'
Hem üçüncü mevkide yolculuğ edisiz, hem de özüzi birinci mevkide gibi görüp, ikinci mevkiyi beğenmiyisiz he. Bundan sonra tren vagonu itmek yoğ, Seledin abinen akköprü tren yolunda hepimiz birlikte trencilik oynayacağ ve Aloş gilin damından atlayacağ.