Van Gölü İncileri
Van Gölü İncileri
ANNE FARKINDA MISIN?
İBRAHİM HALİL AKBOYUN
Gündüzlerimin karardığının
gecelerimin uzadığının
ve dudaklarımın aradığının
ellerin olduğunun farkında mısın?
Gözlerden ırak çekildiğim köşelerin
bir köle gibi sığındığım lâşelerin
içine düştüğüm endişelerin
bilmem farkında mısın anne
anne farkında mısın anne
nasıl özlediğimin seni…
Ve koca angaryaları yükleyen ensemi
kaldıramadığımın farkında mısın?
Bir nehir gibi akmayı,
ve ansızın çalmayı kapını,
ellerini öpüp, sana sarılmayı
ne çok özlediğimin farkında mısın?
ÇİLE
ZEKİYE ZÜMRA AK
(NAZENİN)
Gök kubbeye duam var Kudüs'e kalpten selâm
Kaleme düşer hasret acıya doymaz kelam
Filistin çocukları gömülür kundağında
Anneler çığlık çığlık kor ateşin bağında
Savaşın çiçekleri kan gölünde sulandı
Gülüşünü kaybetmiş güneş yasa bulandı
Vuruldu ak kuşların toprağa düştü bir bir
Kaldır toz perdesini ak tüllerini serdir
Kaderine isyan et Filistin kalk ayağa
Yine yeni yeniden sarıl artık bayrağa
Günler aylar seneler geçer gider huzursuz
Sabır Allah'ım sabır ölenler hep kusursuz
Mescidi Aksa ağlar Yahudi kapısında
Gül kokulu seccadem serili yapısında
Merhametsiz Yahudi lânet olsun ismine
Kırılsın kanatların ateş düşsün cismine
Gelincik tarlasında talan olan bir millet
Dünyanın vicdanı kör diyor zalime hallet
Kudüs'ün ilk Fatih'i bil ki hazreti Ömer
Uyansa gelse bugün sizi bir daha gömer
Sen ki ey Kutsal şehir Muhammed emaneti
Kazı topraklarından zulmü ve cehaleti
Kıbleye doğru düşer solan yapraklar bile
Nazenin der son bulsun bu savaşlar bu çile.
OĞUL
KENAN SÜKUT
Sırtımda yüküm çok ağırdı
El atıp azıcık tutmadın oğul
Dert çekmesi hepsinden zor idi
Oturup halımı sormadın oğul
Sormadın saçların neden ağarmış
Dizlerin tutmuyor belin bükülmüş
Erimiş etlerin kanın çekilmiş
Yüzüme bakıp da demedin oğul
Yorgundu bedenim uyku tutmazdı
Siz doymadan boğazımdan gitmezdi
Ağırdı dert yükü gücüm yetmezdi
El atıp bir yârdim etmedin oğul
Bitip tükenmeyen bir banka idim
Kefilsiz senetsiz hep sana verdim
Seninle ağladım seninle güldüm
Sarılıp ta baba demedin oğul
Yaşlandı bedenim gözlerim görmez
Kesildi takatim ayaklar gitmez
Vallahi kimsede arayıp sormaz
Canımdan parçamdın sen oğul
Bu dünya dar geldi dakika durmam
Gidersem bir daha geriye gelmem
Vallahi kimseye babada olmam
Ararsan mezarda bul beni oğul.
PAYDOS
SAMLE ÇAĞLA
Kurudu gülleri bahar ülkenin
Yağmurlar kesildi rüzgârlar dindi
Erken paydos olan oyunlar gibi
İçimdeki çocuk kuyuya indi
Gözleri göklerin maviliğiydi
Kükürtlü dumanlar yağıyor şimdi
Gülüşü içime sular serperdi
Hatıralar bahçesinden silindi
Onunlaymış bu hayatın neşesi
Hüzün boy veriyor kırık kalbimde
Yaprak hışırtısı billur su sesi
Nefesini hatırlatır ensemde
Ağlamakla döner mi o sevgili
Gün günü yok olan bir silueti
Öpmeye kıyamadığım gözleri
Dönüp de bir kere bakmadan gitti
Kelebek kanadı o ipeksi ten
Kimlere can verir her dokunuşta
Çaldı kampanalar yürüdü tren
Ah bir hayal daha böylece bitti...
BUĞULU AKŞAM
NURAY DOĞAN
Bir buğulu akşamın demindeyim
Lâl olmuşum şafak nar rengi
Ay küskün, süzgün girdap...
İçimdeki çocuk suskun
Heybemde hasret dolu hıçkırık
İnce öğütür akıp giden çıkrık
Gönül kadehim kırık
Sızar salkım salkım sisli mazi
Geçmişin derin izindeyim
Oda oda mavi bir gemi
Yalpalanır sağa sola yelkeni
Sızlatır hançerli bir uğultu sinemi
Dipsiz bir kuyu tutar elimi
Arar gözlerim gideni geleni
Hatıraların peşindeyim
Bu buğulu akşamın gizindeyim
İçimdeki çocuk yorgun
Elindeki gül solgun
Yüzündeki çizgiler donuk
Resimler bakar öylece soğuk
Sesim kafeste çırpınır boğuk...
Mazi sisli, özlem puslu
İçimdeki çocuk yorgun
Yer küskün, gök küskün
Elimde yalnızlığın hırçın gölgesi...
PİGEON
M. FURKAN DEMİRADAN
Eski bir olmamışlığın izleri kaldı aramızda
Sokağın hikayesi çok çocukları
Eski bir taşlık yol, eski bir soluk
Kaldırımların eflatun çiçeği,
Eski bir sözcük gibi yankılanır
Kanatlarıyla perdelendiğim taşkın ruhumun
Çamurdan güvercini
Eskimiş avuçlarımızda
Birbiriyle kesişen
İki yaz meçhulüyüz
Ah, ben bir yaz ölüsüyüm Tanrım
..
Aydınlık ve habersizce gelen
Bir özgürlüğün haberini umardım
Oysa insanlar ve taş duvarlar esaretliğidir
Şimdi bakışlarımızın,
Şehirler celladıydı cümlemin
Anlatamam ki bende âlemler vardı
Gömülüydü en derin dilsizliğime
Şimdi sızım ulussuz, imansız, vicdansız
Ve aşksızdır çünkü yalnızdır