Van Denizi ve Ben

Denizle tanışmam uzun yıllara dayanır. Çok severim kendisini, hatta beni boğmaya bile kalksa vazgeçemedim ondan. Hatırladığım 7 yaşından itibaren, belki daha önce de tanışmış olabilirim ama hatırlamıyorum.

Denizle tanışmam uzun yıllara dayanır. Çok severim kendisini, hatta beni boğmaya bile kalksa vazgeçemedim ondan. Hatırladığım 7 yaşından itibaren, belki daha önce de tanışmış olabilirim ama hatırlamıyorum.

Hatırladığım tanışma, Van İskele köyü şimdi Tuşba ilçesinin mahallesi Siloların önü. Neden orada tanıştığımı daha sonra kavradım. Siloların gölgesi güneşten koruduğu içinmiş.

Evet tanıştım Van Deniziyle;

Hatırlayanlar bilir, siloların önü kumsaldı, kumsal derken kum o kadar ince ve koyu gri idi hiç unutamıyorum.

İnce kum ıslandıkça daha bir yumuşak olurdu. Yürürken ayak izin çıkar ve küçük dalgacıklar ayak izini suyla doldurur birkaç gel gitten sonra silerdi.

Çocuktuk yüzmeyi daha öğrenememiştik, kumsal sığdı ve korkmadan Van Denizine girerdik.

Az ilerimizde tahta iskele vardı, o iskeleye İki Nisan gemisi yanaşırdı. Ve hatırladığım kadarıyla o gemi yolcu ve yük gemisiydi. Şimdiki Şileplerin yanında Filika gibi kalırdı, ama bizim için büyük gemiydi.

Evet Tahta iskele dedim. İskele köyünün yani Denizin çocuklarının yüzdüğü yerdi o tahta iskele. Bize göre derindi korkardık yüzemezdik.

Kıskanırdık o çocukları yaşıttık ama onlar iyi yüzer biz tırsardık orda yüzmeye.

Yaşım 11 - 12 civarıydı, yine bir gün ailecek pikniğe Siloların oraya gittik.

Tabi her zamanki gibi sabah erkenden. Uykulu gözlerle İskele köyüne varıp siloların önüne gelince birden bitimiz canlanır doğruca serin Van Denizine atardık kendimizi. Evet bir gün, kendi kendime ülen o tahta iskelede bende yüzeceğim dedim. İnat ettim ve birazcık ta Denizin çocuklarını kıskanma var tabi. Gittik rahmetli babam ile. Babam atla oğlum korkma ben buradayım dese de maçam yemiyordu. İskelenin kenarında heykelvari duruşumu hatırlarım.

Ve;

O da ne kendimi denizde buldum bir batıp çıktım, baktım babam tebessüm ediyor bak işte yüzüyorsun dedi. Evet yüzüyordum ilk heyecanla iskelenin tahtalarına tutundum ama sonra baktım ayaklarım yere değmiyor. Bir özgüven sorma gitsin bende.

Ufak ufak yüzme egzersizi, derken yüzmeyi öğrenmiştim.

Denizin çocuklarının havası bozulmuştu o denizden sararmış kaşlarının altından hasetle bakıyorlardı.

Hele bir tanesi vardı ki, şuan bile görüşürüz kendisiyle, İyi bir Dosttur.

Kim mi?

İskeleli Laz İbo. Aze..

Bakmadan Geçme