Van Gölü İncileri

Van Gölü İncileri


GİTME SEN

AHMET YAŞAR GÜNDÜZ

Bunca yıl bekleyişim boş değil

bunca yıllık umudum anlamlı

şimdi daha iyi anlıyorum

tüm eksik yanlarımı...

bu şehir şimdi yasak

bu şehir imkansız tellerle örülü

bu şehirde tüm sokaklar çıkmaz

ama sen yine debir kalem seç kendine ve

bir kalp de sen koy şu duvarlara

ben çıkmaz sokaklara yazdım bile adını

dikkatle bak göreceksin

okuyup geçsinler istiyorum

evet...herkes geçsin, ama sen geçme!

...yokluğun sitem dolu bir derya

bir damlasına bile yok tahammülüm!

yüzme de bilmem ki,

bak, yüreğimin sandalları hep kırık

şimdi bir vapur gelse şuraya

bekleyen bir sürü yolcu

sanırsın tüm şirinlikler karşıda

senin toprakların benim vatanım

işte tüm güzellikse burada

birlikte geçemezsek sevdalar şehrine

biliyorum çok bencilce,

herkes geçsin ama sen geçme...

Sokaklarda toprak kokusu

bak çiğ tanelerini misafir etmiş

yapraklarında çiçekler.

ağaçlar, saklıyor serçe kuşlarını

rüzgarın hışmından!

bir şıpırtı, bir serinlik...

hadi tut sırrın ucundanbirlikte ıslanalım

yüreğimin tutuklu yangını ol

bu şehirde yangın olursa

bu yağmur da söndürmez

bunu bir sen bil,ellerim kor bir alevdir

herkes bıraksın ama sen bırakma

Sensiz dallarımda eksik kuşlar

yapraklarım sararmış ve suskun

bu çiçek yalnız senin saksında açacak

bilmelisin...al kendine ve toprağında büyüt

şehrin en kuytu köşelerinde sakla beni

çiçeklerim hep gülücük olacak değil ya...

bazen çiğ taneleri akacak aralarından

mahzun mahzun bakacaklar halime

yüzüne gölge düşse kururum...

kıyamam hüznümü de görmene

herkes görsün ama sen görme...

Tek bir dileğim var gitme...!

güneşimi götürme üstümden

kuru bir ağaç olurum yokluğunda

kanadı kırık bir kuş,

gökyüzüm bulutlanır, gökyüzüm sahipsiz...!

bir tek ölüm ayırsın bizi

adımını atma benden önce

sönse de tüm mutluluk ışıkları bu şehirde

...herkes gitsin ama sen gitme...!

ESKİSİ GİBİ

ELİFNUR ÖZCAN

En çok sesini aradım

gözlerin asılı bıraktığın yerde,

gözlerini sildi zaman

lakin seni silemedi

Sahi sildi mi zaman bizi

unuttu mu yüreğin

aldın mı gönlüne başkasını

sevdin mi onu da benim gibi

Dayanabilir miyim buna

ne haldeyim görsen

tanıyabilir misin şimdiki beni

döner misin geri

İşte artık çok geç

bilemedikten sonra değerimi

her şeyi mahvetmişken

unutmuş gibi yapıp

tebessüm mü edeceğiz

o zaman olur muyuz eskisi gibi.

YALNIZLIK

ZİŞAN NUR ARDA

Bazen tek sıkıntındır yalnızlık

tek başına bir dünyaya bedel

faniliği unutturur insana

Bu derdin dermanıdır sevgi

sen kendini sevmelisin ki

insanlar da sevsinseni

Unutma ki ataların kahramandılar

çalış ki sen de layık olasın onlara

geçesin onları hayat yolunda

insaninsan dedikleri nedir

insanın içinde insan vardır

insan kendini insanla bilir

insan dediğin nedir, bilir misin

yalan dünyanın yıpranmış oyuncağıdır

Yalan dünya temsil etmez seni

sen de bu yalana kaptırma kendini

daha kendine açılamamıştır insan

yalnızlığında bulur kendini

Yalnızlık zor, kalbin yarası ağır

hayatın acımasızlığı tarifsiz

hayat insanı bezdirir her daim

sevgi insanı iyileştirir.

HİÇBİR YERDEYİM

MUHAMMET BARAN ASLAN

Hiçbir yerdeyim gel!

gelgör beni, halimi sebepsiz...

bağrı yanık bir Hüthüt gibi

dört köşesine dünyanın

dört tüyümü bıraktım

Hiçbir yerdeyim gel!

gel gör beni, halimi sebepsiz...

insanların çıldırmamak için gün saydığı

ve soyduğu namusunu, cesedinden

günlere hapsoldum yine ben!

sararmış tarlalara yağan

dağların yamaçlarına düşen

güneş ışıkları gibi garip

bencileyin alevim herkesi üşüten

Hiçbir yerdeyim gel!

gel gör beni, halimi sebepsiz...

sebep bul kederimin mısralarına

yokluğun varlığa meylettirildiği günden bu yana

yana yana dönenlere döndüm yüzümü

bak kaç adam öldürdüm içimde

kaç sevda gömdüm!

Benim içim "Solingen" dir

"Ayvasıl" dır, "Dera" dır...

derman kalmamıştır dizlerimde

derdime çare aramamışımdır hiç

insanın derdi dermansızsa derman arar mı hiç!

CUNDA KİTAPÇISI

ZEYNEP DENİZ

Cama vuruyor yağmur damlaları.Gözyaşlarımdı, yeryüzüne damlayan.Sevda en zorudur hayatın der, analar.Oysa boylu boyunca aşardım seninle tüm yolları, tüm dağları koca bir hayatı. Yollar olsaydım, geçerdin üzerimden.Dağlar olsam sarardım oturduğun şehri, şehri sarıyorsam, seni de sarıyorumdur.Seni seviyor olmanın bir faydası dokunurdu. Isıtırdı, sarardı, öperdi kalbinden..

Deniz olsam gelip seyretsen, huzuru arasan… Ki bilirim, en sevdiğin denizdi senin.O huzuru verirdim avuçlarımla, dalgalarımla dokunurdum teninin sıcaklığına.Gökyüzü olsam her uzandığında çimlere, bana baksan.Bulut olsam koruyup kollasam.Bir çiçek olsam, koklasan geçiyorken. Yol kenarında, kaldırım köşesinde büyüyen bir çiçek yerine koysan beni.

Aşk yalvarmak mı, kölelik mi?Beklemek mi gelmeyeceğini bilerek sarılmak yine bir yeni umuda tutunup günleri kovalamak mı?Çabalamak mı daha iyisi olabilmek için?Oysa sevilmek için daha iyi olmak gerekmez. Gerekir belki de, daha iyisi neden istenir niye sevilir ki? Ben ne olmalıyım, kim olmalıyım ki hayatının bir parçası olayım?Resmini astığın duvarın çivisi olmaya razıyken, şehrinde bile yerim yok benim. Aklın da kalbin de bu şehre benziyor senin. Gün batımlarını izledim onunla bununla.Ama doğumunu sana sakladım.Batımlar hep denk geldi ama bu planlı, kalbini kalbime denk getirir belki, bir seher yelinde birleştirir esintisiyle.Bir kitap olsaydım, dizin tahtım, cennetim olurdu benim… Başka türlüsü zor. Şiir olsam okumaz, türkü olsam dinlemez, aşk olsam yanaşmaz, sevgi olsam sevmezsin… Bilirim. Edebiyat, şiir, aşk. Bu üç kelime seninle tamamlanıyor, beni de sen.Orhun Abidelerinden, Kıssasü'l Enbiya'ya ve sana adıyorum kendimi. Aşkının kölesi, seni anlayabilenim. Kalkmış ilk Türkçe halleriyle yaklaşıyorsun. Seni en iyi ben anlarım oysaki.Seni en iyi ben kavradım.

Huzur'un huzursuzluğunu konuşmuştuk, bilirsin.Huzur sendin, huzursuzluk sensizlik. Mümtaz'dın belki Mecnun'dun.Bana değilse bile öyleydin.Kadın mecnun olur muydu? Olurmuş öğrettin, ben sana Mecnun'um şimdi. Ne Leyl kaldı geriye ne Zin ne de Süphan Dağı efsaneleri. Benim efsanem sendin, her asırda sensin. Benlesin, benimle değil ya benlen.Eski edebiyattan yeni edebiyata sevdim seni. Eski dilden yeni dile asırlar boyunca bekledim seni.

Dilberkirpiği var kasımpatına benzeyen bir çiçek, dilber sensin sevdiğim.Kirpiklerinden öpüyorum seni. Kasımpatı, leylaklar, mimozalar. Her biri senin gülüşünde saklılar.Her güldüğünde bin çiçek ekiliyor, gülüşünden kalbime.Gülüşünde, çiçekler ekili sevdiğim.Sakladığım bu sevdayı, yüreğimde.En kuytu köşesine bembeyaz sayfaların, yüreğin değmese, duymasan bile titreyip duruyor seni her görünce.Sözlüklerden sana layık kelimeler arıyorum. Tüm yollar sana çıkar diye yürüyorum. Lügatim pektir, sana nakıs aklım. Eksiğim, tamamlar mısın sevdiğim? Yanıma oturup öylece sussan, aşığın gönlünü bilirsin, sevinip onunla avunur. Ama sen konuş!

Biz seninle konuşmaları severdik romanları, şiirleri, türküleri. Eski bir TRT radyosundan seyre dalmayı Ayvalık'ı.Ben seni.. bir seni..Şimdi buradan Cunda'ya yürüsek seninle kedilerle yalnız başıma oturmasam.Kedi sevmezsin sen, ben çocuğum diye severken.

Ama uzak durdum hep sen oradayken. Sen gelince dokunmadım bile. Gözlerin yollarıma bile değmiyor. Ne mevsimler denk geliyor ne saatler ne dakikalar.Günler yok zaten benim için, senin olmadığın gün, gün değildir. Buranın dondurması meşhur, kedileri, denizi, gemileri, kayıkları… Kentimin de meşhuru sensin. Herkes soruyor seni nerede diye. Ciğerim, uğruna yandığım nerede deyip duruyor? Neredesin?

Sen yine bir bankta kitap okuyorsundur.Bir kitap olmak için neleri vermezdim şimdi.Saklanabilmek, içerisinde toza dönmek için neler yapmazdım.Yokluğunda toza döndüm zaten, her kırıntım bir şehirde kaybolup gitti.Ruhumu ve kalbimi sana adamıştım.Seninle süsleyip durmuştum.Seni sevmek ruhumun kalbimin süsüydü. Babamın süsüydüm ben de.Sen hayatımın, ruhumun süsü, ışığısın.Sönme ne olur dön, senin ışığınsız karanlıktayım.

PİŞMANLIĞA DAİR

GÜLER ERDEM

Çocuk koşarak eve geldi ,anne... diye seslendi, korkmuş ve tedirgindi.kan ter içindeydi çocuk. Kadın bir anlam veremedi bu duruma. Sebebini sordu: Canhıraş, söyle sana ne oldu oğul ?

-Anne.... ne olur affet beni… Çıkmaz sokaklarda kayboldum. Kendimi ne ara kaybettim anne.ben senin kınalı kuzundum, üzerime titrer gözünden sakınırdın, okuldan çıkınca koşarak eve gelirdim.

Daha sokağın başından başlardım seslenmeye, anne....ben geldim anne...ben geldim.

Hoşgeldin yavrum gözümün nuru hoşgeldin, der sarılır öperdin o günleri özledim anne...

Hemde çok özledim çok...Hani ben ter temizdim masum ve güzeldimter temizdim anne. sonra büyüdüm çokmu gerekliydi sanki büyüdüm ve seni hep üzdüm anne. O kadar nasihat ettin hiç dinlemedim. Ben yanlışa devam ettim ve çok kirlendim anneoysa sen bana dünyamsın ahiretimsin derdin, etme oğul etme eyleme kendinide benide perişan etme.Dinlemedim anne ben seni hiç dinlemedim, gece gündüz hep çırpınıp durdun bilemedim. Sevgini sabrını, çabanı göremedim anne.

Sen benim her şeyimdin, hem anam hem baba, bazen arkadaşım bazen sırdaşım öğretmenimdin anne...Âhkadrini kıymetini bilmediğim kadın, sen benim cennetimsin cennetim anne...

kendimi ben bile affedemezken şimdi senden af diliyorum affet beni ne ,olur anne....Âhbenim gül goncam dört yapraklı yoncam, gözümün nuru kanım canım can parçam, anneler çocuklarını hep affeder bilmezmisin?Tüm dualarım senin için feryadımı işitmezmisin?

Ben anneyim bin kez kırsan dallarımı yeniden çiçeklenir sevgiyle sararım seni.Gözyaşıma aldırma onlar sevgimin işareti, evlat demek annelerin şefkati merhameti. Yüce Mevlâ boşuna emretmemiş bunca ibadeti, sev demiş sana verdiğim bu güzel emaneti, sevdirmiş sen gibi güzel nice güzellikler lütfetmiş.

BİLİR

ZİLAN ÇELİK

Sen koydum bu caddenin adını

utanıp sevdasını söyleyemeyen yürüsün

usul usul fısıldayıp

geçtiğin her kapıya saksı diktim

içine sabır çiçeği ektim

gündüz dertlenir, gece içlenir

hepsinin derdi benle bir

yolu sevdaya düşen geçer bu caddeden

geçtikçe yüreği bilenir, geçtikçe küllenir

geçtikçe ölümden gelinir

Adına sevda dedim bu sokağın

her adımı mahşerle bire bir

çalan her melodi tutup bana

gözlerini getirir,sesini, seni getirir

getirdikçe beni bitirir

Adına sevda dedim bu sokağın

kokusu sendendirher sapağın,

haberi vardır yüreğimden düşen yaprağın

İçimden taşıp şarkılara gizlenir

gizlendikçe sözlenir, gizlendikçe özlenir

gizlendikçe sızlanır

Adına sevda dedim

ay ışığında aydınlanan yolların

adına sevda dedim

geçen süslenir, geçen düğümlenir,

geçenölümlenir

Adına sevda dedim, düşen halimi bilir...

TANYA

YUSUF AYTEKİN

Yavaşça bırak elimi, az daha kalayım sende

Usulca düşeyim, düşeyim gamsız kalbinde

Bilmez misin ki taşıyamaz bu bedeni rüzgar

Tanya! Sevgimiz de kumar masasından yadigar

Bırak kaybolayım başkentin ücra sokaklarında

Elimden tutan olmasın son izler yadigardan kalma

Gecenin soğukluğunda bağrımda o tuhaf sıcaklık

Aşk ateşinin soğukluğunu tatmaktayım, geceden kalmalık

Anlatamam sana Tanya yaşamalısın bu sokakları

Hissettiremem sana görmen gerek kanayan yaraları

Dur diyemem kuşlara etmeli hayatın içine içine

Anlamalısın Tanya, beni anlamalısın, bulmalısın beni kendine

Düşmelisin sokaklara anlamalısın derdi dermanı

Beni anlamalısın Tanya yaşamalısın bu sokakları

Çare bulunmaz tutmalı dualar, etmeli beddualar

Batmalı güneş, yoksa nasıl uyanır yarınlara çocuklar

Çekip almalıyım seni, bilmelisin yarım ekmek bir yudum suyu

Üşüyüp titremeli, sarmalısın sırtına yırtmaçlı battaniyeyi

Betonun soğukluğuna yatmalı bulmalısın çok katlı kartonu

Üzgünüm Tanya, gelip yaşamalısın görünmeyen bu dünyayı

Ankara'nın soğuklarında donacaksın Tanya

Soğuk kış fırtınalarına maruz kalacaksın

Gün gelir uçan kuşların pisliğine denk gelirsin

Yüreğimde ki kırıklıklara basıp kanayacaksın Tanya

O bitmek bilmez mavi gözlerinde boğulmak,

Güzelliğinin derdinden ezilip rezil kalmak,

Cennetimde yaşatıp cehennemine sürünmek,

Kanayan obruklarına şifa olup elinde ölmek isterdim Tanya.

Vansesi Özel Haber

Bakmadan Geçme