Van Gölü dedikleri

Çok uzaklardan gelen kamyonun şoförü sol yanından uzayıp gelen kâh görünen, kâh kaybolan Van denizini işaret etti yanında oturan tıfıl muavinine: 'Bak oğlum şükret gelmem diyordun, uzak oraları bahanesine yatıyordun. Sayemde kocaman yurdumuzun en büyük gölünü seyrederek yolculuk yapıyorsun.' Dedi.

Çok uzaklardan gelen kamyonun şoförü sol yanından uzayıp gelen kâh görünen, kâh kaybolan Van denizini işaret etti yanında oturan tıfıl muavinine:

"Bak oğlum şükret gelmem diyordun, uzak oraları bahanesine yatıyordun. Sayemde kocaman yurdumuzun en büyük gölünü seyrederek yolculuk yapıyorsun." Dedi.

Omzunu silkti muavin:

"Git git bitmiyor abi. Ne zaman yetişeceğiz Van'a?"Dedi.

Sol eliyle tuttuğu direksiyonu kavrarken sağ eliyle muavinin ense köküne hafif bir fiske vurdu:

"Ben ne diyorum sen diyorsun."Diye fırçasını attı.

Reşadiye yakınlarında kıyıya yakın bir noktada kenara çekti kamyonu.

"Burada bir güzel dinleneceğiz, üst başımızı yıkar az biraz kestiririz. Arkadaki mazot bulaşmış çadırı da bir güzel gölde yunarız. Az uyuyunca güneşe serdiğimiz çadır ve esvaplarımız kurur." Dedi sesini sonra sesini emri vaki bir ton vererek:

"Hadi bırak miskinliği. Canın çekerse suya da gir." Dedi.

Muavin kamyon durur durmaz atladı aşağıya:

"Abi deterjanımız yok ki! Nasıl çıkar o katransı mazot lekeleri." Deyince bir kahkaha patlattı şoför:

"Yahu sen ne cahil adamsın. Hiç duymadın mı Van gölünün Allah tarafından deterjanlaştırıldığını? Bu göl bir tek namus lekesini çıkarmaz. Her lekeyi söküp atar." Dedi.

Önce karınlarını doyurdular, ardından da kamyonun arkasında dürülü olan çadırı sürükleyip gölde yıkadılar. Sonra da bir güzel gün altına serip kurumasını beklerken uzanıp dinlenmeye çekildiler.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme