Van Göl'ü, İlk Aşkım
Çocukluğumuzun aşkı, bu öyle büyük Aşk ki anlatılmaz. Yaş 58 ama hala ilk gün ki gibi Aşığım Turkuaz renkli Denizimize, Hiç unutmam, Optimis (yelken) yarışlarına sahne olan, İskele köyü kıyılarında, küçük ve tek kişilik tekneler de 10 yaşlarındaki çocuklar antrenman yapıyorlardı.
Çocukluğumuzun aşkı, bu öyle büyük Aşk ki anlatılmaz. Yaş 58 ama hala ilk gün ki gibi Aşığım Turkuaz renkli Denizimize, Hiç unutmam, Optimis (yelken) yarışlarına sahne olan, İskele köyü kıyılarında, küçük ve tek kişilik tekneler de 10 yaşlarındaki çocuklar antrenman yapıyorlardı.
Göl Masmavi, bazen lacivert bazen turkuvaz renklere bürünür ve o beyaz yelkenli küçük tekneler kuğu gibi süzülüyordu. Çocuklar yelkeni rüzgarı yakalamak için bir sancak (sağ) bir iskele (sol) tarafına geçerek hız kazandırmak istiyorlardı.
Bazen rüzgara ters yakalanan tekneler yerinde sayar ilerleyemezdi. İçindeki çocuk çabalar dururdu.
Ben hayranlıkla izlerdim, çünkü bizim çocukluğumuz da yoktu bu spor.
Bazen hayranlık bazen de kıskançlıkla seyreder o çocukların yerinde olmak için neler vermezdim ki. Temiz, berrak sularda süzülmek ne güzel bir duygudur kim bilir.
Bazen sahibinin görmediği bir anda sandalı denize (göl'e) sürer alalece kürek çekip o anın keyfini çıkarırdım. Ama çok kısa sürerdi, sahibi fark eder biraz da telaşla koşarak denize atlardı. Korkularını şöyle ifade ederdi biraz da kızarak; 'Başımı belaya mı sokacaksınız, Ya devrilse boğulsanız kime hesap verebilirim' derdi. Ardından yüzme biliyormusunuz lan verdeçeler der bizi kıyıya çekerdi.
Optimist öyle hoşuma giderdi ki, evdeki en büyük leğene su doldurur tahtadan sal yapar üstüne de kağıttan yelken yapıp, üfleyip dururdum. Leğenin içinde yüzen sal bile arkasında iz bırakırdı. O bile beni mutlu ederdi.
Yine bir pazar günü piknik için Amik'e gittik. Sabahın köründe yola çıktığımız da gün ışımaya başlarken Amik köyüne girmeden yüksek tepenin en üstüne gelince minibüs, Van Gölü kendini gösterirdi, uçsuz bucaksız ve Mavi. Biran önce o tepeden aşağı insin isterdim. Van gölünün koynuna atmak için kendimizi. Ben elim de o tahtadan küçücük sal ve kağıttan yelkenlisiyle amik kıyılarında yüzdürecem gemimi.
Ama ne mümkün leğen değil ki, dalgalar ard arda geliyor benim sal alabora ve kâğıt yelken pert.
İşte buydu bizim Van denizine olan Aşkımız. Onu öyle çok sevdik ki, leyla ile mecnun halt etmişti bizim Aşkımızın yanında.
Şimdi duyduk ki Aşkımız ölüme terkedilmiş. Kirletilmiş ruhu karartılmış can çekişiyor. Yaşatmalıyız aşkımızı yeniden.Van gölü yosun kokmaz, çünkü yosunsuzdur, O bizim için gül kokusu gibidir yani farklıdır iç denizin kokusu.
Şimdi sevdiceğimizden ayrıyız, bir bahane bulup kavuşmak isteriz. Kavuşmak isteriz de, bıraktığımız güzellikleriyle görmektir umudumuz.
Umudumuzu Öldürmeyin Efendiler. Aze...