Van Ege sahillerini aratmıyor
İstanbul'dan, Tunceli'den bile yüzmek için Van'a gidenler oluyor. 6 Temmuz'da açılan ülkenin tek mavi bayraklı göl plajı Mollakasım, Ege sahillerine rakip olmaya aday. Su sporlarının da olduğu plajı yerinde deneyimledik, şifalı denilen suda yüzüp güneşlendik...
Sabah Gazetesi Yazarı Burcu Aldinç Van'ı kaleme aldı
Saat 08.45 Van uçağını beklerken bir sosyal medya paylaşımı yapıyorum. Eş, dost, takipçi kim varsa hepsinin sorusu aşağı yukarı aynı "Van'a ne yapmaya gidiyorsun? Van kahvaltısını mı yazacaksın?" Aslında bu haftaya bir Van kahvaltısı haberi yakışırdı. Malum hafta başında BBC Travel'da 'Kahvaltı için yaşayan Türkiye şehri' başlığı altında Van kahvaltısı haberi yayımlandı. Akdamar'dan, İranlıların kahvaltı için Van'a geçtiğinden ve 2014'te 50 bin kişinin aynı anda kahvaltı yaparak Guinness Rekorlar Kitabı denemesi yapmasından bahsediliyordu yazıda. Van'a, yemeklerine, otlu peynirine methiyeler düzülmüştü. Ama benim Van'a gitme nedenimin kahvaltıyla yakından uzaktan ilgisi yoktu. Foto muhabir arkadaşım Hatice Çinar ile birlikte Van uçağını bekleme sebebim sadece yüzmek, güneşlenmek ve kamelyada mangal yapmaktı. Evet yüzmekti... Ama inanmadı kimse. "Bodrum'a Çeşme'ye gidiyorsundur kesin" dedi. Oysa Van 6 Temmuz'da ilk mavi bayraklı plajına kavuştu. Kaçırır mıyım bu anı. Hemen gidip bahsedilen berrak suda yüzmeliyim. Hem sodalı ve tuzlu suyun cilde, hastalıklara çok iyi geldiği söyleniyor. "Van Gölü'nde yüzersen kışın grip olmazsın" deniyor.
MERKEZDEN 40 KM
Saat 10.30 gibi Van Ferit Melen Havalimanı'na varıyoruz. Yolculuk yaklaşık iki saat sürüyor. Havalimanından dışarı adım atar atmaz sıcak hava yüzümüze çarpıyor. Hemen merkezdeki Elit World Otel'e gidiyor valizleri koyup plaj çantamızı alıp Mollakasım plajina doğru yola çıkıyoruz. Merkezden 40 kilometre mesafede. Bu da bir saatlik araba yolculuğu demek. Karnımız acıkınca önce Sanayi'nin içindeki Ceylan Et Lokantası'nda döner ayran molası veriyoruz. Kapıda kuyruk var. Meğer en meşhur mekanlarından biriymiş Van'ın. Ekmekleri o kadar güzel ki yemelere doyamıyoruz. Dört kişi İstanbul'da ödeyeceğimizin üçte biri hesabı ödeyip meşhur mavi bayrak plajına doğru yola deva Antalyaruz. Yol kısa değil belki ama keyifli. Dümdüz ve trafik yok. Bu arada yol boyunca sık sık "Kardeş mavi göl nerede?" diye soran ailelere denk geliyoruz. Anlayacağınız duyan mangalını, mayosunu, semaverini kapıp Mollakasım Halk Plajı'na gelmiş. Ama Van'da genelde buraya Mavi Göl ya da Mavi Bayrak deniyor. Sabah 08.00'de açılıyor plaj. Akşam 20.00 civarı da kapanıyor. Biz 13.30 civarı ulaşıyoruz plaja. Yaklaşık 300-400 kişi var. Hafta sonu bu sayı 5 bine kadar çıkıyormuş. 200'e yakın şezlong bulunuyor. Ama çoğunluk ya giriş bölümündeki kamelyalarda oturuyor ya da çakıl taşları üzerine havlusunu serip uzanıyor."
ARTIK TATİLLERDE BURADAYIZ"
Gölde yüzmeden önce kamelyalar arasında dolanmaya başlıyorum. Kimi çay ikram ediyor kimi "Böyle olmaz et buyurun" diyor. Tüm kamelyalardan çay ve mangal kokusu yayılıyor. Üç çocuklu Nedim-Sinem Cengiz çifti dört saattir yolda olduklarını ve Yüksekova'dan sadece plaj için buraya geldiklerini anlatıyor. "Yüzdünüz mü?" diye soruyorum "Su çok güzel, artık tatillerde hep buraya geliriz" diyorlar. Mangal dumanları ve et kokularından sıyrılıp plajın olduğu kısma doğru yürüyorum. "Bu sıcakta nasıl mangal yakmaya dayanıyorsunuz?" diyorum 19 yaşındaki Cennet Keskin ve babasına. "Yüzmek acıktırıyor, mangal bizim ata sporumuz" yanıtını alıyorum. Bir de kinaye ile ekliyorlar "Ege kıyılarında da lahmacun ve pide yeniyor. Mangal daha sağlıklı hem de o bahsedilen lahmacun kadar pahalı değil..."
KADIN VE ERKEKLER İÇİN AYRI BÖLÜMLER VAR
Plajın iki ayrı bölümü bulunuyor. Sağ taraf kadınlara ait. Sol taraf ise kadın-erkek karışık. Karma taraf daha kalabalık. Mavi bayrak alabilmek için 33 kriter gerekiyor. Bunlar arasında duşun olması, soyunma kabinlerinin ve tuvaletin olması, engelli rampasının olması gibi özellikler de bulunuyor. Mollakasım'da hepsi var. İlk olarak karma bölüme ilerliyorum. Bir hala-yeğenle sohbete başlıyorum. Aziz Kaçan sahilde ters takla atıp göle giriyor. Halası Asya Kaçan Van Merkez'den geldiklerini anlatıyor. Bir taraftan meyvesini yiyip diğer taraftan güneşlenirken "Bizde daha plaj kültürü oturmadı ama zamanla olur. Daha önce Antalya'ya, Ege'ye, Balıkesir'e yaz tatiline giderdik. Artık gitmeyiz. Hem buranın suyu çok daha temiz" diye anlatmaya başlıyor. "Mutlaka siz de yüzün, bu su şifalı, cildinize de iyi gelir" diye de tavsiye vermekten geri kalmıyor.
"HER YIL GELİRİZ"
Sahil kum değil ince çakıl taşlarından oluşuyor. Bu durum benim ayaklarımı acıtsa da halk memnun. "Kum çok bulaşıyor çakıl daha iyi" diye savunuyor mavi bayrak plajını. Gezindikçe İstanbul'dan gelen bir aileye rastlıyorum. Baba aslen Vanlıymış. "Bu plaj sayesinde çoluk çocuğu Van'a gelmeye ikna ettim. Her gün buraya gelip yüzüp mangalımızı yakıyoruz. Artık her sene geliriz" diyor.
SU TUZLU VE SERİN
Plajda boş şezlong kalmamış. Bir anne-kız "Dilerseniz buraya geçin" diye kendi şezlonglarından birini boşaltmayı teklif ediyor. Teşekkür edip bir kayanın üzerine havlumu serip doğru suya koşuyorum. Suyun sıcak olması tek endişem. Malum hava o kadar sıcak ki insan biraz serinlemek istiyor. Ayaklarımı soktuğum an serinliyorum. Bir de içmek istiyorum. O kadar berrak ki, sanki içme suyunda yüzüyorum. Biraz yutunca tadı garip geliyor. Ama sonrasında ona da alışıyorum. İnsan çıkmak istemiyor. Hemen yan tarafımda bir şişme botun üzerinde şakalaşan genç bir arkadaş gurubu gözüme ilişiyor. Üniversite öğrencileriymiş. "Günlerimiz boş geçiyordu, şimdi bu tertemiz suda hem spor yapıyor hem de eğleniyoruz" diyorlar. Bizim gittiğimiz gün yoktu ama normalde gölde optimist yelken, kano, kürek gibi su sporları da oluyormuş.
ÖĞLEN SICAĞINDA MANGAL
Mangal Vanlıların olmazsa olmazı. Her arabanın bagajında mangal ve semaver bulunurmuş. Öğlen hava yaklaşık 45 derece. Girişteki kamelya sayısı da 45. Giriş ücreti yok. İleride cüzi bir ücret koymayı düşünüyorlar. Anlayacağınız şimdilik kamelyaları erken gelenler kapıyor.