Van'a Dair - 8 VANDA İLK GAZETE VE İLK GAZETECİ MERHUM İLYAS KİTAPÇI - 2
'Rahmetli hiç yorulmaz, üşenmez İstanbula gelince borçlu olduğu ve olmadığı gazete idarehanelerini gezer paralarını verir giderdi. Bu gün sanki kapım birdenbire açılacak İlyas güler yüzü ve çok mütevazi hali ile içeri girecek, karşıma oturacak ve konuşacak sanıyorum.
'Rahmetli hiç yorulmaz, üşenmez İstanbula gelince borçlu olduğu ve olmadığı gazete idarehanelerini gezer paralarını verir giderdi. Bu gün sanki kapım birdenbire açılacak İlyas güler yüzü ve çok mütevazi hali ile içeri girecek, karşıma oturacak ve konuşacak sanıyorum.
' Merhum Van'ı ve mesleği çok severdi. Kendisi memleketin Doğusunda (İlyas Kitapçı) adı ile çalışırken Batıda, İzmirde ( Yavuz Kitapçı) ve Orta Anadoluda- Sivasta da ( Kamil Kitapçı) aynı işleri aynı dürüstlükle yapıyorlardı. Bu gün bu üç kitapçı da Rahmeti Rahmana kavuşmuştur. Baki kalan bu kubbede bir hoş seda miş.'
Aynı tarihli gazetenin sol alt köşesinde ve ' Objektifin Gördükleri ' başlıklı yazıda Rahmetlinin kadim dostu ve arkadaşı Rahmietli Ahmet Kuralkan ağabeye ait kısa ve öz, bir kaç cümleden oluşan bir yorum ile yine birinci sahifede Az-Öz köşesinde ' Bir Yıldönümü' başlıklı bir makale yer alıyordu.Şimdi biz bu yoırumu ve makaleyi biraya alalım ve önce 'Objektifin Görükleri ' yorumundan başlayalım:
' İnsan, hayata gözlerini kaparken dünyada iki şey bırakır derler: İyilik ve fenalık. İyilik bırakanlar iyilikle, fenalık bırakanlar fenalıkla yad edilirler. Bu gün ölümünün ikinci yıl dönümünde kendisini rahmetle andığımız İlyas Kitapçı arkadaşımız, iyilikle yad edilen bahtiyarlardandır.O'nun iyilik yapmadığı insan pek azdır diyebiliriz tanıdıklarından.
' Örnek olabilecek doğrulukta, çalışkanlıkta ve müteşebbis vasıfta idi. El attığı işi başarmadan bırakması imkânsızdı. Neyliyelim ki ecel , bu aziz arkadaşımızı zamanından önce aramızdan alıp ebediyete götürdü. Kalplerimizde yaşayan İlyas'a Cenabı Hak'tan Rahmet ve mağfiret dileriz.'
Gazetenin Az-Öz köşesinde yayınlanan ve bana göre yine Ahmet Kuralkan ağabeyimizin kaleme almış olduğu ' Bir Yıldönümü' başlıklı makale ise şöyle idi: ' Benim için, bizim için çok acı bir yıldönümüdür bugün. Matbaanın ve gazetenin müessisi İlyas Kitapçı'yı tam iki yıl önce bu gün kaybetmenin derin teessürü içinde bulunmaktayız.Bir kardreş acısının kalpten çıkmasına imkman bulunmadığını, kardeşini kaybedenler çok iyi bilirler. Filhakika İlyas'la tam yirmi sene bir arada çalışmanın, aynı gaye etrafında didinmenin, aynı düşünce ve idealin sahibi bulunmanın ruhi yakınlığı bizi kardeş yapmış ve yekdiğerimizden ayrılmaz hale getirmişti.
' İlyas mel'un bir hastalığa mübtela olduğu gündenberi ruhunda zaman zaman baş gösteren sıkıntı onu asabi buhrana sevketmiş, fakat teselli, seyahat bu ruhi darlığını giderebilmişti. Son aylar zarfında birdenbire feveran eden marazi ruhi, onu mütemadiyen ağlatmış, sabit fikir sahibi yapmış, cemiyete karşı tiksinti husule getirmiş , inzivayı arayan, başkasıyla konuşmaktan men eden tuhaf bir hale getirmişti.Ölümden bahseder, ağlar, ağlardı.
' Nitekim O, bu haleti ruhiye içinde bir 29 Mart sabahı hayata gözlerini kapadı.Nefret ettiği dünyadan ebediyete intikal etti.
' İlyas, cidden aydın, çalışkan, müteşebbis, faziletli, iyi ahlaklı, dürüst, yardım seven, arkadaşperver, nazik, mütevazi bir insandı. Büyüklerine saygı, küçüklerine şefkat gösterir, hiçbir zaman nezaket ve terbiye dışına çıkmazdı. Tahsil görmemiş olmakla beraber, görgüsü ve tecrübeleri onu yetiştirmiş, münevver hale getirmiş ve ileri bir insan yapmıştı. Gazete bayiliği, kitapçılığı sırasında tek gayesi, bu vilayette ve hatta bu muhitte okuma yazma bilenin adedini artırmak, aydın sınıfını çoğaltmak ve bu suretle halkı kültüre sahip kılmaktı. Sonra bir matbaa tesis ederek 1938 de gazete neşrine başlayınca, bu vasıta ile halkı tenvir etmek onun için bir gaye oldu ve fikri hareketlerin müşevviki bulundu. Gençleri fikri sahada geliştirmek imkanlarını temin etti.
' Tam yirmi sene gazetecilik hayatı içinde daima memleketin kalkınması, daima muhitin kültürel hareketi ve maarif sahasındaki yükselmesi onun tek düşüncesi olmuş, bunun tahakkukuna çalışmıştı. ' Onun bu muhite büyük hizmetleri bulunduğunu söylemek bir kadirşinaslık olur. Birinci Cihan Harbinden sonra neşir sahasında ilk faaliyeti o göstermiş ve burada basına vücut vermiştir.
' Onu kalbimizin bütün samimiyeti ile rahmetle yad ederken Allah'tan mağfiret ve şefaati Peygamberi'ye mazhar kılmasını temenni ederiz. Nur içinde yatsın.'
Yalnız Vansesi gazetesi ve yazarları değildi rahmetliden bahseden. Ayni yıllarda yayın hayatına başlayan Çaldıran gazetesinde genç kalem Ersen Ergün, 'Duygu'mun Köşesi'nde ,'Merhum Kitapçı ' başlığı ile şunları söylüyordu :
' Ben şehrimizde gazete derken Vansesi'ni, gazeteci derken de hep İlyas Kitapçıyı aklıma getirirdim.Şimdi yine gazeteci derken merhumu hatırlıyorum da gazete derken de Vansesi diye bir gazeteden şimdilik bihaberim diye bir tavır takınıyorum.
' Merhum İlyas Kitapçı hakikaten gazetecilik mesleğinin tam erbabıydı. Onun zamanında Vansesi istenilen evsafta çıkardı.Hatta 1952 yılında Anadolu Gazeteleri arasında tartiplenen müsabakayı dahi kazanmış bir gazeteydi. Gazetesini üstün vasıflı gazete kategorosine sokmak için gösterdiği gayretler, şimdi matbaada kulanılmayan sandıklar dolusu klişelerden ve tozunu dahi silmek istemeyen kimseler elinde heder olan matbaa tesislerinden anlamak kolaydır. Rahmetli gazeteciliğe vakfettiği ömrünü boşuna tüketmemiş, bir şeyler yapmak azmi ile çırpınıp didinmişti. Ama ileriyi dar açıdan gördüğünden Vansesi gazetesini şimdiki duruma sokmaya da zemin hazırlamıştı.
' Onun için, zamanında , şehrimiz gazeteciliğinde bir inkilap yapmak zor olmayacaktı. Ama zamanın rekabetten arı şeraiti buna mani olmuştu. Fakat o şartlar içinde dahi ehemmiyet vermek her babayiğitin işi değildi. Zira hemen hemen tek olan bir gazetenin vasıflı çıkmaması dahi kazanılacak paraya pek tesir etmezdi. Merhumun yerine paraya tapan birisi olmuş olsaydı gazeteye dahi uğramazdı. Nasıl olsa ilan alabilecek herhangi bir gazete yoktur. Mülahazasıyla. Ama o bunları hiçbir zaman için düşünmemişti. Kaliteli bir gazete çıkarayım da ne olursa olsun demişti ve böyle hareket etmişti.
' Şimdi bir merhum İlyas Kitapçı'yı düşünüyorum, birde onun eserlerini küfler,paslar ve tozlar içine terkedenleri de şaşırıyorum. Doğrusu kuvvetli bir hamleye mühtaç olan Vansesi Gazetesinde değil bir kıpırdama, gittikçe evsafından çok şeyler kaybettiğini gördükçe, içimden Rahmetli İlyas Kitapçı'nın hesabına, bir sızının baş gösterdiğini hissediyorum.'
' Kitap okuma ve yazma aşkını, şavkını bu yolda mucadeleyi, gazeteciliği bana Rahmetli İlyas Kitapçı bey öğretti, tüm bu konularda yol göstericim oldu, bana destek verenlerin başında geldi. Yalnız bana değil çoklarına güç kaynağı oluverdi ve çoklarına yaüzarlık, edebiyat, okumak şavkı aşıladı. O Van'da görev yapan Üsteğmen Şerafettin Uğurlutegin (Sırlıoğlu) nin ve nicelerinin bu yolda teşvikçisi ve yardımcısı, destekçisi idi. Bakınız Sırlıoğlu yazmış olduğu şiirleri kitap haline getiren İlyas Beyin oğlu dostumuz Yalçın Kitkapçı'ya Ülküm adlı şiir kitabını imzalarken neler söylüyor:
' Yalçın Kitapçı; Bu aseri ben tasarladım, baban isim verdi.Sen de ondan geçmişteki hayat ve ahlak karekterinin örneklerini bulacak ve yaşadığın zamanla kıyas edeceksin. Bunu yaparken de beni şu küçük eserden öğrenecek ve hatırlayacaksın.17.-2-943 Üstteğmen (İmza)
KAYNAK : NUH PALA OTELİ ADLI YAPIT