Uluslararası Göçler ve Türkiye Konulu Panel

İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Kaya, hala bir takım sorunlara rağmen bu ülkede iç savaş yaşanmıyorsa bunun en temel nedenlerinden birisinin göç olgusu olduğunu söyledi.

Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi tarafından organize edilen ‘Uluslararası Göçler ve Türkiye' konulu panel, YYÜ Mühendislik Mimarlık Fakültesi Nihat Bayşu Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi. Panele YYÜ Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. Programın açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Battal, paneli organize eden YYÜ Edebiyat Fakültesi Dekanı Zeki Taştan'a, yardımcılarına ve bölüm başkanı öğretim üyelerine teşekkür ederek sözlerine başladı. Bu tür toplantıları çok önemsediğini ve bugünkü programın çok önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Battal, “Göç olayı dünyada hepimizin son dönemlerde dikkatine sunulan en önemli hususlardan bir tanesidir. Çünkü önemli bir insanlık görevidir. Yani insanlar yerinden edildikten sonra en büyük sorunu ailesi ile sığınacağı bir liman aramasıdır. İşte bu dünyanın gündemine girdi ama ilginçtir dünya kaybederken bu sınavı, Türkiye kazandı. Hem de çok yüksek bir puanla kazandı. Çok büyük ilgi ve alakayla bu sınavı kazandı. Ben başta Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve AFAD Başkanımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Hepsi bu süreçte çok önemli görev ifa ettiler. Milyonlarca insanı ülkemize alıp barındırıyoruz. Dolayısıyla bu göçle beraber birçok kentimizde bir şekilde dışarıdan gelen, göç eden bu insanlarla muhatap olan halkımızda var. Ben bütün halkımıza da teşekkür ediyorum, ilgi alakalarından dolayı. Toplumumuzun hassasiyetlerinin özellikle canlı olduğunu görüyoruz. Son dönemlerde yoğun bir göçe maruz kalan kentlerimizde herkes bu insanları bağrına bastı” dedi.

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ GÖÇLERLE İNŞA EDİLEN BİR ANADOLU COĞRAFYASI”
Yapılan açılış konuşmasının ardından Prof. Dr. Ali Fuat Doğu'nun moderatörlüğünde ‘Uluslararası Göçler ve Türkiye' konulu panele geçildi. Konuşmacı olarak panele katılan İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Kaya, ‘Günümüzde Göç Ülkesi Türkiye, Tehditler, Fırsatlar ve Açılımlarla' ilgili açıklamalarda bulundu. Slayt sunum eşliğinde konuşmalarını yapan Prof. Dr. Kaya, “Bu coğrafya Asya'dan Anadolu'ya gelmeye çalışan kavimlerle sınırlıdır. Son yıllarda biraz yurtdışı misafir işçiliği göçü de eklemlenmiştir. Avrupa'da yaşayan Türkiyeliler, Türkler konu haline gelmiştir ama yine sınırlıdır. Halbuki biz Türkiye'nin tarihine baktığımızda, Türkiye Cumhuriyeti göçlerle inşa edilen bir Anadolu coğrafyasını bize verir aslında. Dolayısıyla Türkiye tarihi boyunca, Anadolu toprakları tarihi boyunca göçleri her zaman yaşayan bir coğrafya olmuştur. Ben her zaman buradaki sıyrılıktan şikayet ettim ve müfredatlarımızda göç konusunun yetirince işlenmediğini, bu biraz tabi cumhuriyetçi anlayışın getirisi olarak düşünülebilir, çünkü daha homojenleştirici bir ulus devlet formasyonu söz konusudur. Daha tek tip bir ulus devlet formasyonu söz konusudur. Farklılıkları pek fazla görmez ulus devlet. Onun haklı tarafları vardır ama öbür taraftan 1990-2000'li yıllara gelindiğinde insanlar farklılıklarını ifade etmeye başladıkları zamanda, cumhuriyetin sınırlarına çarpmaya başlamışlardır ve orada bir takım sınırların olduğunu fark etmişlerdir. Halbuki bugünün dünyası biraz daha farklılıkların ön plana çıkarıldığı, zaman zaman eleştireceğimiz nedenlerle de olsa, küçük farklılıkların yüceltildiği bir düzlemde de olsa farklılıkları artık bugün yadsımamız mümkün değil. Dolayısıyla Türkiye'ye baktığımız vakit sadece Anadolu coğrafyasında biz biliyoruz ki en azında 50 kadar irili ufaklı etnik, kültürel ve dinsel topluluk vardır. En azından 50. Dolayısıyla bu coğrafya aslında farklılığın hep var olduğu bir coğrafyadır. Ama homojenleştirici ulus devlet formasyonu biraz bu farklılıkları görmezden gelip, biraz bu farklılıkların üzerinde bir bütünlük yakalamaya çalışmamızı beraberinde getirdi. Bunun bir takım avantajları dezavantajları olabilir. Belli zamanlarda bu projeksiyon tutmuş olabilir. Özellikle 90'lı yıllara kadar bu projeksiyon tutmuştur. Ama 90'lı yıllardan sonra bu projeksiyon küreselleşme ile birlikte bir takım tehditlere maruz kaldığını biliyoruz. İnsanlar artık ‘ben farklıyım' diyor. Özellikle kimlik politikaları dediğimiz 1960'lı yıllarda Amerika Birleşik Devletlerinde gündeme gelen ve daha sonra bütün dünyaya aslında etki etmeye başlayan kimlik politikaları, kültür politikaları, din politikaları gibi politikalara alternatif politikaların şekillerinin ortaya çıkması ile birlikte artık o eski geçmişe dönük milliyetçilik anlayışının çok da fazla işlemediğini görmeye başlıyoruz” diye konuştu.

“DEMOKRASİ AZINLIKLARIN HAKLARINI KORUYAN BİR REJİMDİR”
Göç konusunun önemli bir şekilde her zaman önlerinde olmaya devam edeceğini vurgulayan Prof Dr. Kaya, “Anadolu aslında ne kadar canlı, ne kadar farklılıklara ev sahipliği yapan bir göç coğrafyasıdır. Bu ülkede çoğunluk Türk unsurlardan oluştuğunu, özellikle bu çoğunluğu Sünni ve Hanefi Müslüman Türk'tür. Ama azınlıklarda vardır. Demokrasi de azınlıkların haklarını koruyabilen bir rejimdir. Böyle bir şeyin olması gerekir. Zaman zaman bu ülkede azınlık olduğu düşünülen, illa yasal terimlerle ifade ettiğim bir azınlıktan bahsetmiyorum, antropolojik, sosyolojik anlamda kendilerini azınlık olarak hisseden insanlar kendilerini bu dezavantajlar nedeniyle azınlık olarak görebilirler” şeklinde konuştu.

“KİMSE ANAVATANINI İSTEYEREK, GÜLEREK TERK ETMEZ”
Ulus devlet meselesi ile problemim var olduğunu, hep de var olmaya devam edeceğini de dile getiren Prof Dr. Kaya, “Sınırları kaldırdığınız zaman aslında insanlar kuşlar gibi diğer canlılar gibi göç etmek durumundadırlar. Göç teorilerini bizim her zaman altını çizdiğimiz bir şey vardır. Normal koşullarda göç döngüseldir. Göçün döngüsel olmasının nedeni. İnsanlar ihtiyaçları olduğu zaman göç ederler, ihtiyaçlarını karşılarlar ve tekrar anavatanlarına geri dönerler, kimse anavatanını gülerek, isteyerek, arzu ederek terk etmez. Herkes mutlaka anavatanına geri dönmeyi ister. Eğer geri dönmüyorsa, orada yaşam korkusu vardır, ölüm riski vardır, orada bir takım riskler vardır. Dolayısıyla normal koşullarda göçün döngüsel olduğunu bilmeniz gerekir. Mesela AB ülkeleri göçü ne zaman sorun etmeye başladılar. Göç onlar için ne zaman sorun olmaya başladı. 1974 yılında göçü resmi olarak sona erdirdikleri zaman göç sorunu başlıyor. İşte 1974 yılında petrol krizi başlıyor bu nedenle de göçü kesiyorlar. Göçü kesiyorsunuz, o güne kadar döngüsel olarak aile reislerin gidip geldiği göç yollarını kestiğiniz zaman insanları bir karar almaya zorluyorsunuz. Göçü bitirmeye çalıştığınız zaman daha büyük bir göç ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Gerçekten regüle etmeniz çok da mümkün değil. Çünkü koşullar onu ona zorluyor biraz böyle bakmak gerekir. Göçü güvenlik meselesi olarak algılamaktan ziyade insanların oluşturduğu, küresel adaletsizliğin oluşturduğu bir sonuç olarak ele almak gerekir. Göçü her zaman bir semptom olarak ele almak gerekiyor. Göç aslında var olan yapısal sorunların bir sonucudur” ifadelerini kullandı.

“BU ÜLKEDE İÇ SAVAŞ YAŞANMIYORSA BUNUN TEMEL NEDENLERİNDEN BİRİSİ GÖÇ OLGUSUDUR”
“Türkiye'de Allah'tan iyi ki göç var” diyen Prof. Dr. Kaya, “Göç bizleri kentsel alanlarda bir arada yaşamaya karşılaşmaya zorladı. Karşılaşma durumları zordur. Çatışmalı şeyleri barındırabilir ama çatıştığımız zamanda o anlarda çözümlerini aramaya başlarız. Hala bir takım sorunlara rağmen bu ülkede iç savaş yaşanmıyorsa bence bunun temel nedenlerinden birisi var olan göç olsudur. Bizi birbirimize yakınlaştırıyor ama onun hukukunu, birlikte yaşama hukukunu bu toplum bu ülke her zaman oluşturmuştur, oluşturmaya da devam edecektir. Dolayısıyla benim o konuda bir korkum yok. Çünkü tarihimize baktığımız hakikaten göçlerle yoğrulan bu coğrafya 2 milyon insanı da 3 milyon insanı da barındırıyor. Dolayısıyla bu bizim mayamızda, coğrafyamızda, tarihimizde, geçmişimizde ve habitusumuzda var. Bizim alışkanlığımız bu. Ama bunu siyasal olarak da tanımamız gerekiyor. Bunu sadece toplumsal anlamda değil, bizler sadece kendi düşüncelerimizde günlük hayatımızda değil, bunu siyasal olarak da kabul etmek gerekiyor. Onu kitaplarımıza koymak, insanlara alıştırmamız gerekiyor” dedi.
Prof Dr. Kaya'nın ardından Doç. Dr. Orhan Deniz ‘Türkiye'nin sınırları ve yasadışı göç', Doç. Dr. Zeydin Yıldız ise ‘Bir savaş ve göç coğrafyası olarak Ortadoğu' konu başlıkları altında slayt sunumlar eşliğinde bilgiler aktardı.

Bakmadan Geçme