Van Gölü İncileri

Van Gölü İncileri


Edebiyat Tarihi'ne küçük bir katkı:

VAN'DA DERGİLER VE EDEBİYAT

BEKİR OĞUZBAŞARAN

Bir zamanlar Van'da Karakaya'nın

HAZAN edebiyat dergisi vardı,

Vefa Taşdelen, unutulmaz,

SEYİR akademik dergisini çıkardı

BEYAZ GEMİ de güzel bir dergiydi

Van Denizi, mavi mürekkep sanki

Emrah, Poyraz, Ümit, Önay, Ömer,

Adnan, Gökmen, Cell, Çağlar, Yaşar'dı

Müştehir, Özdaş, Işık, Çelik, Nurullah,

Melih, Fuat... şir ve yazardı...

ISIRGAN TOHUMU

ELMAS ÇAĞLA

O kadar gerçeksin ki kokun yapıştı ellerime

toprak kokuyorsun kırkikindi mayıslı,

gönülden öte memleket yok, bilesin

bırakıp gitme beni…

Kimi kıblem bilip yöneldiysem, kimi güneşim bilip gündöndüler gibi boynu bükük izlediysem hepsi gitti... Sen daha doğmadan bu gömleği yanlış iliklemişler Narin. İstediğin kadar seslen Nun Efendi'ye, gitme, diye.Bu korkuyla yaşanmaz ki. AhhhNun!Gideceksen git artık, yaşanmıyor böyle korkulu bekleyerek... Belki bir sokaktan geçerken bizim şarkımız çalar da özlerim seni...

Bütün pencerelerini açmışsın insanlara, demişti Nun. Haklıydı...Pencerelerimi açtım da ne oldu? Kim kıymet bildi, kim örselemeden sevdi ki, kimse! Aslında ben o açtığım pencerelerin içinde değildim... Pencere kenarı çiçeğiydim bir saksıya ekilmiş ve öylece bırakılmış. Ne su veren vardı ne de fırtınalı günlerde beni o kenardan alan... Öyle beklerdim fırtınanın geçmesini. Dallarım kırıldı, yapraklarım kurudu. Böyle böyle geçti zaman...Yine fırtınalı birgündü, dallarım kırılmış, üzerimde tek bir yaprak kalmıştı... Görür görmez içeri aldı beni Nun.Sonra sohbet etmeye başladı benimle, anlatıyordu kendini, her şeyini... Beni de anlatıyordu. Ben Isırgan tohumuymuşum...Kendi kendine yetişirmişim. Ben de kendimi narin bir papatya zannediyordum... O anlıyor çiçeklerden... Gül, menekşe, orkide hepsini bilirmiş. Aaa unuttum bir de Çiğdem'i varmış. O anlatırdı, ben de dinlerdim. Onlardan güzel değilim biliyorum. Biliyorum ki güzel bir ısırgan tohumu gören hiç olmamıştır.

Velhasıl zamanla yüzümü döndüğüm güneşim oldu Nun.Sonra da boy verdiğim toprağım... Kapattım tüm pencerelerimi... Ben onunla büyüyorum.

BEYEFENDİ

BURHAN KIRICI

Bu cadde, şu sokak

ya da

herhangi dar kaldırım

zindan bize

İçiyorum sigarasını

Beyefendinin,

kapkara kusuyorum

zehrini

hlbuki;

bende mavi aşkı

baharda

zemzem parıltısı

ipeksi esinti

ve kuş cıvıltısı

Yakışır ellerimize

beyazüstüne kar / ama

Beyefendinin elleri

eriyen kar ve siyah.

KUMDAN KALELER

ELİF OKAN

İçim gidiyor efendi, içim gidiyor…

sanki içimden bir dünya kopup gidiyor.

bulutlar ağıt yakıyor da kahrıma

rahmet indirmek için savaşıyor!

bilmiyorum şimdi, bilmiyorum;

hangi mahkumun elindeki kelepçeyim ben?

hangi bedduanın kabul olmuşluğuyum?

içimdeki son trenin kaptanı öyle zalim ki

bir yavruyu annesinden koparmış da

aldırmadan düşmüş uçsuz bucaksız yollara

oysa yollar, ardında kalan feryatlara

sağır olunca yol olur mu ki?

Kendime gidiyor içim efendi,

içimden içime bir ben gidiyor..

gidiyor ki gürültüler paçalarımdan

sağır toprağa doğru süzülüyor..

toprak sağır olmuş efendi,

toprak duya duya sağır olmuş!

adımların her biri hançer saplıyor kumlara,

kumlar ki zulmün sindirilemediği

denizin vurdukları kıyıya…

kaleler kumlardan, sanki hiç gözyaşı

sinmemiş de yorulmamış gibi kumlar,

dimdik durmaya çalışıyor darbelere karşı..

heyhat! diyorduk ya sindiremedi zulmü deniz,

bir çığlık dalga daha getirince, o yıkılmaz dediğimiz

kaleler nasıl da yerle bir oluveriyor!

Oluveriyor da hl körüz ya bütün manalara,

hl sağırız ya bütün haykırışlara,

yıkılan kale bizimse titreyecek, sağsa kalbimiz…

görecek belki, perde kalkarsa gözlerimiz…

duyacak belki, sağırlığı en büyük duymak

zanneden kulaklarımız…

ne tuhaf, ne uzak, ne tuzak sığınıp da

iyi olduğumuzu iddia ettiklerimiz…

sapasağlam görünen yıkık kalelerimiz..

OLSUN

MEHMET MUHLİS ŞEPİK

Kader torbasına dertlerim doldu

Dikeni seçerim gül sizin olsun

Kanadı yüreğim ferlerim soldu

Yok oldu ümidim fal sizin olsun

Düşmezdi bileğim yanımda olsa

Şeyda bülbül gibi izimi bulsa

Takvimler bitince umudum solsa

Tatmışım zehiri bal sizin olsun

Yüreğim bu derdi içinden atmaz

Sevgiyi vefayı pul edip satmaz

Yaralar gönlümde dikişler tutmaz

Çiğ değdi gülüme dal sizin olsun

Sabırla bekledim çatladı taşım

Dizgine gelmedi bu deli başım

Tamah etmem zerre eğilmez başım

Dürüstlük bendeydi fel sizin olsun

Zannetme yıkıldım acıdan yana

Sitemler döküldü dilimden sana

Sözünden döneni bin defa kına

Çöllerden geçerim yol sizin olsun

GELİN İNSANLIĞI ÖLDÜRMEYELİM

ADNAN ÖZKAN

Dünya çekilmiyor ahir zamanda

Fitneler bir yanda, yangın bir yanda

Neyin davası bu geçici handa

Kalpleri nefretle böldürmeyelim

Gelin insanlığı öldürmeyelim

Ormanı, ağacı yakan zalimler,

İçimizden biri sorarsan kimler,

En ağır cezayı verin hkimler

Kalpleri nefretle böldürmeyelim

Gelin insanlığı öldürmeyelim

Erdemlik yolunda yarışın canlar

Dostluk kervanına karışın canlar

Mertlerle bir olun barışın canlar

Kalpleri nefretle böldürmeyelim

Gelin insanlığı öldürmeyelim

Hak eden insana Hakkın verelim

Yetime, mazluma kanat gerelim

Hakikat yolunda güller derelim

Kalpleri nefretle böldürmeyelim

Gelin insanlığı öldürmeyelim

Bitmeli ihanet, bitmeli zülüm

Hakka inanana vız gelir ölüm

Adımız insan mı ne dersin gülüm?

Kalpleri nefretle böldürmeyelim

Gelin insanlığı öldürmeyelim

Kalemler konuşsun, sussun silahlar

Kara topraklarda kalmasın ahlar

Ona iman ettik; bir tek Allah var!

Kalpleri nefretle böldürmeyelim

Gelin insanlığı öldürmeyelim

Özkani, düzelmek susmakla olmaz

Bu gidişle lem huzuru bulmaz

Davası Hak olan kimseden yılmaz

Kalpleri nefretle böldürmeyelim

Gelin insanlığı öldürmeyelim.

YAŞAM…

SABRİ CEYHAN

Uzun ve meşakkatli bir yoldu yaşam

mutlu günümüz de oldu hüzünlerimiz de

yorulduğumuz da oldu

kendi haline bıraktığımız da…

Beraber yürüdüklerimiz oldu

yarı yolda bırakanlar da

bizi koyup geçenler de…

vefayı da gördük vefasızlığı da

dostu da bildik, düşmanı da

Sevdiğimiz oldu sevmediğimiz de

lakin yolda bıraktığımız olmadı

kaleme sarıldığımız oldu

adına şiir dediler yazdık,

bazen bir satır karaladık

kimseye kem söylemedik…

Gündüzlerimiz oldu aydınlık

gecemiz oldu bazen zifiri karanlık

çaya sigaraya müptelaydık

bazen soğudu çayımız

bazen söndü sigaramız…

Baharımız da oldu kışımız da…

üşendik bazen yaşamaktan

hazan denen mevsimi sevdik

korkuyu saldı ecel kapımıza

aldı götürdü sevdiklerimizi…

Geride kaldı anılar,

hayale sarılıp düşledik geleceği…

uzun ve meşakkatli bir yoldu yaşam

bazen dikenli bazen güllük gülistanlık

bazen güle oynaya yürüdüğümüz

bazen gözyaşları ile suladığımız…

Uzun ve meşakkatli bir yoldu yaşam,

bizim yaza, yaza bitiremediğimiz,

geçmişi silemediğimiz…

bazen şiire döktüğümüz

bazen şarkılarla teselli olduğumuz…

Eyvallah dediklerimiz oldu

elveda deyip çekip gidenlerimiz

yüreğimize gömdüklerimiz oldu

mezara sığdıramadıklarımız da.

SEN YOKSAN BİLE VARSIN

LEYLA YİĞİT KAYA

Filizleniyor ruhuma ektiğin tohumlar

aydınlığını görüyorum varoluşunda

biraz daha yaklaşırsan büyüyeceğim

ve başaklanacak o zaman umutlar

Sapsarı tarlalarda çocukluğumuz

gülerek eğlenerek koşacağız sarhoşça

ve bize, bizim iyiliğimiz için kızan

annelerimizin ellerinden su içeceğiz

kana kana, buz gibi sudan tat alacağız

Sen dokundukça kendimi iyi hissediyor

ben varım,biz varız,dünya bize mavi

beni ben yapan varlığınla mestim

hamdediyorum, bugünde varsın

Yürürken seninle, sesinle özgür kalıyor

kuşların kanatlarında yüksekteyim

ormanlarında yurdumun sevinçleri

şimdi gitsen bile hiç korkmuyorum

çünküsen yoksan bile varsın

Elinden, dilinden sözünden öpmek

o kadar beni övüyorlar ki

hayretle dinliyorum bakışlarının

sıcaklığı şubatın soğuğunu kıskandırır

Ah güzel tebessümün, başaklara götürür

çocukluğumun en güzel gününe

seninle uçurtma yaptığımız o güne

seninle büyümenin güzelliğinin şükürü

ve edası ile çocukluğuma gömüyorum bizi

çünkü sen yoksan bile varsın.

UZAĞIM

CİVAN KAPLAN

Kaderimde varmış kasıkta çıktı

Doğup büyüdüğüm ile uzağım

Acımadı hayat tahtımı yıktı

Hoş sohbete tatlı dile uzağım

Oturduğum yerler beni yakıyor

Göz yaşlarım ılgıt ılgıt akıyor

Gönül kuşu bülbül oldu şakıyor

Burcu burcu kokan güle uzağım

Eşi dostu olan bayramı kutlar

Kalmadı tükendi bende umutlar

Hanı ya geçen yıl yediğim dutlar

Erişmiyor elim dala uzağım

Yine hüzünlendim arttı kederim

Düşünür maziyi hayal ederim

Yalnızlığa demir attı kaderim

Gemilerim battı sala uzağım

Seyrettim alemi hep teker teker

Dünyanın kahrını garipler çeker

Dört yanımı sardı tansiyon şeker

Petekten süzülen bala uzağım

Civan'ım imkanlar vermiyor aman

Hangi yana baksan o ondan yaman

Sıla hasretiyle her an her zaman

Yanıyorum amma göle uzağım.

SENSİZİM

GAMZE NUR ÜNAL

Bir hüzün var sende

senden ötede bir yerde

hüzün senden ötede bir yerdeyse

ötesi o yer, burasıdır belki de

Bir farklı sabaha uyandım say

mutlu olduğun bir sabaha,

onu düşündüğünü hissettiğin

ama olamadığım bir sabaha

Beni sevmedin mesela bu sabah

gönlün de benden uzakta

ilk defa aklımdan geçmedim de

ondan güneş karanlık doğdu burada.

ZEMHERİNDEYİM

SELÇUK AKYÜZ

Solunca, solup da maziye dolunca

o güneşi parlak mı parlak

o yağmuru sağanak baharın

soldukça soldu

ve maziye doldu baharında yeşerip de

palazlanan baharım

kışındayım şimdi, zemherindeyim...

tir tir titredi ve dondu sonunda gönlümdeki ırmak!

birbeyaz örtüyle kefenlendi hepten

mevtaya döndü gönlümdeki toprak!

hapsolup kaldı dalındaki kabuğa

çıkamadı gün yüzüne gönlümdeki yaprak

hapsolunca yaprağı dalındaki kabuğa

çıplak kaldı gönlümdeki kavak!

gönlümde bir tek çiçek bitmiyor

ne zambak bitiyor

ne de bir leylak!

ama mutluyum

benim için zevktir,

en büyük mutluluktur herşeye rağmen

zemherini yaşamak!

varsın donuversin gönlümdeki ırmak!

varsın mevtaya dönsün gönlümdeki toprak!

varsın hapsolsun dalındaki kabuğa,

çıkamasın gün yüzüne gönlümdeki yaprak!

varsın yapraklarını giymesin,

çıplak kalsın gönlümdeki kavak!

varsın gönlümde çiçek bitmesin;

zambak bitmesin, bitmesin leylak!

donacak, musallaya konacak olsam da,

alamam ben beni gönlünden

asla ve kat'a alamam!

dolamam gönlüme, ben bana dolamam! ..

sen gönlünde üşüyüp tir tir titrerken

ben bende olamam! ..

Vansesi Özel Haber

Bakmadan Geçme